Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kullanım kadastrosu sırasında gerçek kişi lehine kullanıcı şerhi verilip, Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun gereğince şerh sahibine satılarak bu kişi adına tescil edilen taşınmaza yönelik olarak, kullanım kadastrosu öncesindeki fiili kullanım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulup bulunulamayacağı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 6292 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi 3....

    maddeleri  kapsamında orman içi açıklık  konumunda bulunması (H.G.K.nun 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün  1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün  2004/7-531-582 sayılı kararları   ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.), 7) Dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde  orman nitelemesi yapılarak  tesbit ve tescil  harici bırakılması (H.G.K.nun 21.01.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları), 8) Kadastro  (Tapulama)  Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması  (H.G.K.nun, 24.10.2001 gün 2001/8-964-751 ve  13.02.2002 gün 2002/8-183-187 sayılı kararları), 9) Kadastro (Tapulama) mahkemesince orman sayılan yer olması nedeniyle hükmen tescil harici bırakılan yerlerden olduğunun  (Bu tür yerler, Orman Kadastrosunun Uygulanması  Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin...

      Toplanan deliller ,uzman bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından yörede 1956 yılında yapılan genel kadastro çalışmalarında fundalık çalılık olarak tescil harici bırakıldığı,1949 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde iken daha sonra 1975 yılında yapılan aplikasyon ve 2.madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı saptanarak mahkemece öncesi orman niteliğinde bulunan taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağı ve zilyetlik yolu ile iktisap edilemeyeceği gerekçesi ile davacı gerçek kişinin davasının reddine, davalı Hazinenin tescil talebi nedeniyle taşınmazın 2/B madde uygulamasına konu olduğu şerh edilerek Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, eldeki dava tescil davası niteliğinde olup tescil davalarında taşınmazla ilgili olarak zilyetlik şerhi verileceği hususunda yasal bir düzenleme olmadığı gibi ortada kullanım kadastro çalışması da bulunmamaktadır....

        Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit ve dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra yapılan ve 22.11.1974 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, aplikasyon ve 30.09.1985 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2896 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması ve herhangi bir nedenle sınırlama dışı kalmış ormanların kadastrosu ile 13.04.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması ve aplikasyon bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise, 07.06.1963 tarihinde yapılmış ve sonuçları 17.11.1978 - 18.12.1978 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Genel arazi kadastrosunda çekişmeli yer, paftasında tapulama harici olarak bırakılmıştır....

          Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit ve dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra yapılan ve 22.11.1974 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, aplikasyon ve 30.09.1985 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2896 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması ve herhangi bir nedenle sınırlama dışı kalmış ormanların kadastrosu ile 13.04.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması ve aplikasyon bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise, 07.06.1963 tarihinde yapılmış ve sonuçları 17.11.1978 - 18.12.1978 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Genel arazi kadastrosunda çekişmeli yer, paftasında tapulama harici olarak bırakılmıştır....

            Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1939 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu ile 1990 yılında yapılan ve dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 25.11.1972-25.12.1972 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir....

              Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesinde, 3402 sayılı Kanun'un yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosunun yapılacağının düzenlendiğini, taşınmazın kullanıcısını belirlemeye değil, mülkiyetine yönelik bir kadastro çalışması olduğu, davaya konu kadastro işleminin, tescil harici kalan taşınmazların 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesi uyarınca mülkiyetinin belirlenmesine ilişkin kadastro çalışması olup bu tür kadastro çalışmalarında ancak 3402 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi uyarınca taşınmaz üzerinde muhdesatın bulunması halinde bunun...

                Bu maddeye göre yapılan kadastro çalışmasında, öncesinde orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların Hazine adına tespiti yapılıp fiili kullanım durumları ve varsa üzerindeki muhdesatın sahipleri belirlenmektedir. Somut olayda; mahkemece, dava konusu bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 54,43 m2 yüzölçümlü bölümün 3157 parsel nolu 2/B parseline ilave edilmesine karar verilmiştir. Ancak kabule konu (A) bölümü, hakkında kullanım kadastro tutanağı düzenlenerek Hazine adına tespit edilmiş bir yer değildir. Hazine adına 2/B niteliğiyle tespiti yapılmayan yani kullanım kadastrosuna konu olmayan ve hakkında kullanım kadastro tutanağı düzenleyemeyen bir yer hakkında şerhe yönelik dava açılamaz. Zira kadastro çalışmaları idari bir işlem olup, hakkında kadastro işlemi yapılmayan taşınmazlar hakkında yargı organları, idarenin yerine geçip idari işlem tesis edecek şekilde karar vermezler....

                  Beldesi 1456 sayılı parselin bitişiğinde tescil harici bırakılan taşınmazda kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece, taşınmazın 1954 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında orman olarak tesbit harici bırakıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tescil harici bırakılan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1966 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu 1989 yılında yapılan 2/B madde çalışması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1954 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir....

                    MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "çekişmeli 1614 parselin sınırlarının 75 numaralı paftada, komşu 1538 ve 1573 sayılı parsellerin sınırlarının ise 73 numaralı paftada gösterildiği, paftalar çakıştırıldığında 1538 ve 1573 parseller ile 1614 sayılı parsel arasında boşluk olduğu, bu parsellerin birbirlerine sınır olmadıkları ve 73 numaralı paftada boşluğun taşlık olarak gösterildiğinin anlaşıldığı, tesis kadastrosunda tescil harici bırakılan yerin 1614 sayılı parsele ilavesinin ve komşu 109 ada 283 (eski 1538) sayılı parselin tutanak aslı getirtilip kayıt maliki karar başlığında gösterildiği halde bu parselle ilgi hüküm kurulmayarak tutanağının iade edilmemesinin isabetsizliğine, ayrıca kabule göre de; uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını...

                      UYAP Entegrasyonu