Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

aleyhine 07/12/2009 gününde verilen dilekçe ile kurum zararı nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 29/07/2011 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kurum zararı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın HUMK'nın 409/5 maddesi uyarınca 29/07/2011 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Hukuk Dairesi tarafından temyiz isteminin kesinlik nedeniyle reddine dair verilen ek kararın, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Temyize konu toplam kurum zararı ile kabul edilen kısım gözetildiğinde, davacı kurum vekilinin temyiz isteminin karar tarihi itibariyle 58,800,00 TL' lik temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı belirgin olduğundan, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin "temyiz yoluna başvuru dilekçesinin kesinlik nedeniyle reddine" ilişkin 14.01.2020 tarihli EK KARARININ ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Hukuk Dairesi tarafından temyiz isteminin kesinlik nedeniyle reddine dair verilen ek kararın, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Temyize konu toplam kurum zararı ile kabul edilen kısım gözetildiğinde, davacı kurum vekilinin temyiz isteminin karar tarihi itibariyle 58,800,00 TL' lik temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı belirgin olduğundan, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin "temyiz yoluna başvuru dilekçesinin kesinlik nedeniyle reddine" ilişkin 14.01.2020 tarihli EK KARARININ ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/12/2021 NUMARASI : 2021/113 ESAS - 2021/446 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Kurum Zararı Nedeniyle) KARAR : Adana 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15/12/2021 tarih ve 2021/113 E.- 2021/446 K. sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede; DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: 2015- 2016 Eğitim Öğretim Yılı Öğrenci taşıma ihalesinde Çiftlik-Doğanbeyli 1. Hat Taşıma işleminde fazla ödenen 4.214,20 TL'nin 15.09.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı T3 alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacının alacak talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: "... davalının Çiftlik Doğanbeyli 1....

        "İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Asıl ve birleşen davalar, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne, birleşen davalar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir....

          Dava; 27.9.2007 tarihli trafik kazasında ölen Emekli Sandığı iştirakçisinin hak sahiplerine bağlanan aylıkların davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece; davacı Kurumun, Kurum iştirakçisinin hak sahiplerine bağlanan dul-yetim aylığı ve dolayısıyla bağlanan aylıkların peşin sermaye değerinden oluşan kurum zararı nedeniyle zararı meydana getiren kişilere karşı bir rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurum zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel...

            Dava; 20.08.2007 tarihli trafik kazasında ölen Emekli Sandığı iştirakçisinin hak sahiplerine bağlanan aylıkların kazaya sebep olan araç sürücüsü davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece; davacı kurumun, kurum iştirakçisinin hak sahiplerine bağlanan dul-yetim aylığı ve dolayısıyla bağlanan aylıkların peşin sermaye değerinden oluşan kurum zararı nedeniyle zararı meydana getiren kişilere karşı bir rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurum zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir...

              yetersiz rapor alınarak eksik kovuşturma ile uygulama yapılması, 2)Alınacak bilirkişi raporu sonucunda, sanığın karşılıksız yararlanma kastıyla hareket ettiğinin tespiti halinde, katılan kurumun normal tarifeye göre, vergili ve cezasız gerçek zararının ne olduğunun bilirkişiye hesaplattırılarak, sanık hakkında kamu davası açılmadan önce katılan kurum tarafından talep edilen zararı soruşturma aşamasında tazmin eden sanık hakkında kamu davası açılamayacağından, CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesi, zarar karşılanmıyor ise sanığa kaçak elektrik kullanım bedelini hükümden önce ödemesi halinde TCK'nın 168/5. maddesi uyarınca etkin pişmanlıktan yararlanabileceği hususu hatırlatılıp, talep etmesi halinde zararı gidermesi için kendisine makul bir süre verilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabul ve uygulamaya göre de...

                hangi tarihlerde oturduğunun kolluk tarafından tespiti sağlanarak, sanık suça konu yerde halen bulunmakta ise keşif yapılıp kurulu güç belirlenmek suretiyle; bulunmuyor ise tespit tutanağında belirtilen su miktarına göre ayrıca sanığın adına kayıtlı tüketim ekstreleri getirtilmek sureti ile tespit tutanağında belirtilen endeks değerinin uyumlu olup olmadığı ve vergiler dahil cezasız usulsüz kullanım bedeli konusunda tespit yaptırılması için keşif yapılmadan, bilirkişi raporu alınmadan eksik kovuşturma ile uygulama yapılması, b-Katılan kurumun normal tarifeye göre vergili ve cezasız gerçek zararının ne olduğunun bilirkişiye hesaplattırılarak, sanık hakkında kamu davası açılmadan önce katılan kurum tarafından talep edilen zararı soruşturma aşamasında tazmin eden sanık hakkında kamu davası açılamayacağından CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesi zararı karşılanmıyor ise sanığa kaçak elektrik kullanım bedelini...

                  Ancak; 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun'un geçici 2/2. maddesi uyarınca, "yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dâhilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi" olduğu nazara alınarak, sanığa usulüne uygun şekilde ihtarda bulunulmaması karşısında, öncelikle sanığa“bilirkişinin hesapladığı kurumun cezasız ve vergili gerçek zararı olan 180,21 TL'yi gidermesi durumunda 6352 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine" ilişkin zararı gidermesi hususunda bildirimde bulunulduktan sonra yasal sürenin geçmesi nedeni ile sanığa makul bir süre de tanınıp bu süre beklenilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerekli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan...

                    UYAP Entegrasyonu