"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ile mal rejiminden kaynaklanan alacak ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil ile mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasında birleştirilerek görülen “mal rejiminden kaynaklanan katkı payı alacağı” davalarından dolayı, bozma kararı üzerine direnme yoluyla ......
Dosya kapsamından, davanın, güvenin kötüye kullanılması iddiasına dayalı olduğu, mal rejiminden kaynaklanan artık değere katılma alacağı (TMK 231-236 md.), katkı payı alacağı veya değer artış payına (TMK 227 md.) yönelik bir istemin mevut olmadığı, Borçlar Kanunu’ndan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırlması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince Osmaniye 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 09.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma davasının yapılan 04.07.2014 tarihli duruşmasında alınan beyanlarında, karşılıklı olarak birbirlerinden katkı payı, katılma alacağı talebinde bulunmadıklarını belirttikleri, 4721 sayılı Kanun'da katkı payı alacağı adı altında bir alacak kaleminin düzenlenmediği, 01.01.2002 tarihinden sonra gerçekleşen evlilikler sebebiyle açılan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davalarında katkı payı alacağına yönelik beyanının değer artış payı olarak nitelendirilmesi gerektiği, taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında, taraflarca sunulan protokol hükmü, duruşmada alınan beyanları ve mahkemece taraflarca düzenlenen protokol hükümlerinin uygun bulunduğuna dair verilen karar bir arada değerlendirildiğinde, beyanların mahkeme içi ikrar olduğu, tarafları bağlayacağı, dava konusunun taraflar arasında çekişmeli...
Diğer yönden; katkı payı davasının (10) yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı da sabittir. Ne var ki; davalı gösterdiği delillerle davalının taşınmazı edinmesine somut/aktif katkıda bulunduğunu da kanıtlayamamıştır. Bu sebeplerle mahkemenin davacının bedel/katkı payı talebini de reddetmesi isabetli olmuştur. Değerli çoğunluğun onama sonucuna katılmakla birlikte onama gerekçesinin açıkladığım yönde olması gerektiğini düşünüyorum. 23.01.2015...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARINI ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ''....Dava, boşanma nedeniyle mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı alacağına yönelik olup davacı dilekçesinde İzmir ili, Foça ilçesi, Atatürk Mah. 1254 ada, 3 parsel no lu taşınmazın evlilik birliği içinde edinildiğini belirterek katkı payı alacağı talebinde bulunmuştur. Davalı ise anılan taşınmazın kendisine babasından miras yolu ile intikal ettiğini kişisel mal olması nedeniyle davalının katkı payı alacağı bulunmadığını savunmuştur....
Davacı-karşı davalının asıl davada 07 KT 857 plakalı araç nedeniyle katkı payı alacağı isteği bulunduğu halde mahkemece bu istek hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. 3- Davalı-karşı davacının karşı davasında kendi adına trafik sicilinde kayıtlı olan 07 KT 857 plakalı araç nedeniyle herhangi bir talep ve davası bulunmadığı halde bu araç nedeniyle katkı payı alacağı hesaplanıp lehine fazla alacağa hükmedilmesi de doğru değildir. 4- Davalı-karşı davacı lehine takdir edilen katkı payı alacağına ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken yanlışa düşülerek faizin karar tarihinden itibaren başlatılması doğru değildir....
maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen malvarlığından kaynaklanan “katkı payı alacağı” , gerekse 4721 sayılı TMK.nun hükümleri gereğince yasal mal rejimi olarak benimsenen, edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan “katılma alacağı” şahsi hak niteliğinde bir alacak olup ayın (mülkiyet) hakkı niteliğinde değildir. Esasen 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Bölümü kararı uyarınca; istekte bulunan kişinin ayin (mülkiyet) isteme olanağı bulunmamaktadır. Davacının ayın dışında parasal bir talebi bulunmadığından dava şartı nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir. Ne var ki, karar redde ilişkin olup sonuç doğru olduğundan, temyiz itirazlarının reddi ile mahkemenin gerekçesi düzeltilerek sonucu doğru olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka mal varlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu mal varlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir....
Mal rejimlerinden kaynaklanan malların TMK.nun 166/3. fıkrasında kastedilen boşanmanın mali sonuçları arasında olduğunun kabulü mümkün değildir. Çünkü, gerek doktrinde ve gerekse uygulamada baskın görüş; mal rejimleri ile ilgili davaların boşanmanın eki niteliğinde davalar olmadığı, onlardan bağımsız bir dava oldukları yönündedir. Uygulamada bu konuda bir duraksama söz konusu değildir. Bu bakımdan tarafların anlaşmalı boşanma protokolü yaparken mal rejimi konusunda anlaşmaları zorunlu değildir. Ancak, taraflar anlaşmalı boşanma protokolü yaparken aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan mallar bakımından anlaşmalarına engelleyen bir hükümde bulunmamaktadır. Bu nedenle, mal rejimi konusunda bir anlaşma yaparken bunu açık bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir....