Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesi davalarında zamanaşımı süresi, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesine göre, on yıl olarak kabul edilmektedir. Yargıtay'ın ve Dairemizin görüşü bu yöndedir. Çözüme kavuşturulması gereken husus, zamanaşımı süresinin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte mi yoksa, tanıma tenfiz kararının kesinleştiği tarihte mi başlayacağıdır. Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun mad.50)....

    Sayısı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın 07.09.2017 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki mal rejiminin boşanma dava tarihi olan 29.07.2015 tarihinde sona erdiği, ancak işbu davanın boşanma davası açılmadan önce, yani taraflar arasındaki mal rejimi sona ermeden önce 01.09.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Mal rejimin tasfiyesi davasının boşanma davasından önce açıldığı bu nedenle kanunda belirtilen dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın USULDEN REDDİNE"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün; tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir....

    Somut olayda, taraflar arasında boşanma davası açılmış olmakla davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı doğmuştur. Ancak tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının sonucunun beklenmesi ve eldeki davanın boşanma davası için bekletici mesele yapılması gerekmektedir. (HGK.nun 27.06.2012 tarih 2012/8-268 E.ve 2012/420 K.) Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın mal rejiminin tasfiyesi isteğine ilişkin bulunduğuna göre, mahkemece yazılı şekilde dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi ... ile .... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair .... 4. Aile Mahkemesi'nden verilen 28.11.2014 gün ve 121/620 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen mallar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....

        Zira, ancak tasfiye sırasında borçlu eşin mal varlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine TMK'nin 241.maddesine göre eksik kalan miktarla sınırlı olarak alacak davası açılabilecektir. Başka bir anlatımla, borçlu eşin mal varlığı veya terekesi tasfiye borcunu ödemeye yetiyorsa, hiçbir zaman lehine kazandırma yapılan üçüncü kişi davacıya ödenecek katılma alacağından sorumlu tutulmayacaktır. Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi hakkında nihai karar verilmesiyle başlayan tasfiye süreci, alacak miktarının tahsil edilmesiyle tamamlanır. Borçlu eşin mal varlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ancak bu sürecin ilerleyen aşamalarında belli olacağından, üçüncü kişinin daha tasfiyenin başlangıcında (mahkeme kararıyla) borçtan sorumlu tutulması doğru olmaz....

          Öte yandan; tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir....

          Medeni Kanunun, evlilik saymadığı birliktelikler sırasında edinilen mallara yönelik olarak da, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kurallara ve değerlendirmelere dayanılarak katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı talebinde bulunulamaz. Mal rejiminin tasfiyesi davasına konu edilebilmesi için, malvarlığının mal rejiminin devamı süresince edinilmiş olması veya evlilik öncesi edinmekle birlikte ödemelerinin tamamının ya da bir kısmının mal rejiminin devamı süresince yapılmış olması gerekir. Buna göre, önceden edinilen malvarlığının, mal rejiminin içine sarkan ödemesinin bulunmaması durumunda eşler arasındaki uyuşmazlık mal rejiminin tasfiyesi kurallarına göre değil, Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözüme kavuşturulur. Somut olayda; eşler, 08.08.2008 tarihinde evlenmiş, 13.06.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son)....

            Davalılar-karşı davada davacılar ..., ... ve ....vekilleri davanın reddini savunmuş, karşı dava dilekçesinde belirtilen 4317 ada 1 parseldeki 11 nolu bağımsız bölüm nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 10.000 TL katkı payı alacağının karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....

              Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, alacak istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince; dava değerinin Sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise:; aile birliği devam ettiğinden, aile birliği içinde istenen alacak davasında aile mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Aile Mahkemesince; talebin mal rejiminin tasfiyesi olmadığı, akdi ilişkiye dayandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Somut uyuşmazlık, davacının, eşi olan davalıya ilk evliliğinden olan kızına bakması için maaşını çekebilmesi amacıyla vekalet verdiği, kızına davalının bakmadığı, çekilen maaşının şimdilik 5.000,00 TL'sinin iadesi istemine ilişkindir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi Uyuşmazlık, eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi Dairemize ait olmayıp, Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. Ancak, dosya adı geçen Daire tarafından görevsizlikle Dairemize gönderildiğinden, görevli Dairenin Yargıtay Başkanlar Kurulunca belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesine, 08.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu