takdiri raporunun tüm haciz alacaklılarına, ipotek alacaklılarına ve taşınmaz malikine tebliğe çıkarılmadığını, sadece takip alacaklısına tebliğ çıkarıldığını ve alacaklı tarafından kıymet takdirine itiraz davası açıldığını ve bilirkişilerin icra müdürlüğü tarafından 06/06/2018 tarihli raporu ile saptanan değerin yaklaşık 1.500.000,00 TL aşağısında olacak şekilde 2.175.000,00 TL olarak değer saptadıklarını, kıymet takdirine itiraz davalarında verilen kararlar kesin olduğundan işbu karara karşı istianaf ve temyiz yoluna da gidilmediğini, bu değere göre satış ilanı hazırlanarak ilgililere tebliğe çıkarıldığını, taşınmazın 06/06/2018 tarihli kıymet takdiri raporunda saptanan değerinden çok aşağıda kalacak şekilde davalı 3.kişiye ihale edildiğini belirterek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir....
Kıymet takdir raporununda aynı adrese TK'nın 35 maddesine göre 20/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, satış ilanınında aynı usulle 25/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğlerin usulüne uygun olduğu anlaşılmıştır. Davacıya kıymet takdiri raporunun usulüne uygun tebliğ edildiği, süresinde kıymet takdirine itiraz etmediği anlaşıldığından bu şikayeti artık dinlenilmez. Şikayetçinin fesat iddiası da bulunmamaktadır, İhaleye konu bağımsız bölümün muhammen bedelinin 500.000,00 TL olarak belirlendiği, yapılan açık arttırmada taşınmazın 1.116.000,00 TL bedelle ihale olunduğu, ihalenin muhammen bedelinin üzerinde yapılmış olması nedeniyle ve yukarıdaki gerekçede değinilen hukuki yarar yokluğu hususunun istisnalarınında somut olayda gerçekleşmediği, davacı borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırı yön bulunmamaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça satış ilanından önce gerekli sürelerde ilanın olmadığı iddia edildiğini, ancak bu iddianın yerinde olmadığını, bu hususun icra dosyasından anlaşılacağını, gazetede ilan edilmediği iddiası varsa da icra dosyasından anlaşılacağı üzere gazete ilanı da mevcut olduğunu, bu sebeple bu iddiaların dikkate alınmaması gerektiğini, davacı tarafça borçlulara satış şartnamelerinin tebliğ edilmediği iddiası yer alsa da bu iddianın da gerçek dışı olduğunu, dosyaya bakıldığında bu hususun da açıklığa kavuşacağını, davacı tarafça kıymet takdirinin 1 yıllık bir kıymet takdiri olduğu iddia edilmişse de bu iddianın icra dosyasına bakıldığında soyut bir iddia olduğunu kıymet takdirinin üzerinden 1 yıllık süreden daha az bir süre geçtiğini, dolayısıyla kıymet takdiri güncel olduğunu, emsal yargıtay içtihatlarına göre kıymet takdirinin güncel olmadığı iddiası varsa davacının ihalenin feshi davası açarken kıymet takdirine ilişkin davasını da açması gerektiğini...
İlk derece mahkemesi tarafından; kıymet takdirinden satış gününe kadar kanunda belirtilen 2 yıl geçmediğini, kıymet takdiri istenebilecek çok önemli şartların oluşmadığını, davacı tarafın da kanunda belirtilen 7 gün içinde kıymet takdirine itiraz davası açmadığını, satış dosyasına dilekçe vermek suretiyle kıymet takdirine itiraz etmiş olup, mahkemece 28/03/2019 tarihli ek kararı ile, usulüne uygun olarak 7 günlük hakdüşürücü sürede dava yoluyla kıymet takdirine itiraz davası açmadığından talep dilekçesinin reddine karar verildiğini, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18....
Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde; meskeniyet şikayetine ilişkin süreden ret kararının açıkça hatalı olup , kaldırılmasının gerektiğini, zira 103 davetiyesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, söz konusu haciz işleminden daha öncesinde haberdar olunmadığını, kıymet takdir raporunun tebliği ile hacizden haberdar olunduğunu, 103 davetiyesine ilişkin yapılan tebligatın açıkça usulüne uygun olmadığını, tanık dinletme taleplerinin mahkeme tarafından hiç bir gerekçe sunulmadan reddedildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; Şikayet, davacı adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki haczin İİK. 'nun 82/2- 12. Maddesi (meskeniyet iddiası) uyarınca kaldırılması istemine, mahkeme aksi kanaatte ise kıymet takdirine yönelik itiraza ilişkindir. Meskeniyet şikayetinin taşınmaz haczinin öğrenildiği tarihten itibaren İİK. 'nun 16....
Kaldı ki davacının, tebligat yapılan şahsın kendi çalışanı olmadığına ilişkin herhangi bir iddiası da bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine uygun yapılmış olmakla usulüne uygundur. O halde davacı tarafın satış ilanının usule aykırı yapıldığı yönündeki soyut iddiası ihalenin feshini gerektirmez. Öte yandan İİK.nun 128/a maddesine göre, ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinin kıymet takdiri işlemine karşı şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurarak düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığını ileri sürebilirler. Yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edemezler. Kendisine kıymet takdiri tebliğ edilmeyen ilgililerin, satış ilanının tebliğinden itibaren yedi günlük sürede kıymet takdirine itiraz etmemeleri halinde, yine bu hususu ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürmeleri mümkün değildir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Feshi talep edilen ihaleye konu taşınmazın kıymet takdirine de itiraz edildiğini, ancak Karamürsel Asliye (İcra) Hukuk Mahkemesi'nin 2020/45 esas sayılı dosyasında görülen kıymet takdirine itiraz davasının da, müvekkillerine yapılan tebligatlar usulüne aykırı olmasına rağmen süresinde açılmadığından reddedildiğini, bilindiği üzere kıymet takdirine itiraz davalarında red yönünde verilen kararlar kesin karar hükmünde olduğundan istinaf incelemesi yaptırılmak üzere talepte bulunulamadığını, ancak her ne kadar kıymet takdirine itiraz davası reddedilmiş de olsa, huzurda görülen ihalenin feshi davasında kıymet takdirine itirazlarının üzerinden de inceleme yapılması gerekirken sanki hiç kıymet takdirine itiraz edilmemişcesine karar kurulduğunu, müvekkillerine yapılan kıymet takdiri raporu tebligatlarının usulüne aykırı olduğunu, bununla beraber dosyalarda yapılan ilk tebligatlar da açıkça usulüne aykırı olduğunu,...
YANIT T14 T14kili cevap dilekçesinde özetle; alacaklının talebi üzerine kıymet takdir raporunun davacıya 02/01/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının kıymet takdirine itirazının bulunmadığını, tebligat zarfının açıklama kısmında kıymet takdir raporu yazdığını, satıştan haberdar olan davacının satış öncesi işlemlere itiraz etmemesi nedeniyle ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceğini bildirerek şikayetin reddine, davacının ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir....
itirazı reddedilerek, asıl dosyada alacaklının kıymet takdirine itirazının kabulü ile taşınmazın değerinin 6.978.900,00 TL olarak tespitine karar verildiği anlaşılmıştır....
Her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ihaleye konu olan taşınmazın, muhammen bedelinin üzerinde satıldığı, dolayısıyla satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşılmış olsa da, satış ilanı ve kıymet takdiri tebliğlerinin usulsüz olduğu görülmüş olup borçlunun kıymet takdiri tebliğinin usulsüz olduğu iddiası kıymet takdirine itiraz olarak kabul edilmiştir....