Bu bağlamda, ithal konusu eşyanın gümrük işlemlerinin yapılabilmesi için, belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde eşyanın bir gümrük rejimine tabi tutulması talebinde bulunulması ve eşya hakkında gümrük idaresine belirlenen usulde detaylı bir bildirimde bulunulması zorunludur. Gümrük beyanı olarak tanımlanan bu durum eşyaya hangi gümrük ve dış ticaret kurallarının uygulanacağını belirlemekte ve ait olduğu eşyanın vergileri ve cezalarından dolayı taahhüt ve beyan sahibi açısından bağlayıcı niteliktedir. (4458 sayılı yasa 60 ve 61-3 mad.)...
Davalı tarafça, Alman Hukukuna göre eşler arasında Mal Ayrılığı Rejimi seçilmesine ilişkin davacı ve davalı tarafın istemiyle düzenlenen 29.10.2004 tarihli Düsseldorf Eyalet -//- Yüksek Mahkemesi Noterliği 1497/2004 Dr Yevmiye nolu evlilik anlaşması metninin tercüme evrakının mahkemeye sunulduğu, davacı tarafın Türkiye'de geçerli olmadığı yönünde itirazda bulunmakla birlikte sözleşmenin varlığını kabul ettiği, dava dilekçesinde belirtilmiş olan taşınmazların mal rejimine ilişkin noterde yapılan anlaşmadan sonra edinildikleride gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde Alman Medeni Yasası'nın mal ayrılığı rejimine ilişkin düzenlemelerinin uygulanması gerektiği sabittir....
Suç tarihi ve suça konu eşyanın niteliğine göre, sanığın 5752 sayılı yasa ile değişik 4733 sayılı yasanın 8/4. fıkrası uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır....
Boşanma davasına ilişkin tanıma davası 17.04.2010 tarihinde açılmış olup; temyize konu mal rejimine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması istekli davadan, hem dava hem karar tarihi bakımından öncedir. Mahkemece; yabancı mahkemece verilen boşanma ilamının tanınmasına ilişkin kararın kesinleştiği uyap kaydından anlaşıldığından, mal rejimine ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınması isteminin ,dosyaya sunulan yabancı mahkeme kararındaki şerhin kesinleşmeye ilişkin olduğuda kabul edilerek, talebin esası incelenip karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile red doğru değildir Davacı vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki Tapu iptali ve tescile ilişkin davada ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi ve ... 3.Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, evlilik birliği içinde davalı eş tarafından satın alınıp aile birliğinden mal kaçırmak amacıyla diğer davalı adına tescil edildiği iddia edilen taşınmaza ilişkin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi, dava konusu taşınmazın davacı ile davalının aile konutu olarak kullanıldığı, tarafların 4721 sayılı TMK.'nun yürürlük tarihinden sonra boşandıkları ve tapu iptal davasının bu tarihten sonra açıldığı, uyuşmazlığa mal rejimine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiştir. ... 3....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5133 Sayılı Kanunla değişik 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK'nin mad. 118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesi'nde bakılacağını hükme bağlamıştır. Durum böyle iken, Mahkemece dava mal rejimine dayalı alacak isteği olarak nitelendirilmesine rağmen, Mahkemece davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yazılı şekilde Asliye Hukuk Mahkemesi Mahkemesi sıfatı ile yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....
, bu kişilerin yükümlülükleri saklı kalmak kaydıyla, transit rejimine göre taşındığını bilerek eşyayı kabul eden taşıyıcı veya alıcının da, eşyayı öngörülen süre içerisinde ve gümrük idareleri tarafından eşyanın ayniyetinin tespiti amacıyla alınan tedbirlere uymak suretiyle, varış yeri gümrük idaresine sağlam ve noksansız olarak sunmakla yükümlü oldukları, 92. maddesinin 2. fıkrasında, Türk Gümrük Bölgesi içindeki transit halindeki eşyanın beklenmeyen haller veya mücbir sebeplerle telef veya kaybı halinde, gümrük vergilerinin aranmayacağı; 182. maddesinde, ithalat vergilerine tabi eşyanın, bu kanuna aykırı şekilde Türkiye Gümrük Bölgesine girmesi halinde gümrük yükümlülüğünün doğacağı; 184. maddesinin 1. fıkrasında, ithalat vergilerine tabi eşyanın, geçici depolanmasından veya tabi tutulmuş olduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülüklerden birinin yerine getirilmemesi durumunda gümrük yükümlülüğünün başlayacağı; 3. fıkrasında, yükümlünün, ithalat vergilerine tabi eşyanın geçici...
Hükmün kaçak sigaraların müsaderesine ilişkin bendinde yer alan ''TCK'nun 54/1. maddesi'' ibaresinin çıkartılarak yerine gelmek üzere ''TCK'nun 54/4. maddesi'' ibaresinin eklenmesi ve ''4733 sayılı Kanun 8/4'', ''5607 Sayılı Yasanın 16. maddesi gereğince suça konu eşyanın bozulma ihtimali nazara alındığında kararın kesinleşmesinin beklenmeksizin anılan eşyanın tasfiyesine'' ibarelerinin çıkartılması ve sair kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Kadının ziynet alacağı davası ile erkeğin mal rejimine ilişkin davasının tefrikine karar verilmiş, ancak davalı/ karşı davacı erkeğin karşı boşanma davası hakkında olumlu-olumsuz hüküm kurulmamıştır. Karşılık davalar da müstakil davalar gibi harca tabidir. (Harçlar Kanunu m. 6) Tarifede yazılı maktu harçlar ilgili bulunduğu işlemin yapılmasından önce peşin olarak ödenir. Harçlar peşin veya süresinde ödenmemiş ise, müteakip işlemlere ancak harç ödendikten sonra devam olunur (Harçlar K. m.27). Karar ve ilam harcının dörtte biri peşin ödenir (Harçlar K. m.32). Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça harçların tamamı peşin ödenmeden harca konu işlem yapılmaz. Mahkemece, davalı- karşı davacı tarafa harç eksikliğini gidermesi için yasal süre verilmiş ise de; verilen sürede hangi dava için ne miktar harç yatıracağı açıkça yazılmadığından davalı karşı davacı yalnızca mal rejimine ilişkin nispi harcı yatırmıştır....
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; Gümrük Kanunu'nun 101. maddesi gereğince eşyanın antrepoda süresiz olarak kalmasının söz konusu olmadığı, bu nedenle eşyanın tasfiye tüzüğünün 3/a-2. maddesi gereğince antrepoya konulduğu tarihten itibaren 20 gün sonra tasfiyelik duruma geldiğinin anlaşıldığı, zira bu süre zarfında eşya geçici depolama statüsünde olduğu için antrepoda en fazla Gümrük Kanunun'un 50. maddesi gereğince 20 gün kalabileceği, bu süre içinde serbest dolaşıma sokulmadığı veya antrepo beyannamesi verilmediği takdirde tasfiyelik hale geleceği, antrepo işletmesinin 20 günden sonra eşyanın tasfiye listesini hazırlayarak ilgili gümrük idaresine ve tasfiye idaresine göndermesi ve eşyanın tasfiye idaresince satılmasını sağlaması gerekirken, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu haliyle eşyanın antrepo rejimine tabi olmadığı, bu aşamadan sonra davacı firmanın tasfiyelik duruma gelmiş olan eşyanın tasfiye idaresince satılarak elde olunacak bedelin...