Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği ölüm tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK'nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.). Söz konusu mal rejimi müteveffanın ölüm tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225/son). TMK'nun 235/1. maddesi hükmüne göre; mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılır. Tasfiyeye konu taşınmazlar ve araç eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m.179). Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın 25.02.2020 tarihinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talepli dava açmış, 07.09.2020 tarihli dilekçeyle davadan feragat etmiş, ilk derece mahkemesince davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davacı kadın tarafından istinaf edilmiş, bölge adliye mahkemesince davacının esasa ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığına, harç yönünden kararın hatalı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafça mal rejiminin tasfiyesi davasının feragat sebebiyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile temyiz edilmiştir....
Dava konusu 32 K 0108 plakalı araç, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 21.4.2009 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiş olup, bu rejim dönemine ilişkin olarak, bu rejimden kaynaklanan artık değer üzerindeki katılma alacağı istenebilir(TMK.231.md). Katılma alacağı rejiminde karine, evlilik birliği içinde edinilen malın, edinilmiş mal olmasıdır. Aksini iddia edenin malın kişisel malı olduğunu ya da kişisel malı ile katkı sağlamış olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyalar kişisel maldır (TMK 220/1. Md). Kural olarak bunlar tasfiyeye dahil edilmez. Ancak, katılma alacağının hesabından düşülmesi gerekir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile davacının aşamalardaki açık ikrarından; davalı kadının kişisel mal niteliğindeki ziynet eşyalarının bozdurularak 32 K 0108 plakalı aracın alınmasına 1150 TL katkıda bulunduğu anlaşılmaktadır....
Mahkemece, önceki kararda, tapu iptali ve tescil davasının esastan, taksime ilişkin davanın görev yönünden reddine, katkı payı alacağı ile kira ve hâsılat gelirine ilişkin taleplerin kabulüne karar verilmiştir. Hüküm; taraf vekillerince temyiz edilmiş, Dairece; 649 parsel hakkındaki görevsizlik kararının onanmasına, asıl davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı alacağı, karşı davanın ise kira ve hâsılat gelirinden pay istenilmesine ilişkin olup bu tür davalarda yargılama görevinin Aile Mahkemesine ait olması nedeniyle uyuşmazlığın Aile Mahkemesi sıfatı ile karara bağlanması gerekirken Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile karar verilmesinin hatalı olduğuna işaret edilerek bozma sevkedilmiştir....
Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK'nun 170.maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, 4721 sayılı TMK'nun 202. maddesi uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamına göre dava, şirket hisseleri, üç parça taşınmaz, davalı adına banka hesabındaki para ve araçla ilgili olarak açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Evlilik içinde 01.01.2002 tarihi sonrası eşlerden biri adına edinilen mal varlığı üzerinde diğer eşin Yasa'dan kaynaklanan artık değerin yarısı oranında katılma alacağı isteme imkanı bulunmaktadır (TMK’nun 231, 236/1.m.). TMK'nun 222. maddesi gereğince, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Genel olarak yapılmış tasfiyesi nedeniyle alacak talebi; hem “katılma alacağı” hem “değer artış payı alacağı” hem de “katkı payı alacağı”nı kapsar. Koşulları mevcut ise, bunlardan biri birkaçı veya hepsine karar verilebilir. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı Kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri gözönünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m)....
Kooperatif ödemelerinin 743 sayılı MK'nın 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde yapılmış olması durumunda, eşler lehine katkı payı alacağı, 4721 sayılı TMK'nın 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde yapılan bölümler yönünden ise değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakkı doğabilecektir. Kooperatif ödemelerinin bir kısmının mal ayrılığı, bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde yapılması halinde; mal ayrılığı dönemindeki ödemelere diğer eşin yaptığı katkı oranı, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel mal olarak geçeceği kabul edilmektedir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptal ve tescil isteği ve alacak isteğine ilişkindir. Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, kendisine bilgi vermeden, boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi- katılma alacağı davasından feragat ettiğini, mahkemece lehlerine ücreti vekalete hükmedilmediğini, davanın feragat nedeniyle reddedilmesinde bir kusurları bulunmadığını, bu nedenlerle lehine vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı davasıdır. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur....