ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/03/2014 NUMARASI : 2013/323-2014/167 Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı 3. kişiden traktör satın aldığını, satış bedelini ödediğini ancak traktörü kendi adına değil davalı kardeşi adına tescil ettirdiğini, son bir aydır davalının müvekkilinin traktörü kullanmasına izin vermediğini belirterek; traktörün satış bedeli olan 18.500,00 TL'nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
(TMK 205, EMK 634, BK 213, Tapu Kanunun 26 ve Noterlik Kanunun 60. maddeleri)" Geçersiz sözleşmedeki cezai şartta geçersiz olduğundan, mahkemece davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 29.1.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/133 Esas sayılı dava dosyasında tedbiren suyu kullanmasına izin verildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının çekişme konusu taşınmazı ihtiyati tedbir kararı uyarınca kullandığı, müdahalesinin haksız kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, yargılama sırasında davacılardan ...'in öldüğü beyan edilmiş, UYAP üzerinden yapılan araştırmada davacı ...'nün 21.09.2013 tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, yargılama sırasında ölen davacı ...'nün mirasçılarının tespit edilerek usulüne uygun olarak davada yer almalarının sağlanmasıdır. Ne var ki, mahkemece anılan usuli eksiklik giderilmeden işin esası hakkında karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir....
Aile mahkemesinin 7.3.2006 gün 2006/186-173 sayılı kararıyla Türk Medeni Kanununun 173. maddesi uyarınca boşandığı eşinin soyadını kullanmasına izin verildiği anlaşılmaktadır. Böyle bir iznin kişinin Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesinin b bendinde öngörülen "aynı konuda açılmış bir kayıt düzeltme davası" niteliği taşımadığı gözetildiğinde mahkemece istem gibi davanın kabulüyle davacının soyadının kızlık soyadı olarak düzeltilmesine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya, hukuka aykırı bir durum yoktur. Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının REDDİNE, kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 03.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
A.Ş.” ile 20102021 tarihinde “Dağıtıcı Yetkilendirme Sözleşmesi” akdedildiğini, müvekkili şirketin ortağı olduğu ve “...” markasını kullanmasına izin verdiği ...Şti.' i kendi alanında (3D Printer) dünya markası ve pazar lideri olan ... markası olan Snapmaker'in tüm Türkiye'de bayii ve servis kanalının yönetimi konusunda tek dağıtıcı olarak tüm Türkiye'de faaliyette bulunmak için “...Ltd.” ile 11.02.2022 tarihinde sözleşme akdettiğini, müvekkili şirketin ortağı olduğu ve “...” markasını kullanmasına izin verdiği “... Şti.” i “...” markası ile mail yoluyla yazışmış, bu markadan yüzlerce adet yazıcı ve fotokopi makineleri (Çok fonksiyonlu fotokopiler) satın almış olup bu ürünler en kısa zamanda satışa arz edildiğini, müvekkili şirketin ortağı olduğunu ve “...” markasını kullanmasına izin verdiğini “...Ltd. Şti.'i “...” markasına ait yüzlerce ürün satın almış, satışa arz ederek sattığını, müvekkili şirketin ortağı olduğu ve “...” markasını kullanmasına izin verdiği ...Şti.'...
M..nün Bandırma Bor ve Asit Fabrikası işyerinde bu işverenin ihale ile taşerona verdiği alt şirketlerde işçi olarak çalıştığını,müvekkilinin 01.06.2013 tarihinde işe geldiğinde alt işvereni olan Ader-Yazar Ltd.ortaklığının ihale süresinin dolması,işi bıraktığını öğrenmesi üzerine işyerini fiilen terk ettiğini gördüğünü ve işe başlayamadığını,bu durumun müvekkili ve işyerinde hazır bulunanlarca tutanak altına alındığını,müvekkiline net olarak asgari ücretin %50 fazlası ücret ödendiğini,günlük yemek ve servis imkanından yararlandığını,çalıştığı süre boyunca ise 56 gün izin kullanmasına karşılık kalan izinlerinin ücretinin verilmediğini,davalı asıl işverenin müvekkilinin hakları olan kıdem tazminatı,ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağından 4857 Sayılı Yasa hükmü gereği sorumlu olduğunu beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
Dava dilekçesi kapsamında; davacının, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak ettiği yönünde bir iddiası bulunmadığı da gözetilerek, kararın yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek toplantıya katılan üyenin red oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi şartıyla iptali talep edilebilir. Ancak davacının, genel kurula katılmadığı dolayısıyla alınan kararın aleyhinde oy kullanmadığı ve muhalefet şerhini tutanağa geçirmediği dosya kapsamı ile sabittir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, çocuğun annesinin soyadını kullanmasına izin davası olup, uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10 uncu maddesi, 20 nci maddesi, 41 inci maddesi ile 90 ıncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 11 Nolu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokol 5 inci maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin 8.12.2011 tarihli ve 2010/119 Esas, 2011/165 Karar sayılı iptal kararı. 3....
Dönem Toplu İş Sözleşmesinin geçici 4. maddesinde "29.10.2000 tarihli protokol ile geçici işçilikten daimi işçiliğe geçen işçilerin geçmiş parçalı hizmetleri yıllık ücretli izin hesabında dikkate alınır. Ancak önceki parçalı hizmetler için yıllık ücretli izin hakları doğmaz." şeklinde düzenleme mevcut olup bilirkişi tarafından da isabetli olarak geçmiş parçalı hizmetleri yıllık ücretli izin hesabında dikkate alınmıştır. Yasa koyucunun mevsimlik işte yıllık izin öngörmemiş olmasının temel gerekçesi de çalışılan süre itibarıyla dinlenme ihtiyacının ortaya çıkmamış oluşudur. Bu durumda, mevsimlik iş sözleşmesi kapsamında çalışan davacı işçinin 1999 yılına kadar olan çalışmaları için yıllık ücretli izin hakkının doğmadığı kabul edilmelidir....
Dönem Toplu İş Sözleşmesinin geçici 4. maddesinde "29.10.2000 tarihli protokol ile geçici işçilikten daimi işçiliğe geçen işçilerin geçmiş parçalı hizmetleri yıllık ücretli izin hesabında dikkate alınır. Ancak önceki parçalı hizmetler için yıllık ücretli izin hakları doğmaz." şeklinde düzenleme mevcut olup bilirkişi tarafından da isabetli olarak geçmiş parçalı hizmetleri yıllık ücretli izin hesabında dikkate alınmıştır. Yasa koyucunun mevsimlik işte yıllık izin öngörmemiş olmasının temel gerekçesi de çalışılan süre itibarıyla dinlenme ihtiyacının ortaya çıkmamış oluşudur. Bu durumda, mevsimlik iş sözleşmesi kapsamında çalışan davacı işçinin 1999 yılına kadar olan çalışmaları için yıllık ücretli izin hakkının doğmadığı kabul edilmelidir....