Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında boşanma davasının halen kesinleşmediğini, taraflar arasındaki gayrimenkuller ve bir kısım araçlara ilişkin mal rejimine dayalı davanın İzmir 6 Aile Mahkemesinin 2015/123 Esasında halen derdest olduğunu, davaya konu aracın davacı tarafın şahsi malı olmayıp, orak olduğunu, müvekkilinin de aracın alımına sağladığı katkıdan dolayı araç üzerinde hak sahibi olduğunundan tesliminin gerekmediğini belirterek, davanın mal rejimine ilişkin dava ile birleştirilmesini istemiştir. Mahkemece, dava ilk önce İzmir 6 Aile Mahkemesinin 2015/123 esas sayılı davası ile birleştirilmiş, son celse ise İzmir 6 Aile Mahkemesinin 2015/123 Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek, ayrı bir esasa kaydedilerek görevsizlik kararı verilmiştir....
Davalı vekili; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak, eşyanın davalının talebi ve talimatı dışında antrepo rejimine tabi tutulduğunu, antrepoya girdiği tarihten 20 gün sonra eşyanın tasfiyelik hale geldiğini ancak davacının kötüniyetli olarak tasfiye sürecini başlatmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılacağı; 184. maddesinde ise, 183. maddede belirtilen haller dışında; (a) İthalat vergilerine tabi eşyanın geçici depolanmasından veya tabi tutulmuş olduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülüklerden birinin yerine getirilmemesi, (b) eşyanın söz konusu gümrük rejimine tabi tutulmasına veya nihai kullanımı nedeniyle indirimli yahut sıfır ithalat vergi oranı uygulanmasına ilişkin koşullardan birine uyulmaması hallerinde ve bu fiillerin geçici depolamanın veya ilgili gümrük rejiminin yanlış uygulanması sonucunu yarattığının tespit edilmesi durumunda ithalat nedeniyle gümrük yükümlülüğünün doğacağı, gümrük yükümlülüğünün 1. fıkranın (a) bendinde belirtilen hükmün yerine getirilememesinin bir gümrük yükümlülüğü doğurması halinde, bu tarihte, eşyanın söz konusu gümrük rejimine tabi tutulmasına veya nihai kullanımı nedeniyle indirimli ya da sıfır ithalat vergi oranı uygulanmasına ilişkin bir koşula uyulmadığının sonradan tespiti halinde,...
belgeler üzerinde, aralarında yeminli mali müşavirin de bulunduğu üç kişilik ehil bir bilirkişi heyetince inceleme yaptırılarak, gümrüğe tabi eşyanın iflas masasında bulunup bulunmadığı ya da böyle bir eşyanın satışından elde edilen bedelin iflas masasında olup olmadığının tespiti ile varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olması doğru görülmeyerek, karar bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, gümrüğe tabi eşyanın iflas masasında bulunmadığı gibi böyle bir eşyanın satışından elde edilen bedelin de iflas masasında olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir....
Gümrük vergi ve resimleri 6183 sayılı Kanun’un 21/II ve İcra ve İflâs Kanunu'nun 206/I maddeleri hükümleri uyarınca rüçhanlı olup, gümrük vergisine tâbi eşyanın satışından elde edilen paradan öncelikle ödenir. Bu nedenle gümrük vergilerinden doğan alacağın rüçhanlı olabilmesi için, gümrüğe tâbi eşyanın veya bu eşya satılmışsa, satış bedelinin iflâs masasında olması şart olup, diğer malların satış bedelinden gümrük vergilerinin ödenmesi mümkün değildir. Somut olayda, mahkemece gümrüğe tâbi eşyanın iflâs masasında bulunup bulunmadığı ya da böyle bir eşyanın satışından elde edilen bedelin iflâs masasında olup olmadığının tespiti yönünde herhangi bir bilirkişi incelemesi yaptırılmamış, şikayet olunanın vergiye konu malların iflas masasında bulunmadığı yönündeki beyanı ile yetinilerek karar verilmiştir....
Zaten mahkemece bu şekilde süre verilmesinden önceki tarihte gerçekleştirilen öninceleme duruşmasında uyuşmazlığın mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı şeklinde olduğuna yönelik tespitte bulunmaktadır. Kaldı ki mahkemece verilen süre içerisinde davacı vekili bu sefer sunduğu 18.12.2017 havale tarihli dilekçesinde; "...taleplerinin mal ayrılığı rejimine ilişkin 10.000 TL. katılma alacağından ibaret olduğu" şeklinde açıklama da bulunmuştur ki bu açıklama HMK'nun 33 ncü maddesi gereğince hakim tarafından hukuki nitelendirme yapılmaya yeterli bir açıklamadır. Dolayısıyla HMK'nun 27 nci maddesindeki hukuki dinlenilme hakkı kuralına aykırı bir şekilde belirtilen şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı kanaatine varılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın ileri sürülüş şekline göre, davacının, tarafların mal ayrılığı rejimi döneminde davalı adına edinilen (06.03.1989) 416 ada 17 parsel (eski 5045) sayılı tarla vasıflı taşınmaz üzerine tarafların edinilmiş mallara katılma rejimine tabi oldukları dönemde 1,3,4 nolu bağımsız bölümlerin inşaa edildiğini ileri sürerek, işbu bağımsız bölümlerden dolayı katılma alacağı talebinde bulunduğu, davalının tasfiye konusu taşınmazların tarafların mal ayrılığı rejimine tabi oldukları dönemde tamamlandığını, müvekkilinin kişisel malı olduğunu savunduğu; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, tasfiye konusu 1,3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin üzerine inşaa edildiği tarla vasıflı taşınmazın 06.03.1989 tarihinde davalı adına edinildiği, yapı ruhsatının 20.09.1994 tarihli ve zemin +1+2 nci katlar için verildiği, 12.12.1995 tarihinde mahallinde yapılan kontrolde ruhsat ve eklerine uygun olarak yapıldığının...
Sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin fıkradaki "cezanın MÜKERRİRLERE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİNE GÖRE ÇEKTİRİLMESİNE" ibaresi hükümden çıkartılarak yerine "hapis cezasının MÜKERRİRLERE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİNE GÖRE ÇEKTİRİLMESİNE" ifadesinin hükme eklenmesi, 2. Hükümden Gümrük İdaresi lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmın çıkartılması ve sair kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
İhracat, hariçte işleme, transit veya antrepo rejimi için beyan edilen serbest dolaşımda bulunan eşya, gümrüğe verilen beyannamenin tescilinden itibaren Türkiye Gümrük Bölgesinden çıkıncaya veya imha edilinceye ya da gümrük beyannamesi iptal edilinceye kadar gümrük gözetimi altında kalır.” şeklinde düzenlenmiş olup bir gümrük rejimine tabi tutulmak istenen eşyanın, bu rejime uygun şekilde yetkili gümrük idaresine beyan edileceği, gümrüğe verilen beyannamenin tescilinden, eşyanın Gümrük Bölgesinden çıkıncaya veya imha edilinceye ya da gümrük beyannamesi iptal edilinceye kadar gümrük gözetimi altında kalacağı kabul edilmiştir. Aynı Kanun’un “Eşyanın Bir Gümrük Rejimine Tabi Tutulması” başlıklı 59. maddesi; “1....
Bu bakımdan mahkemenin davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanması nedeniyle az yukarıdaki açıklamalar karşısında tasfiye alacaklısı davacının ayni hak isteğinde bulunamayacağı ve edinme tarihi itibarıyla taşınmazın mal ayrılığı rejiminin olduğu dönemde alınmış bulunması sebebiyle edinilmiş mallara katılma rejimine dayalı istekle ilgili isteğinin yerinde olmadığına ilişkin yazılı red gerekçesi bu istekler bakımından isabetlidir. Ancak usule ilişkin bozmadan sonra davacı vekili tarafından talebin ıslah edilmesine ve ıslahın bu nedenle geçerli olduğu gözetildiğinde; davacı tarafın talepleri içindeki tapu iptali ve tescil yanında "1453 parseldeki taşınmazın bedelinin davacıya ödenmesi" talebi konusunda bir inceleme yapılmaması ve bu konuda bir karar verilmemesi isabetsiz olmuştur....