Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. 3402 sayılı Yasanın ek-4. maddesi, "6831 sayılı Yasanın 20.06.1973 tarihli Kanunla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" hükmünü taşımaktadır. "Kullanım kadastrosu" olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir....

    Dava konusu taşınmazla ilgili olarak kullanım kadastrosu tespit tutanağı 21.09.1998 tarihinde kesinleşmiş olup, bu çalışma sırasında çekişmeli 298 ada 4 parselin kullanım kadastro tutanağının beyanlar hanesinde kullanıcısı olarak davalılar ... ve ... gösterilmiş, 2009 yılında yapılan güncelleme çalışmalarında da yine davalılar kullanıcı olarak tespit edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları, çekişmeli taşınmazın 1/2 hissesinin kullanım kadastro tespitinden önce 22.05.1976 tarihinde murisleri tarafından satın alındığı ve bu tarihten bu yana kullanıldığı iddiasına dayanarak 05.02.2013 tarihinde dava açmışlardır. Davacıların, kullanım kadastro tespitinden önceki hakka dayanarak hak talep ettiği ve taşınmazı davalılar İbrahim ve ...'...

      Davacı ... vekili dava dilekçesinde; 1836 ada 23 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde bulunan ve kullanım kadastrosu sonucunda paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümünün kullanım kadastrosuna tabi tutulmadığını, taşınmaz bölümünün müvekkilinin zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek müvekkili adına kullanım şerhi verilmesini istemiştir. II. CEVAP 1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın proje alanında kaldığını ve diğer taşınmazlara geçiş için yol olarak bırakıldığını, müvekkili idarenin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. 2. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın proje alanı kapsamında kaldığını, taşınmazın Hazineye ait olduğunu, kullanım kadastrosu sonucunda belirlenecek hakkın ayni olmayıp kişisel hak niteliğinde olduğundan satılması ve değiştirilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. III....

        Kullanım kadastrosu ve uygulama (güncelleme) kadastrosuna ilişkin yasal mevzuat hükümleri ve yerleşik Yargıtay kararlarına göre; kullanım kadastrosu ile oluşturulan bir parselde, davacı tarafça iddia edildiği gibi, kullanım kadastrosu sırasında sınırlandırma ve ölçü hatası yapıldığı gerekçesiyle, daha sonra yapılan uygulama kadastrosu ile parselin tümden iptal edilerek başka bir parsele dahil edilmesi ile, malikinin, kullanıcısının veya vasfının değiştirilmesine yasal imkan yoktur. Dosya kapsamına göre, davacıların itiraz ve taleplerinin, esasen uygulama (güncelleme-yenileme) kadastrosuna yönelik olmayıp, 1998 yılında kesinleşen kullanım kadastrosu ile belirlenen, dava konusu taşınmazdaki davalı zilyetliğinin tespitinin yerinde olmadığına ilişkin olduğu; davacı taleplerinin, kullanım kadastrosu öncesi nedenlere dayandığı anlaşılmıştır....

        Köyünde 1963 ila 1965 yıllarında yapılıp, 23.02.1966 ila 24.03.1966 tarihlerinde ilan edilen genel arazi kadastrosunda tapulama dışı bırakılmıştır. Kesinleşmiş orman kadastrosu ve tapulama paftasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1988 yılında kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, makiye ayırma işlemine konu edilmediği belirlenmiş, ziraat uzmanı bilirkişi tescili istenen taşınmazın % 0 - 3 eğimli taşlık ve çalılık iken imar ihya edilip en az 35 yıldır ... alanı olarak kullanıldığını bildirmiş, 22.12.2004 tarihli keşfe katılan yerel bilirkişi ... ... taşınmazın ......

          Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişme konusu 646 (yeni 220 ada 49) parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki ... Duran adına olan kullanıcı tespitinin iptali ile taşınmazın beyanlar hanesine kullanıcısının davacılar ..., ... ve .... olduğunun yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı ..., ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece; dava konusu 646 parsel (yeni 220 ada 29 parsel) sayılı taşınmazın tarafların murisi ... .... ait olup taşınmazın muris ... tarafından davacılara verildiği ve taşınmazın davacıların kullanımında bulunduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazla ilgili olarak kullanım kadastrosu tespit tutanağı ........1998 tarihinde kesinleşmiş olup, bu çalışma sırasında çekişmeli 646 parselin kullanım kadastrosu tespit tutanağının beyanlar hanesinde kullanıcısı olarak ... ... gösterilmiştir....

            Dava konusu taşınmazın evveliyatı ve kullanım durumlarını tespit amacıyla hava fotoğraflarından yararlanılmamış, 4721 sayılı TMK'nın 713/4 maddesi gereğince yasal ilanlar yapılmamış, taşınmazın tespit harici bırakılma nedeni sorulmamış, doğusunda bulunan komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtları getirtilmemiş, davacı adına senetsizden zilyetliğe dayalı olarak tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez....

              Mahkemece, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün yol vasfında olmadığı, 110 ada 1 ile 111 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarla birlikte bütün olarak davacının zilyetliğinde olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman dışına çıkartılan alanlarda kullanım kadastrosu yapılması işlemi idari bir tasarruf olup, kullanım kadastrosu yapılmayan taşınmazların beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin davanın dinlenilme olanağı bulunmamaktadır....

                vekili tarafından temyiz edilmiştir Dava, genel arazi kadastrosunda HÜKMEN ORMAN OLARAK tespit dışı bırakılan ve tapusuz olan taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve Medeni Yasanın 713 maddesine dayalı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1960 yılında yapılarak kesinleşmiştir....

                  Tesbit edilen bu duruma göre, yöredeki Devlet ormanlarının kadastrosunun 1942 yılında yapıldığı, 1962 yılında yapılan genel kadastroda çekişmeli parsel kadastro paftası üzerine Devlet Ormanı nitelemesi yapılarak tesbit harici bırakıldığı, 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasa ile o tarihte var olan özel ve tüzel kişilere ait bütün ormanların hiç bir bildirime gerek kalmaksızın devletleştirildiği, bu nedenle, 4785 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce bu yerde yapılan orman kadastrosunun uygulanması sonucu taşınmazın orman niteliğinin belirlenmesinin mümkün olmadığı, 1942 tahdit haritasının ve tutanaklarının uygulaması yetersiz ise de, yörede 4785 Sayılı Yasa hükümlerine göre bir orman kadastrosu yapılmadığından bu eksikliğin sonuca etkili olamayacağı, 1962 yılında eylemli orman olması nedeniyle tespit harici bırakılan taşınmazın orman sayılan yer olduğunun ve Anayasanın 169, 3402 Sayılı Yasanın 17/1 ve 18/2. maddeleri gereğince ormanların zilyetlikle kazanılamayacağı...

                    UYAP Entegrasyonu