Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda malın ya da hizmetin ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bir malın altı ay boyunca sorunsuz çalışması, hayatın olağan akışına uygun olarak kabul edilmiş ve bu süre içinde mal yine de bozulmuşsa, kaynağında yani teslim anında var olan bir ayıbın yattığı sonucuna varılmıştır. Kuşkusuz satıcının bunun aksini ispat etmesi imkânı her zaman vardır. Yine kanun gerekçesinde açıkça vurgulandığı üzere, ayıplı malda tüketicinin seçimlik haklarından faydalanabilmesi için ayıbı belirli bir süre içinde ihbar etmesi yükümlülüğü kaldırılmıştır....

Bu durumda, somut uyuşmazlığa göre ayıbın açık olması halinde de gizli olması halinde de 6502 Sayılı Yasanın 10/1. fıkrası uyarınca tüketici lehine getirilmiş karine geçerli olacaktır. Malın tesliminden itibaren ilk 6 ay içerisinde ortaya çıkan açık/gizli ayıplar bakımından belirtilen yasa hükmü uyarınca tüketicinin ihbar yükümlülüğü ve ispat yükümlülüğü bulunmadığından, sözkonusu ayıbın kullanımdan kaynaklanmadığı kabul edilecek, bunun aksini ispat yükü satıcıya ait olacaktır. Somut uyuşmazlık bakımından davalı üreticinin sunduğu delillere ve tüm dosya kapsamına göre ayıbın kullanıcı kaynaklı olduğunu ispat edemediği görülmektedir. Bu yönden davalının katılma yolu ile istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir. Öte yandan, düzenlenen bilirkişi raporuna göre ürünlerden sandalyelerin satış sözleşmesine uygun üretilmediği, koltuklarda renk farkı olması ve masanın da içe doğru çarpılma olması nedeniyle açık ve gizli ayıplı oldukları anlaşılmaktadır....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; ayıplı mal satımı iddiasına dayalı olarak ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır. 6102 sayılı TTK'nın 23/1-c maddesine göre; "malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK'nın 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır." 6098 sayılı TBK'nın 223/2. maddesine göre de:'' Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz....

    Yaptırılan bilirkişi incelemesinde ürünün ayıplı olduğu, ambalajlı satışı dikkate alındığında ayıbın açık kabul edilemeyeceği ve bu nedenle gizli varlığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Borçlar Yasası’nın 360. maddesi uyarınca eserin ayıplı olması halinde iş sahibi eserin reddi ile bedelin iadesini isteyebileceği gibi ayıbın derecesine göre bedelde indirim yapılmasını isteyebilir. Oysa bilirkişi raporunda bu hususta bir inceleme yapılmış değildir. Sözleşmede ayıplar için garanti verildiğinden garanti süresince iş sahibinin ihbar yükümlülüğünden sözedilemez. O halde mahkemece yapılması gereken iş ayıbın derecesini bilirkişiye yeniden incelettirmek, eserin tümüyle reddi gerekiyorsa davanın kabulüne, bedelden indirim gerekiyorsa bu miktar kadar bedelinin iadesine karar vermek olmalıdır. Hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır....

      TCK'nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK'nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK'nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; satıma konu ürünün ayıplı çıkması sebebiyle aynı özelliklere sahip ayıpsız bir misliyle değiştirilmesine yönelik ticari satıma konu malın iadesine ilişkin tazminat davasıdır. Taraflar arasında; ticari satıma konu TVnin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın gizli ayıp mı açık ayıp mı niteliğinde olduğu, söz konusu arızasının kullanıcı hatasından meydana gelip gelmediği, söz konusu ürün ayıplı ise ürünün ayıpsız bir misliyle değiştirilme koşullarını oluşup oluşmadığı noktalarında uyuşmazlık bulunduğu belirlenmiştir. TBK' nın 219 ve devamı maddelerinde taşınır satışında ayıptan sorumluluk durumları düzenlenmiştir....

          Tüketici Finansmanı A.Ş. arasında yapılan 15.07.2006 tarihli tüketici kredisi sözleşmesi ile taksitli olarak ödendiği, alınan bilirkişi raporu gereğince, satın alındığı tarihten itibaren motosikletin 1 yıl içerisinde farklı arızalardan dolayı 8 kez servise götürüldüğü, halen de kısmen mevcut olan bu arızaların kullanım hatasından kaynak-lanmayıp, gizli ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. 4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un ayıplı mal ile ilgili 4. maddesinin 3. fıkrasında, "İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10. maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz....

            Davalı; davacının eğitimi devam ettiği sırada çok fazla izin alması ve uçuşlarda başarısız olması nedeniyle eğitim süresinin uzadığını, ayıplı hizmetin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, ayıplı hizmet nedeniyle davacının bedelde indirim isteminin kabulüne, 62.452,44 TL alacağın davalıdan tahsiline, ispatlanamayan maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur....

              Zira, 6502 sayılı yasa 11/3. maddesi hükmü ile “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir....

              Davacının aracın pert olduğunu bildiği hususu yazılı bir delil ile ispat edilebilmiş değildir..." denilerek alıcının ayıbı bilerek ayıplı malı satın aldığına yönelik ispat yükümlülüğünün satıcıya ait olduğu ve alıcının aracın ayıplı olduğunu bilerek satın olduğu hususunun yazılı bir delil ile ispat edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayıp ihbarının defi olup, davalı tarafça cevap dilekçesiyle ileri sürülmediği takdirde resen nazara alınamayacağına dair, Yargıtay 3. HD'nin 08/12/2020 gün ve 2020/10518 E.-2020/7445 K. sayılı kararında özetle, "...davacıların taleplerinin malın ayıplı olmasından kaynaklandığı, tespit edilecek ayıplar açık ya da gizli ayıp olsa dahi dosya kapsamından davalıların cevap dilekçesinde ayıbın süresinde ihbar edilmediğine yönelik bir savunmalarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayıp ihbarı def'i niteliğinde olup, bu hususun davalılar tarafından ileri sürülmesi gerekmektedir....

              UYAP Entegrasyonu