Somut olayda da, davacı işçi 1999 yılında on bir ayın üzerinde çalışmış olmakla, çalışılmayan süre bakımından Anayasal dinlenme hakkını kullanmasına imkan bulunmamaktadır. Bu durumda 1999 yılındaki fiili çalışma süresine göre mevsimlik statüden vazgeçilmiş, taraflar arasında işçinin yıllık izin ücretine hak kazanacak şekilde sürekli çalışmasına dair bir sisteme geçilmiş olur. Çalışmanın on bir ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkıldığı kabul edilmiş ve daha sonraki çalışmalar için yıllık izin hakkının doğduğu sonucuna varılmıştır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2011 tarihli ve 2011/9-596 esas, 2011/725 sayılı kararı). Yapılan bu açıklamalara göre davacının çalışmasının on bir ayın üzerine çıktığı 1999 yılı ve sonrası için işyerinde fiilen çalışılan sürelere göre hesaplanacak olan izin ücretinin kabulüne karar verilmeli, daha önceki çalışmalar mevsimlik iş statüsünde geçmiş olmakla isteğin reddine dair hüküm kurulmalıdır....
Somut olayda da, davacı işçi 1999 yılında on bir ayın üzerinde çalışmış olmakla, çalışılmayan süre bakımından Anayasal dinlenme hakkını kullanmasına imkan bulunmamaktadır. Bu durumda 1999 yılındaki fiili çalışma süresine göre mevsimlik statüden vazgeçilmiş, taraflar arasında işçinin yıllık izin ücretine hak kazanacak şekilde sürekli çalışmasına dair bir sisteme geçilmiş olur. Çalışmanın on bir ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkıldığı kabul edilmiş ve daha sonraki çalışmalar için yıllık izin hakkının doğduğu sonucuna varılmıştır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2011 tarihli ve 2011/9-596 esas, 2011/725 sayılı kararı). Yapılan bu açıklamalara göre davacının çalışmasının on bir ayın üzerine çıktığı 1999 yılı ve sonrası için işyerinde fiilen çalışılan sürelere göre hesaplanacak olan izin ücretinin kabulüne karar verilmeli, daha önceki çalışmalar mevsimlik iş statüsünde geçmiş olmakla isteğin reddine dair hüküm kurulmalıdır....
Davalı vekili, davacının kredi kartını kullanmasına izin verdiği ...’in bankayla ve kredi kartı sözleşmesiyle bir ilgisinin bulunmadığını, davacının kartı başkasına teslim etmesi ve adı geçen tarafından kartın kullanımı sonucu doğan borçtan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece bozma ilamına direnilerek davacının, kendi kullanımına sunulan kartı 3. şahsın kullanımına sunması, davalı Bankanın da limit üzerinde harcamaya izin vermesi nedeniyle 4.000,00 liralık limit üzerinde oluşan zarardan 1/2 oranında müterafiken borçlu olacakları, davacının 40.517,81 TL’nin 1/2’si olan 24.258,91 TL tutardan 19.700,00 TL ödendiğinden bakiye 4.558,91 TL asıl alacak, 1.927,20 TL işlemiş faiz, 96,36 TL faizin %5 BSMV’si olmak üzere toplam 6.582,47 TL sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının 6.582,47 TL’den sorumlu bulunduğunun tespitine, fazlaya ilişikin talebinin reddine karar verilmiştir. Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....
Bağımsız bölümlerin kullanılması ve kiraya verilmesi tapunun yükleniciye verilmesiyle doğrudan ilgili olan bir husus değildir. Zilyet dahi bir taşınmazı kiraya verebilir. Özel olarak ecrimisil istenen taşınmaza arsa sahibince müdahale edildiği yüklenicinin bu taşınmazı kullanmasına fiilen engel olunduğunun iddia ve ispat olunmadığı takdirde kural olarak yüklenici ecrimisil talebinde bulunamaz. Somut olayda, davacı yüklenici tarafından böyle bir iddia öne sürülmediğinden kira tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde karar verilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, tapu iptali ve tescil talebi yönünden bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. İnşaatın sözleşme hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı değerlendirilmemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava evlenen kadının önceki soyadını kullanmasına izin verilmesi istemine ilişkindir. Davalı nüfus temsilcisi tarafından istinaf kanun yoluna başvurularak kararın kaldırılması istenmiş, inceleme, HMK'nun 355 maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; HMK'nun 137. maddesinde, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilmeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği hükme bağlanmış, Kanunun 139. ve 140. maddelerinde ise dilekçeler teatisi tamamlandıktan sonra yapılacak ön inceleme duruşmasına davet ve ön inceleme duruşmalarının usulü ve yapılacak işlemler gösterilmiştir....
Davacı; maliki olduğu 1456 parsel sayılı taşınmazı yurt dışında olduğu dönemde davalı kardeşinin kullanmasına izin verdiğini ancak yurt dışından döndükten sonra tüm uyarılarına rağmen davalının taşınmazı ve taşınmaz üzerindeki barakayı kullanmaya,ekip biçmeye ve taşınmazdan faydalanmaya devam edip, kullanmasına engel olduğunu ileri sürerek el atmanın önlenmesi ile geriye dönük beş yıl için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 5.000-TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı; çekişme konusu taşınmazın tapu kaydını özel nedenlerden dolayı üzerine alamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
izin veren mükellefler adına Vergi Usul Kanunu'nun 353/8. maddesinde yazılı özel usulsüzlük cezasının kesileceğinin hükme bağlandığı, olayda davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi inceleme raporunda, davacı tarafından 24/05/2017-05/07/2017 tarihleri arasında düzenlenen ödeme kaydedici cihaz fişlerinin mali hafızaya kaydedilmeden silindiğinin tespit edildiği gerekçesiyle gün hesabı yapılarak 43 gün üzerinden (43x800,00-TL) toplam 34.400,00-TL özel usulsüzlük cezası kesilmiş ise de, 3100 sayılı Kanunun mükerrer 8. maddesinin birinci fıkrasında bozuk ödeme kaydedici cihazları kullanan veya başkalarının kullanmasına izin veren mükelleflerin tespiti halinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353/8. maddesinde yazılı özel usulsüzlük cezasının kesileceğinin belirtildiği, her bir gün için ayrı ceza kesileceği şeklinde bir belirlemenin olmadığı, dolayısıyla kanun hükmünü amacını aşar bir şekilde yorumlanması suretiyle kesilen özel usulsüzlük cezasının 800,00-TL'sını aşan 33.600,00-...
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; salgın nedeni ile olağan genel kurul toplantısının iki kez ertelendiğini, 2021 yılı sona ermeden bu yıla ilişkin toplantının yapılmasının mümkün bulunmadığını, tüm ortaklara toplantının duyurulduğunu ve genel kurulda raporların okunduğunu, bütün ortakların borçlarını ödemesine rağmen davacının ödemediğini veya türlü bahaneler ile geç ödediğini, yapı kullanma izin belgesi almadığını, gündemin 4.maddesine ilişkin red oyu kullanmasına rağmen yazılı veya sözlü muhalefet şerhi belirtmediğini, 9 ve 10.gündem maddelerinin birbiri ile bağlantılı olması nedeniyle birleştirilerek görüşülmesinin oybirliği ile kabul edilmesinin mevzuata aykırı olmadığını, yapı kullanma izin belgelerinin yenilenmesi kararının mevzuata uygun olduğunu, davacının son yönetim kurulu başkanı ile kişisel çekişmesi nedeni ile haksız şikayette bulunup dayanaksız davalar açtığını, kooperatif ortaklarına huzursuzluk verdiğini bildirmiş, davanın reddini talep etmiştir....
gerektiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığına dair izin belgelerinin olduğunu diğer davalı şirket ile yapılan görüşmelerde öğrenildiğini bu nedenle davacının herhangi bir alacağının olmamasından dolayı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir....
dan izin alarak işyeri deposuna koyduğunu ve anahtarı da tarafına verdiğini, eşyalarını almak için depoya gittiğinde kapının arkadan çivilenmiş ve kapatılmış olduğunu gördüğünü, diğer davalıların eşyalarını almayı engellediğini ileri sürerek, eşyalarının aynen iade edilmesini, olmadığı takdirde bedelleri tutan 4.000 TL'nin faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar C.. B.. ve C.. B.., diğer davalı H.. Ö..’ın kulübeyi kullanmasına karşılık cüzi bir kira ödemeyi kabul ettiğini ve taraflarınca H.. Ö..’ın kulübesine ayrı kapı açtıklarını, yaklaşık 8 ay önce kira ödememeye ve kulübeye gelmemeye başladığını, sonrasında davacının kulübenin anahtarını H.. Ö..'dan aldığını, uzun süre kira ödemeyince H.. Ö..’ın kullandığı kapıyı kilitlediklerini, kulübenin kapısını kilitlerken içinde ne olduğuna dikkat etmediklerini, davacının iddia ettiği eşyaların kulübede olup olmadığını bilmediklerini, davacının eğer isterse diğer davalı H.....