Finansal kiralama konusu mal 6361 sayılı Kanun 18 ve 23. maddeleri gereğince kiralayan şirketin mülkiyetindedir. 6361 sayılı Kanun 24/1.maddesi hükmü gereğince de kiracı, sözleşme süresince finansal kiralama konusu malın zilyedi olup, malı sözleşmede öngörülen şart ve hükümlere göre özenle kullanmak zorundadır. 6361 sayılı Kanun 30.maddesi sözleşmenin sona ermesi, 31.maddesi sözleşmenin ihlali (finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşme), 33.maddesinde de sözleşmenin feshinin sonuçları düzenlenmiş ve 23.maddesi hükmüne göre de sözleşmenin ihlali hallerinde aynı yasanın 24 ve 25.mad. gereğince ve 6361 sayılı Kanunun 33/1.maddesinde de sözleşmenin kiralayan tarafından feshi halinde (ve yine 30/2.maddede öngörülen “kiracının tasfiye sürecine girmesi gibi” hallere ilişkin olarak sözleşmenin kiracı tarafından feshi halinde de), kiracının finansal kiralama konusu mal yahut malları kiralayana geri vermek/ teslim etmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir....
olarak sözleşmenin kiracı tarafından feshi halinde de), kiracı finansal kiralama konusu mal yahut malları kiralayana geri vermek ve teslim etmekle yükümlüdür....
nedeniyle de paraların ticari faizi ile birlikte iadesi gerektiğini, prim kayıpları olduğunu iddia ederek haksız fesih nedeniyle sözleşmelerden ve yasalardan kaynaklanan fazlaya ilişkin sair tazminat ve yasal hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000.000.000 TL maddi tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Tüm ihale dökümanlarında işin anahtar teslim götürü bedel olduğu açıkca yazmakta olup ihaleye katılan çok sayıda katılımcı bu hususu bilerek teklif sunmuştur. Davacı da 28.12.2012 tarihli belgede işi anahtar teslim götürü bedel üzerinden yapmayı açıkça kabul etmiş ve sözleşmeyi imzalamıştır. Davacı daha sonra süre uzatım için yapmış olduğu 18.07.2014 ve 01.10.2014 tarihli başvurularda da sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel sözleşme olduğunu vurgulamıştır.Yani davacı sözleşmenin feshine kadar sözlemenin anahtar teslim götürü bedel üzerinden yapıldığını kabul ederek ve benimseyerek sözleşmeyi ifa etmiştir. Her ne kadar davalı idare uygulama projesi vermeyerek ilgililerden uygulama projesi yapmasını iştemiş ise de işin teknik bir iş olması, katılımcıların bu hususta uzmanlığı bulunması,tüm katılımcıların anahtar teslim götürü bedel üzerinden teklif vermesi nazara alındığında bu hususun sözleşmenin türünü değiştirmeyeceği açıktır....
Keza, hükme dayanak teşkil eden 28.07.2015 tarihli rapor ve 21.10.2015 tarihli ek raporda da söz konusu husus yeterince açıklığa kavuşturulmamıştır. Nitekim, davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye ilk ödemenin gecikmeli de olsa yapıldığı cevap-karşı dava dilekçesinden anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, mahkemece yapılacak iş yüklenicin hak ettiği iş bedeli ya da sözleşmenin feshi sebebiyle iadesi gereken iş bedelinin hesaplanmasında sözleşmenin imzalandığı 23.01.2012 tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 365. maddesi uyarınca konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle davalı tarafın yapmış olduğu işin tüm işe göre fiziki oranı kurulmak suretiyle belirlenmeli, bulunan fiziki oran sözleşme bedeli olan KDV dahil 76,700,00 TL'ye uygulanarak yüklenicinin hak ettiği iş bedeli ve buna bağlı olarak da iş sahibine iadesi gereken bedel bulunmalıdır....
Tüketici Mahkemesinin 2016/1347 Esas Sayılı dosyasında; davalı karşı davacının; a)Sözleşmenin feshi nedeniyle toplamda ödenen 93.633,00 TL'nin fesih tarihinden itibaren yasal faizi ile iadesi talebinin;06/02/2018 tarihli ek bilirkişi raporuna göre davalı karşı davacı T3'nin davacı karşı davalı satıcı Sinpaş'a 116.723,36 TL ödediğinin tespiti nedeniyle kabulüne; Her ne kadar bilirkişi hesaplamasına göre davalı karşı davacının 116.726,36 TL toplam ödeme yaptığı tespit edilmiş olsa da davalı karşı davacının talebinin 93.633,00 TL olması nedeniyle ve aşamalarda ıslah talebi bulunmadığından talep doğrultusunda HMK 26.madde gereği sözleşmenin feshi nedeniyle toplamda ödenen 93.633,00 TL'nin fesih tarihinden itibaren yasal faizi ile iadesine, karar verilmiştir. b)Ödenmeyen 72 senet ile icra takibine konulan 5 adet senedin davalı karşı davacıya iadesi talebinin, sözleşmenin feshi nedeniyle satış sözleşmesine göre davalı karşı davacı tarafından davacı karşı davalıya verilen her biri 4.327,00 TL...
Hukuk Dairesince, taraflar arasındaki sözleşmenin devre mülk sözleşmesi olduğu ve sözleşmeye konu taşınmazın ise davacı adına 24/03/2016 tarihinde tapuya tescil edildiği, sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi halinde aynı zamanda tapu iptal ve tescil de gerekeceğinden davacı talep etmese de bu yönde karar verilmesi gerektiği, bu durumda taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin HMK m.12 gereği kesin yetkili olduğu, kesin yetki hususunun mahkemece resen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerektiği, somut olayda dava konusu taşınmazı Yalova Termal ilçesinde olduğundan ... Asliye Hukuk Mahkemesi (tüketici mahkemesi sıfatıyla) ihtilafa bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle İstinaf Başvurusunun kabulü ile ... 6. Tüketici Mahkemesi'nin 2017/1011 Esas, 2017/542 Karar sayılı mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın yetkili ve görevli ......
Davalı vekili, sözleşmenin ifa edilememesinde müvekkilin kusurunun bulunmadığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra inşaat ana kalemlerinde öngörülmesi mümkün olmayan aşırı fiyat artışları olduğunu, işin bu götürü bedelle yapılmasının mümkün olmadığını, bu hususların davacıya bildirilerek sözleşmenin iptal edilerek kesin teminatın iadesinin istendiğini, ancak davacı tarafça hiç bir işlem yapılmadığını, ayrıca birinci ve ikinci ihalenin ve yapılan sözleşmelerin aynı olup olmadığı, farklı projelere ilişkin olup olmadığı konularında da açıklık bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. .../... S.2 Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında, ......
GEREKÇE: Dava; gizli ayıp nedeniyle sözleşmenin feshi, araç bedelinin iadesi,olmadığı taktirde satış bedelinden ayıp indirimi yapılması, değer kaybının tahsili iken, ıslahla satın alınan aracın ayıplı olması nedeni ile misli ile değiştirilmesi talebine ilişkindir....
Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan Giresun 1....