Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" Davacı ... vekili ... tarafından, davalılar .... ve diğerleri aleyhine 09/01/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 02/04/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflarca süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir....

    Hukuk Dairesinin 2015/14186 E, 2017/7147 K, 2015/13649 E, 2017/7182 K, 2014/17625 Esas, 2015/14873 Karar sayılı ilamlarında ve benzer ilamlarda da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder nitelikte bir hüküm olmadığından hukuk yargıcı yönünden bağlayıcı olmayacağı, ancak mevcut delillerin mahkemece değerlendirilmesi gerektiği yasa gereğidir. Türk Medeni Kanunu'nun 24. Maddesi ve Borçlar Kanunu'nun 49.ve TBK 58. Maddesi gereğince kişisel değerlere saldırı halinde manevi tazminata hükmedilmesi için; a) Kişilik haklarına saldırının bulunması gerekir. b) Saldırının hukuka aykırı olması gerekir. c) Kişinin haksız olan eylemden dolayı manevi zarara uğramış olması gerekir. Bu üç şartın bir arada olması halinde kişinin kişilik haklarına haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat sorumluluğu doğabilecektir....

    TV’nin Analiz Özel programında müvekkili hakkında sarf etmiş olduğu sözlerin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığını belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; davacının ... Gazetesine 11/06/2015 tarihinde vermiş olduğu demeç hakkında düşüncelerinin sorulması üzerine, davalının eleştiri niteliğinde görüşlerini belirttiği, davacı hakkında herhangi bir isnatta bulunmadığı, davalı tarafından sarf edilen sözlerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde belirtildiği üzere kişilik haklarının zedelenmesinden zarar gören , uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir....

      Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması da gerekir (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Mahkemece kabul edilen ve davacı kadın tarafından da temyiz edilmeyen kusur durumuna göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda “Aile sorumluluklarını yerine getirmeyen , eşine ve çocuğuna yeterli zaman ayırmayan ” davalı erkek ağır kusurludur. Ne var ki mahkemece belirlenen bu kusur tek başına davacının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemez....

        toplantısı sırasında, davalının içi su dolu bardağı fırlattığını, sonrasında da “ .. ” sözleriyle hakaret ettiğini, sarf edilen sözlerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı, .. görev yapan .. milletvekili olduğunu, karşı tarafın “ .. ” gibi sözleri neticesinde, ağır tahrik sonucu “ .. ” kelimesini sarf ettiğini, sarf edilen sözlerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın tazmini isteminde bulunmuş; asıl davanın da reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, taraflarca sarf edilen sözlerin oluşan tartışma sonrasında karşılıklı olarak sarf edildiği, kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olmadığı gerekçesiyle dava ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Davaya konu olay; .. toplantısı sırasında meydana gelmiştir....

          O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m.4, BK m. 42. 43, 44, 49) dikkate alınarak, davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan "kadının kişilik haklarına saldırı olmadığı" gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....

            sitelerinde yer verdikleri sözde haber yazısının ilgili internet sitesinden kaldırılmasının sağlanmasının kişilik haklarına saldırının önlenmesinin açık bir gereği olduğunu, bu bakımdan öncelikli olarak tedbiren davalıların direkt kaldırılması yönünde ivedi olarak ara karar oluşturulmasını ve davalılara bu yönündeki gereği bildiren yazı gönderilmesini talep ettiklerini, zira müvekkilinin maddi, manevi, ticari, ekonomik itibarının zedelendiğini, zarara uğradığını ve uğramakta olduğunu, davalının açıkça haksız fiil ve kişilik haklarına saldırı teşkil eden eylemleri sebebi ile ------- olan şirketlerinin tüzel kişiliğinin ve markasının tahmin edilemeyecek ve fakat yargı makamlarınca ve bilirkişilerce müvekkilinin mali durumu da göz önüne alınarak belirli bir değer biçilebilecek miktarda maddi kayba ve de manevi olarak zarar görmesine yol açıldığının sabit olduğunu, tüm bu nedenlerle belirsiz oalacak davası olarak ikame ettikleri davada fazlaya dair hakları saklı kalmak koşuluyla kişilik haklarına...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/03/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil ve kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiil ve kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir....

                Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedebilmek için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu olması yanında; boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarını zedelemiş olması da gereklidir (TMK.md. 174/2). Davalı erkeğin boşanmaya neden olan kusuru davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı gibi; dosyada kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilebilecek erkekten kaynaklanan başkaca maddi bir hadisenin varlığını gösteren bir kanıt da bulunmamaktadır. Bu durumda Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları kadın yararına gerçekleşmemiştir. Öyleyse, davacının manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır....

                  nun diğer davalı ...’in vekilliğini üstlendiğini ve 23/02/2011-12/04/2012 tarihlerinde aile mahkemesine vermiş olduğu beyan ve temyiz dilekçelerinde yer alan sözlerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu beyan ederek, uğramış olduğu manevi zararın müştereken ve müteselsilen ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalılar, yasal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece; davalılar tarafından aile mahkemesine sunulan 23/02/2011 ve 12/04/2012 tarihli beyan ve temyiz dilekçesinde sarf edilen uyuşmazlık konusu sözlerin, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle talebin kabulüne karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu