Uyuşmazlık, iş kazası sonucu ölüm nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini için açılan dava sırasında talep edilen ihtiyati haciz isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere, uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır. Her iki hukuki koruma tedbiri; amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir....
Bilindiği üzere manevi tazminat kişinin kişilik haklarının ihlali, bu kapsamda huzur, güvenlik, sağlık ve benzeri haklarının saldırıya uğraması halinde miktarının, kapsamının ve koşullarının hakimin takdirine bağlı olarak belirlendiği bir tazminat türü olup, tazminat yükümlüsünün tutum ve davranışları olayın özelliği, kusurun varlığı, niteliği, ekonomik, sosyal çevre ve benzeri pek çok subjektif etkene göre belirlenen bir tazminat türü olup, maddi tazminat gibi miktarı objektif koşullara göre belirlenecek bir tazminat türü değildir. Bu nedenlerle alacağın muaccel olması yanında, ihtiyati hacze esas belirli bir miktar olması koşulu sağlanamamaktadır. Bu nedenlerle manevi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülmüştür....
Bilindiği üzere manevi tazminat kişinin kişilik haklarının ihlali, bu kapsamda huzur, güvenlik, sağlık ve benzeri haklarının saldırıya uğraması halinde miktarının, kapsamının ve koşullarının hakimin takdirine bağlı olarak belirlendiği bir tazminat türü olup, tazminat yükümlüsünün tutum ve davranışları olayın özelliği, kusurun varlığı, niteliği, ekonomik, sosyal çevre ve benzeri pek çok subjektif etkene göre belirlenen bir tazminat türü olup, maddi tazminat gibi miktarı objektif koşullara göre belirlenecek bir tazminat türü değildir. Bu nedenlerle alacağın muaccel olması yanında, ihtiyati hacze esas belirli bir miktar olması koşulu sağlanamamaktadır. Bu nedenlerle manevi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülmüştür....
Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/174-2018/15 sayılı ceza dava dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 08.11.2016 ve 23.03.2017-27.03.2017 tarihleri arasında toplam 5 gün gözaltında kaldığı, yapılan yargılama sonucunda davacının beraatine hükmedildiği, hükmün 16.02.2018 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma tarihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı, kanunda öngörülen yasal koşulların gerçekleştiği anlaşılmıştır. 1.Davacı hakkında iki farklı dönemde koruma tedbiri uygulandığı dikkate alınarak, her bir koruma tedbiri dönemi için ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat miktarları belirlenip, belirlenen her bir tazminat miktarına ilişkin olduğu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiğinin gözetilmemesi temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır. 2.Asgari ücreti aşan bir geliri olduğunu belgeleyemeyen davacı lehine asgari ücret üzerinden hesaplanan...
Talep, ölümlü trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemli davada verilen geçici hukuki koruma kararına ilişkindir. Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK'nın 353 ve 355'inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür. Buna göre; 1-İhtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir....
Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/217 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucu 07.12.2017 tarihinde 2017/329 Karar sayılı kararı ile beraatine hükmedildiğinin anlaşılması karşısında, 149 günlük adli kontrol tedbiri uygulamasından doğduğu iddiası ile açılan maddi ve manevi tazminat davasında, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat Verilmesine ilişkin 5271 sayılı CMK'nın 141/1 ve devamı maddelerinde hangi koruma tedbirlerinin tazminat gerektirdiği tahdidi olarak sayılmış olup adli kontrol tedbirinin kanun kapsamında yer almaması ve 6545 sayılı Kanunla CMK'nın 141. maddesine eklenen 3. fıkra kapsamında da bir zarar oluşmaması nedeniyle anılan kanundaki şartların davacı bakımından gerçekleşmediğinin anlaşılması karşısında davacının maddi ve manevi tazminata ilişkin açılan davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/7 maddesi gereğince reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. IV....
değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebilirler" hükmü düzenlenmiştir....
Şti. vekili Avukat ... vd. tarafından, davalılar ...si vd. aleyhine 18/10/2007 gününde verilen dilekçe ile koruma tedbiri nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/09/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine 06/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/318 Esas – 2014/412 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının Kasten Yaralama suçundan 19.06.2007 – 14.03.2011 tarihleri arasında 3 yıl 8 ay 29 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda 3 yıl 20 ay 7 gün hapis cezasına hükmedildiği, Davacının denetimli serbestlik tedbirinin geç uygulanması sebebine dayanarak 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 5.033,07 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın 25.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede davacı hakkında 3 yıl 8 ay 29 gün koruma tedbiri uygulandığı ve hakkında 3 yıl 20 ay 7 gün hapis cezası verildiği dolayısıyla 3 yıl 20 ay 7 gün olan bihakkın tahliye tarihine esas infaz süresine karşılık davacının 3 yıl 8 ay 29 gün infaz süresi olduğu anlaşılmakla; davacı hakkında uygulanan...
, 2- Mahkemece kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına tahliye tarihi olan 18.01.2012 tarihinden itibaren yasal faize hükmolunmuş olmasına karşın, bu tarihin maddi tazminat yönünden tutuklama tarihi, manevi tazminat yönünden ise gözaltı tarihi olarak belirtilmesi, 3- ''Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat'' olan dava türünün gerekçeli karar başlığında, ''Haksız koruma tedbirleri nedeniyle tazminat'' olarak yazılması, Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....