Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır. Davalı ... A.Ş. tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında, hak sahibince açılan ... 2....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, bağıştan rücu talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine 13.06.2017gününde oybirliği ile karar verildi....

      DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının infazının mümkün olduğunun anlaşılmasına göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarının, ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, evlilik birliği içerisinde davacı-davalı erkeğin bağımsız konut temin etmediği, ailesinin evliliğe ve düğün sürecinde eşine yönelik olumsuz müdahalelerine sessiz...

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen bağıştan rücu nedenine dayalı tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine, bölge adliye mahkemesince kararın miktar itibariyle kesin olduğundan bahisle verilen ek karar; davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 17/11/2020 tarihinde davacı vekili yetki belgesine istinaden avukat ... ile davalı vekili avukat Hakan Mete geldiler....

          Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle temlikin eki olan protokolün 5.maddesinde bağışa konu taşınmazın satılamayacağı, devredilemeyeceği ve amacı dışında kullanılamayacağı koşuluna rağmen, davalı vakıf tarafından üçüncü kişiye satıldığı ve bağıştan rücu şartının gerçekleştiği kabul edilerek tazminat talebinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Davacının temyiz itirazlarına gelince; davacı, dava dilekçesinde tapu iptal tescil, olmadığı takdirde taşınmazın rayiç değeri isteminde bulunmuş, dava değeri olarak 10.000,00 TL gösterilmiş, tazminata ilişkin olarak faiz isteminde bulunulmamış olmasına rağmen ıslah dilekçesinde faiz talep etmiştir....

            Somut olayda, davacının evlilik birliği içerisinde edinilen ve davalı adına kayıtlı olan taşınmaza yönelik “katkı payı alacağı” veya TMK’nun 227,231 ve 236. maddelerine dayalı bir isteği bulunmadığı, nişanlılık döneminde bağışlanan ve evlilik sonrası boşanma istemi nedeni ile Borçlar Yasasının 244 maddesine göre açılan bağışlamadan rücu istemli Tapu İptali ve Tescil davası olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, açılan davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Somut olayda, davacının evlilik birliği içerisinde edinilen ve davalı adına kayıtlı olan taşınmaza yönelik “katkı payı alacağı” veya TMK’nun 227,231 ve 236. maddelerine dayalı bir isteği bulunmadığı,Borçlar Yasasının 244 maddesine göre açılan bağışlamadan rücu istemli Tapu İptali ve Tescil ve alacak olduğu ve tarafların evlenip boşandıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda, açılan davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 02.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahkemece, öncelikle olayının ne şekilde oluştuğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak varsa çelişki giderilerek belirlenmeli, aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü ile 506 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davalarının, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçların, rücu davasında bağlayıcı nitelikte bulunmamakla birlikte; 506 sayılı Yasanın 26. maddesi çerçevesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde, güçlü delil olarak kabul edilebilmekte olduğu (Hukuk Genel Kurulu 17.01.2010 tarih 2010/10-10 Esas, 2010/14 Karar sayılı...

                  TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 28/06/2022 NUMARASI : 2021/190 ESAS-2022/337 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat KARAR : Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Maddi/Manevi Tazminat (Eser sözleşmesinden kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkillerinin düğün törenlerinin yapılması amacıyla davacı T2 babası olan Muammer Özer ile davalı şirket arasında 21/02/2017 tarihinde bir akit imzalandığı, davalı şirkete 08/09/2017 tarihinde yapılacak düğün töreni için 15.000,00 TL ödeme yapmayı taahhüt ettiğini, davalı şirket ise düğün organizasyonunu en iyi şekilde yapma tahhütünde bulunduğunu, davacıların edimlerini yerine getirdiğini, 15.000,00 TL ödemeyi davalı şirkete yaptığını ancak düğün video ve fotoğraflarla...

                  bilirkişi raporundaki 2.500 TL'lik maddi tazminat miktarının hem fotoğraf hem de video çekimi için birlikte hesaplandığını, ilk derece mahkemesi tarafından ise sadece video çekimi için bu meblağın maddi tazminat olarak hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davacılara teslim edilen video kaydının süresi de 16 dakika 37 saniye olup bu videonun düğün merasiminin önemli anlarını kapsayacak nitelikte hazırlandığını, burada önemli olan ve dikkat edilmesi gereken hususun videonun süresi değil içeriği olduğunu, davacılar lehine hükmedilen 7.500'er TL manevi tazminat miktarının söz konusu olay ve kusur oranı değerlendirildiğinde fahiş nitelikte olduğunu, mahkeme tarafından aleyhlerine bir manevi tazminat hükmedilecekse de bu hususun göz ardı edilmesinin söz konusu olayda değerlendirildiğinde hakkaniyet gereği uygun olmadığını ileri sürerek; arz ve izah ettikleri ve resen nazara alınacak tüm nedenlerle; istinaf taleplerinin kabulü ile davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine...

                  UYAP Entegrasyonu