Tıbbi uygulama hataları nedeniyle tazminat davaları, yapılan tıbbi uygulamanın niteliğine göre farklı hukuki gerekçelere dayanılarak açılabilir. Kural olarak doktor/hasta ilişkisi hukuki nitelik itibariyle “vekalet sözleşmesi” kapsamında değerlendirilmektedir (6098 sayılı Borçlar Kanunu m.502 vd.). Vekalet sözleşmesi hükümlerine göre hasta, vekil eden; doktor ise tıbbi uygulamayı yapacak vekil olarak nitelendirilmektedir. Kanuna göre vekil, yani tıbbi uygulamayı yapan hekim, vekalet görevine konu hastanın teşhisi veya tedavisi işini yerine getirirken, olumlu neticenin elde edilmemesinden sorumlu değilse de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur....
tarafından komplikasyon yönetiminin başarılı şekilde yapıldığını, davacının manevi tazminat talebinin hukuki bir dayanağı bulunmadığını, davada müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığını, talep edilen manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir....
ve Lokman Hekim Van Sağlık Hiz. İnş. Taah. ve Tic. A.Ş vekili; vekalet ücreti yönünden kurulan hükmün kaldırılmasını ve her bir davacı açısından reddedilen maddi tazminat kalemleri bakımından ayrı ayrı maktu vekalet ücreti hükmedilmek suretiyle düzeltilerek esas yönünden onama kararı verilmesini talep etmiştir. C....
Hekim ile hasta arasındaki ilişki vekalet sözleşmesine dayalı olup, hekimin kamu hastanesinde çalışan kamu görevlisi olması da hukuki ilişkinin vekalet sözleşmesi niteliğinde bulunduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Uyuşmazlığın temelini teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen doktorun bu kapsamda mevcut sorumluluğu ve özen borcu oluşturmaktadır. Buna göre vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilememesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle vekil konumunda olan ve tedavi işlemlerini yapanların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle söz konusu özen borcunu yerine getirmeleri gerekir. Vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur....
İhbar olunan T5 vekili cevap dilekçesinde özetle; ameliyat öncesinde müvekkilinin davacıyı ameliyat ile ilgili bilgilendirdiğini, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, komplikasyonların hekim hatası olarak kabul edilmediğini, iddia olunan maluliyetle ilgili olarak davacının müteferrik kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda araştırılması gerektiğini, davacının geçirmiş olduğu ameliyattan kaynaklı geçici iş göremezlik ve bakım süresinin hesaplanacak tazminata konu edilmemesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği raporlarda davacının iyileşme sürecinde olduğunun açıkça görüldüğünü, müvekkili hakkında belirtilen beyanların gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin Axa Sigorta A.Ş.'ye tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırdığını, tüm bu nedenlerle davanın Axa Sigorta A.Ş.'...
HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, eser sözleşmesinin ayıplı ifası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacının yüzündeki asimetri bozukluğunun giderilmesi için davalı hekim T3 10.01.2017 tarihinde çift çene ameliyatı olduğu, davalı hekim T5 22.02.2018 tarihinde ameliyat olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.Eser sözleşmelerini, diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi de sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Burada, vekâlet akdindeki gibi sonuç taahhüt edilmeksizin sadece bir işin görülmesi taahhüdü bulunmamakta, bir eserin-sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir....
Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, vekalet akdinden kaynaklı hekim hatası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemlidir. Davacılar vekili ; davalı şirketin işlettiği hastanede davacıların murisi Hasan Uzun'a davalı hekimlerce hatalı tedavi yöntemi uygulanması neticesinde muris Hasan Uzun'un hayatını kaybettiğini ileri sürerek davacı T1 için 100.000,00 TL manevi, şimdilik 100,00 TL maddi; davacı T2 ve T3 için 150.000,00 TL'şer manevi, şimdilik 100,00 TL'şer maddi tazminat, 22.500,00 TL defin masrafının davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça ise; murise uygulanan tedavide taraflarına atfedilecek herhangi bir kusur ve ihmalin bulunmadığı belirtilerek davanın reddi istenmiştir....
Davacılar vekili ----tarihinde ıslah dilekçesi sunarak; müvekkili ----için -----maddi tazminat,----iş göremezlik, -----manevi tazminat, müvekkili anne için ------ manevi tazminat, müvekkili baba----- manevi tazminat olarak dava değerini HMK 107.md tahtında ----- artırarak----- olarak ıslah ettiği ve dosyanın heyete tevdi edildiği anlaşılmıştır....
Bu nedenle davacının maddi tazminat talebinin yanında manevi tazminat talebi de poliçe ile teminat altına alınmıştır....
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklı hekimin hatası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır....