nın 23/11/2005 tarihinde şikayetçi banka ile yaptığı sözleşme sonucu 500.000 TL kredi çektiği, kredi borçlarına teminat olmak üzere 5 adet senet verdiği, sanık ...’nın ise kefil olarak kredi sözleşmesini imzaladığı, ilgili bankanın vadesinde ödenmeyen senetler için Konya 4....
Hernekadar davacıların imzasının bulunduğu 5.10.1998 tarihli Tarımsal Krediler Genel Sözleşmesinin 4.1.maddesinde; “banka, bu sözleşmede yer alan hükümler dahilinde bir veya birden fazla kredi hesabı açmaya, kredi hesaplarının limitlerini azaltma veya çoğaltmaya, bakiyesi sıfıra inen kredi hesaplarını yeniden çalıştırmaya, kredi lehtarına ait hesaplar arasında virman yapmaya, mevcut kredi hesaplarını kapatarak dilediği miktarlarda yeni kredi hesapları açmaya veya dilediği diğer şekillerde kredi kullandırmaya kayıtsız şartsız yetkilidir” hükmü yer almaktaysa da kullandırılan kredinin 1998 tarihli bu sözleşmeye dayanılarak mı ya da 1999 tarihli sözleşme nedeniyle mi kullandırıldığı hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Bozmadan sonra alınan bilirkişi raporu yeterli incelemeyi içermediği gibi, Yargıtay denetimine elverişli değildir....
Şubesi ile davalı şirket arasında 23/08/2016 tarihinde 2.000.000TL kredi limitli genel kredi sözleşmesinin akdedildiğini, davalı ...'...
Mahkemece, davaya konu genel kredi sözleşmesinde davacının müteselsil kefil olduğu bu durumda TTK'nun 7 ve TBK'nun 584/son fıkrası uyarınca davacının da şirket ortağı ve yöneticisi gibi kefalet vermiş sayıldığından eş rızasına gerek olmadığı, müteselsil kefalet sözleşmesine imza atan, davalı bankanın güven verip davalı bankanın asıl borçluya kredi kullandırmasından sonra davacının kefalet sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmesi, kredi ve kefalet sözleşmesinin imzalandığı 30/07/2013 tarihinden dava tarihi olan 19/11/2014 tarihine kadar sessiz kalmasının TMK'nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
-KARAR- Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı kişi arasında yapılan kredi kartı üyelik sözleşmesini davalının garanti eden olarak imzaladığını, toplam 6.674.78 YTL alacağın tahsili için yapılan icra takibinin davalının haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili müvekkili ile davacı banka arasında garanti sözleşmesi bulunmadığını, garanti sözleşmesi yazılı olan kısmın davacı banka ile dava dışı kişi arasında yapılan kredi kartı üyelik sözleşmesinin eki olarak imzalandığını, ancak sözleşmede kefalet limiti belli olmadığı için kefalet sözleşmesinin müvekkili yönünden geçerli olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, % 40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir....
yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının 10 numaralı bağımsız bölüm yönünden satış sözleşmesinin feshi talebinin kabulü ile davacı ve davalı Teknogayrimenkul Ltd.Şti arasında yapılan satış sözleşmesinin bu bağımsız bölüm yönünden feshine, ödenen 260.000 TL satış bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, bu bağımsız bölüm yönünden kira kaybı talebinin reddine; dava konusu 22 numaralı bağımsız bölüm yönünden davalı banka ile imzalamış olduğu kredi sözleşmesinin fesih, ipoteğin kaldırılması ve ödenen kredi taksitlerinin geri ödenmesi taleplerinin reddine; davacının 22 numaralı bağımsız bölüme ilişkin eksik işler nedeniyle yapılan harcamaları sebebiyle tespit edilen 37.963,89 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı banka ve şirketten müştereken ve müteselsilen tahsiline, bu bağımsız bölüme yönelik kira kaybı talebinin banka yönünden reddine, davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü...
Ek raporunda özetle; Huzurdaki davanın davacı ------ şirketi tarafından başlatılan ------ Esas sayılı dosyası ile haciz yolu ile ilamsız icra takibine, davalıların vaki itirazlarının iptali davası olduğu, Uyuşmazlık konusunu oluşturan borcun davalı ------ şirketinin asıl borçlu olarak davacı ----- şirketinin kullanmış olduğu kredilerden kaynaklandığı, Taraflar arasında akdedilmiş olan 08.02.2018 tarihli, 2.500.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin ve 03.03.2015 tarihli Çek Sözleşmesinin bu kredilere dayanak teşkil edebileceği, Davacı bankanın asıl borçlu ------ şirketinden; Genel Kredi Sözleşmesinin nakit krediler ile ilgili hükümleri uyarınca nakit kredi bakiye alacağını tüm ferileriyle birlikte talep edebileceği ve “Kredinin açılan Hesaplar Üzerine Çek Keşide Etmek Suretiyle Kullanılması” hükümleri ile Çek Sözleşmesinin çek karnesi verilmesine bağlı kredi hükümleri uyarınca da verilen her çek yaprağı için zorunlu ödenmesi gereken tutar kadar rehin alabileceği ve eksik kalan...
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; alacaklı olduğunu iddia eden bankanın dayandığı 25.06.2007 ve 17.09.2007 tarihli kredi kefalet sözleşmesinde davacının imzasının bulunmadığını, asıl kredi borçlusu olan dava dışı 3. kişinin 2006 yılında kullanılan kredisine kefil olduğunu, bu kredinin de kredi borçlusu tarafından ödendiğini, kredi sözleşmesinin taksit tablosunda davacının imzasının bulunmamasının da davacının yenilenen kredi de kefalet iradesinin ve imzasının bulunmadığına karine olduğunu, davacının ödediği kredi borcundan kaynaklanan alacağın davacıdan cebri icra yolu ile tahsil edilmeye çalışıldığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borcunun olmadığının tespitine, kötü niyetli takipte bulunan davalı bankanın alacağın %40'ı oranında kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II....
Aş arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin kefili olduğu ve dolayısı ile asıl borçlu tarafından ödenmemiş bulunan 17 kalemden oluşan toplam 340.861,45TL'nin 24 saat içerisinde ödenmesinin ihtar edildiğini, müvekkilinin dava dışı asıl borçlu şirketin hissedarı olması nedeni ile bu şirkete davalı banka tarafından 11/10/2012 tarihinde açılan kredi sözleşmesinin müvekkilinin kefil olarak imza attığını ancak kredinin açılmasından sonra düzenli olarak kredinin ödendiğini ve borcun kalmadığını, yeni Borçlar Kanunun yürürlüğe girmesi kapsamında davalı banka genel kredi sözleşmesinin yenilenmesi gerektiğini ve bu nedenle usulen müvekkilinin yeni sözleşmeye imza atması gerektiğini belirterek müvekkilinin imzaya davet ettiğini, müvekkilinin de bilgilendirilmediği genel kredi sözleşmesine sadece imza attığını, daha sonra da asıl borçlu şirketin ortaklığından çıktığını, davalı bankanın dava dışı şirkete kredi vermeye devam ettiğini ve borcun ödenmemesi üzerine müvekkilinin boş olarak imzaladığı...
Şti'nin davacı banka ile imzaladığı Kredi kartı Üyelik Sözleşmesi gereğince kredi kartını aldığı, her ne kadar davalının söz konusu kredi kartı üyelik sözleşmesinde borçlu veya kefil olarak imzası yok ise de, davalının kefil sıfatı ile imzaladığı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinin 70. maddesi hükmü gereğince davalının, dava dışı ve kefil olduğu şirketin kredi kartı veya diğer şekillerde davacı bankadan kullanacağı krediler dolayısıyla doğacak borcuna karşılık 20.000 TL limit dahilinde kefil olması nedeniyle kefaletin söz konusu kredi kartı borcunuda kapsayacağı, dava dışı şirketin söz konusu kredi kartı kullanımı nedeniyle davacı bankaya takip tarihi itibarıyla 11.777,28 TL asıl alacak, 71,98 TL işlemiş faiz, 3.60 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 11.852,96 TL borçlu olduğu, söz konusu borcun imzalanan Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi kapsamında davalının kefil olduğu miktar içinde kaldığı, böylece davalının hakkında yapılan takibe bilirkişi raporunda tespit edilen miktar...