Davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olup, davacının katkı payı alacağının tahsilini sağlamak bakımından eldeki davayı açmakta hukuksal yararı bulunmaktadır. Gerek 713 sayılı TMK.nun 170. maddesi uyarınca mal rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallarda kaynaklanan “katkı payı alacağı” ve gerekse 4721 sayılı TMK.nun hükümleri gereğince yasal mal rejimi olarak benimsenen, edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan “katılma alacağı” şahsi hak niteliğinde bir alacak olup ayın (mülkiyet) hakkı niteliğinde değildir. Esasen 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Bölümü kararı uyarınca; istekte bulunan kişi ayın (mülkiyet) isteme olanağı bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, mal rejiminden kaynaklanan katkı payı uyarınca tapu iptali ve tescil, 27.01.2016 havale tarihli ıslah dilekçesi ile alacak talebine ilişkin olup, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (8.) Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 15.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİT -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; mal rejiminden kaynaklanan katkı payı alacağının tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2015 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, 2797 Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 8.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 22.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ(Asıl Dava): Katılma Alacağı (Birleşen Davalar): Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak, Katkı Payı Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma üzerine yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi değerden reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü....
kalan 200,00TL'yi de evin diğer masrafları için eşine verdiğini, bu nedenle müvekkilinin krediye binaen ev üzerinde katkı olacağı hakkının bulunduğunu, müvekkilinin düğünde takılan altınları da talep ettiğini belirterek fazlaya dair mal rejiminden kaynaklı katılım alacağı, katkı payı alacaklarına ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere müvekkili ile davalı arasındaki edinilmiş Mal Rejiminin tasfiyeti ve müvekkili lehine doğacak şimdilik 10.000,00 TL katılım alacağı ve katkı payı alacağı ile kabulüne karar verilmesi talep ve dava etmiştir....
TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulacaktır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m). Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır(TKM 189 m). Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir....
Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). Dava, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteklerine ilişkindir. Mahkemece alacağın katkı payı alacağı şeklindeki kabul ve değerlendirmesi isabetli olmamıştır. Zira tasfiyeye konu taşınmazın boşanma dava tarihinden kısa bir süre önce 3. kişiye satıldığı, daha sonra tekrar satışa konu edildiği kısa süreli satışlarla taşınmazın el değiştirdiği dosya kapsamından anlaşıldığından hayatın olağan akışına göre bu işlemlerin TMK'nun 229/2. maddesi uyarınca “eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan devir” olarak kabul edilmesi gerekir. Mahkemece tasfiyeye konu taşınmazın edinilmiş mal kabul edilerek, taraf delillerinin toplanmasından sonra saptanacak duruma göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde talebin katkı payı alacağına ilişkin bulunduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....
Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka mal varlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu mal varlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı araçlar, taşınmazlar ve banka hesapları yönünden mal rejiminin tasfiye edilmek sureti ile şimdilik 500,00 TL katkı payı alacağı ve 500,00 TL değer artış payı alacağının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 21/10/2020 tarihli dilekçesi ile, dava konusu 745 ada 5 parselde bulunan 5 numaralı bağımsız bölüm için 250,00 TL katılma alacağı, 250,00 TL değer artış payı alacağı ile 664 ada 25 nolu parsel için (7566 parsel) 250,00 TL katılma alacağı, 250,00 TL değer artış payı alacağı olduğunu beyan etmiş, 26/10/2021 tarihli talep belirleme dilekçesi ile de, dava değerini 70.446,09 TL olarak belirlemiştir. Cevap dilekçesi: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı cevap dilekçesi vermemiştir....
Dava; istek ve olayın gelişimi gözönünde tutulduğunda katkı payı alacağı ya da edinmiş mallara katılma alacağı isteğiyle bir ilgisi bulunmayıp, taraflar arasında oluşan inanç sözleşmesinden kaynaklanan ve 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında çözümlenmesi gereken tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava başlangıçta doğru olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Ne var ki; Denizli 1.Asliye Hukuk Mahkemesi, 05.02.2009 tarihinde kesinleşen 11.11.2008 tarih, 2008/163 Esas ve 2008/438 Karar sayılı kararı ile uyuşmazlığın mal rejiminden kaynaklanan kişisel malın tespiti ve tescili isteğine ilişkin bulunduğundan görevli ve yetkili mahkemenin Denizli Nöb. Aile Mahkemesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir. Dava dosyası HUMK.nun 193/3.fıkrasında açıklanan 10 günlük hak düşürücü süre içerisinde Denizli Aile Mahkemesine aktarılmıştır....