Her ne kadar savcılık soruşturması kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonlanmış ise de, davacının o gün izinde olduğu halde hiddetli bir şekilde işyerine gelip doğrudan müdürün odasına girdiği, orada bir tartışmanın yaşandığı ve tartışma sonunda davacının yine hiddetli bir şekilde odayı ve işyerini terk ettiği başka tanıklarca doğrulandığı gibi, bu husus büyük oranda davacının da kabulündedir. Davacının çalışma arkadaşı olan müdürün kendisine iftira etmesi için de bir neden yoktur. Tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde; olayın müdür A.E.’nin anlattığı şekilde gerçekleştiğinin kabulü, gerekmektedir....
Sorumlu müdürün ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı çıkmasına rağmen yayımlatıldığı iddia edilen eserden dolayı yayımlatan aleyhine açılacak dava yönünden süre, sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilecek beraat kararının kesinleşmesinden itibaren başlar. Sorumlu müdürün yayımlanan eserin sahibini bildirmesi durumunda, eser sahibi aleyhine açılacak davada süre, bildirim tarihinden itibaren başlar. Kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda dava açma süreleri, suç için kanunun öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşmamak şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten başlar. Kamu davasının açılması izin veya karar alınmasına bağlı olan suçlarda, izin veya karar için gerekli başvurunun yapılmasıyla dava açma süresi durur. Durma süresi dört ayı geçemez." Hükümlerini içermektedir....
gelmesi ve gecikmesinde tehlike bulunan hâllerin olması sebebiyle dava sonuçlanıncaya kadar mahkememizden davalı müdürün temsil yetkisini HMK 389....
Gazetesinin künyesinde sorumlu müdürün editöre bağlı olduğunun açıkça belirtilmesi ve aynı künyede editör olarak sanık ....yer alması nedeniyle tebliğnamenin (2) numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir....
ANONİM ŞİRKETGENEL KURUL KARARIGENEL MÜDÜRÜN SORUMLULUĞU 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 39 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 40 ] 6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 341 ] 6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 342 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen davada (İstanbul Dokuzuncu Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 05.10.2006 tarih ve 2001/973-2006/565 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalılar Derya ve İsmail'in imza yetkilisi olarak, Metehan'ın yetkili müdürün kayınbiraderi olarak, davalı M... Otomotiv Ltd. Şti.'...
Davalı vekili; davacının müvekkili şirkette insan kaynakları direktörü olarak çalıştığını, pozisyonu gereği personel ile ilgili atama, yükselme, veya işten çıkarma gibi edindiği bilgileri gizli tutması gerektiği ve yetkisiz kişilere açıklamaması, asılsız bilgiler ile personeli üst yönetime kışkırtmaması gerektiği halde, davacının yönetim kurulu üyesi ve genel müdürün izin ve onayı olmadan müvekkil şirketin insan kaynakları konusundaki gizli bilgileri yetkisiz olan diğer çalışanlara aktardığını, bir direktöre yükselmesini engelleyen kişinin genel müdür olduğunu, yönetim kurulu üyesi ve genel müdürün yönetime ilişkin kararlarını, yönetim tarzını eleştiren olumsuz yorumlar yaptığı, genel müdürün personeli kategorize ettiği ve ayrımcılık yaptığı yolunda asılsız ithamlarda bulunduğu, genel müdürün görevden ayrılacağını yaydığı, bu davranışları ile ilgili olarak alınan yazılı savunmasında iddiaları kabul etmediğini, davacının huzur ve barışı bozucu nitelikteki davranışları nedeniyle iş ilişkisinin...
ın şirkete müdür olarak seçilmiş olduğu, ortaklarıın çıkarlarını ihlal etmemesi gerektiği, ancak davalı müdürün kimi satışları muhasebe kayıtlarına aktarmaması ve suistimale yol açtığı, müdürün yönetim yetkisini şirket ve diğer ortaklar yararına kullanmadığı, yeni müdür seçilinceye kadar şirket yönetiminin kayyum heyetine devredildiği, ancak, kayyumlara yönelik engelleme faaliyetlerinin olduğu, şirketin durumunun daha kötüye gittiği, şirketin çıkarlarını en iyi biçimde yine ortaklarının düşünmesi gerektiği ilkesinden hareketle davalı ...'ın müdürlükten kaynaklanan yetkilerini tek başına kullanmasına son verilerek bu yetkinin ortaklar tarafından yeni bir müdür seçilinceye kadar tüm ortaklar tarafından birlikte kullanılması gerektiği gerekçesiyle davalı ...'...
Dava, limited şirket müdürünün azli ve azli istenen müdürün şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla limited şirkete ait satıldığı ileri sürülen malların iadesi ve davacıların bu nedenle uğradığı zararların tazminine ilişkindir. Mahkemece, özette açıklandığı üzere, davalı müdürün dava dışı şirketin %60 oranında ortağı olan davacılara çeşitli defalar ihtar çekmesine rağmen hareketsiz kalmaları nedeniyle ve iddialarının ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın ileri sürülüş biçimi itibariyle, davalı müdürün yetkisi olmadığı halde ve muvazaalı olarak davalı şirkete satılan malların iadesi ve davacıların uğradıklarını iddia ettikleri zararın tazmini ve davalı şirket müdürünün azli istenmiştir....
Adı geçen kanunun "düzeltme ve cevabın yayınlanmaması" başlıklı 18/1 maddesinde ise; "...Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına ilişkin kesinleşmiş hâkim kararlarına uymayan sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili onmilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Ağır para cezası, bölgesel süreli yayınlarda yirmimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda ellimilyar liradan az olamaz. Sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilen ağır para cezasının ödenmesinden yayın sahibi, sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili ile birlikte müteselsilen sorumludur....
Dosyada dinlenen tanıkların beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde davacı işçi ile davalı işyerinin genel müdürü arasında ve genel müdürün odasında bir toplantı yapıldığı, odadan çıkan davacının eşyalarını toplayarak işyerinden ayrıldığı, davacının durumu soran diğer bir işçiye "İşten çıktım, bir daha dönmeyeceğim..." dediği, sonrasında genel müdürün odasından çıkarak davacının nereye gittiğini sorduğu ve davacının peşinden giderek davacı ile konuştuğu, ancak davacının kararından dönmediği, takip eden günlerde ise şirket muhasebe müdürünün davacıyla iki kere buluşup olayı sorduğunda davacının muhasebe müdürüne "Genel müdür bana bağırdı..." dediği, tanıkların ortak beyanlarına göre genel müdürün sert mizaçlı ve asabi bir yapıya sahip bir kişi olduğu anlaşılmıştır. Tüm vakıalar hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının toplantıda kendisine bağrılması üzerine iş yerini terkederek, iş akdini tek taraflı ve haklı olarak feshettiğinin kabulü gerekmektedir....