Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir. Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur....

    İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Eşler, 30.10.1987 tarihinde evlenmiş, 28.09.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 58 NN 944 plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 11.03.2008 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m)....

      Başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM. 170 m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği ölüm tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. m. 202, 225). Dava konusu ..., ..... ve ...de bulunan taşınmazlar mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 1986, 1987, 1989, 1991 ve 2000 yıllarında trampa, satış, tahsis ve imar yoluyla, Antalya’da bulunan taşınmazlar ise, 06.02.2003 ve 06.01.2003 tarihinde satış yoluyla davalı ... adına tescil edilmiştir. Dava; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazlar bakımından 743 sayılı TKM.nin 170.maddesi uyarınca ölüme bağlı katkı payı alacağı, edinilmiş mallara katılma alacağının geçerli olduğu dönemde alınan taşınmazlar bakımından ise ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ve miras hakkından kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir (TMK.nun m. 202, 218, 222, 225, 231, 235 ve 236)....

        Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu taşınmazların bir kısmının, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde, bir kısmının ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği anlaşılmaktadır....

          İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Tasfiyeye konu malın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK'nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir....

            İddianın ileri sürülüş şekline göre asıl dava, muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile davalı eski eş adına tescil isteğine, birleşen dava mal rejiminin tasfiyesi ile aynen taksim, aynen taksim mümkün olmaması halinde alacak isteğine ilişkindir. Mahkemece "...yine davacı tarafça tapu iptal tescil isteminde bulunulmuş ise de TMK'ya göre katılma alacağının parasal bir alacak hakkı olup, tapu iptal ve tescil istenemeyeceği dikkate alınarak davacının tapu iptal tescil isteminin reddine karar verilmiştir." denilmek suretiyle mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan aynen taksim isteğine ilişkin değerlendirme yapıldığı, asıl davadaki muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile davalı eski eş adına tescil isteği hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır....

              İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı ve katkı payı alacağı ... ile ... aralarındaki katılma alacağı, katkı payı alacağı davasının reddine dair ... 3. Aile Mahkemesi'nden verilen 03.10.2013 gün ve 898/703 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: ... A R A R Davacı vekili, mal rejiminin tasfiyesi ile evlilik birliği içerisinde edinilen iki adet taşınmaza ilişkin olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 10.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince(6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Bu itibarla; tarafların boşanmalarına ilişkin mahkemenin 6/11/2018 tarih, 2018/437 Esas 2018/656 Karar sayılı kararının henüz kesinleşmediği, kararın istinaf edilmesi üzerine dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11....

                  Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 Sayılı HMK mad.30) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşulu yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda, mahkemece, taşınmazın kişisel mal olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu