Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda da bu ayıplar tespit edilmiş ve halen giderilmediği , basit bir tamiratla giderilebileceği ancak 200,00 TL değer kaybı olacağı belirtilmiş olup, mahkemece de Koltuktaki söz konusu ayıbın tamir suretiyle giderilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle, davanın bedel indirimine yönelik olarak kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki, 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun 4. maddesi, hükmü uyarınca tüketici satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir. Tüketici, yasanın kendisine tanıdığı dört seçenekten birini tercih etmek hakkına sahiptir....

    "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davada Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, devre mülk satış sözleşmesinin tek taraflı feshi üzerine ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Tüketici Mahkemesince, resmi şekilde yapılmayan devre mülk sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların Tüketici mahkemesinin görevine girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davacının tüketici tanımına girdiği ve uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasa Kapsamında kaldığını belirterek görevsizlik yönünde karar vermiştir....

      , kullanıcının kötü kullanımına bağlı olarak meydana gelecek sorunlardan üretici ya da satıcı firmanın sorumlu tutulmayacağını, bu nedenle, davacının kullanımından kaynaklı meydana gelen sorunlar nedeniyle, müvekkili şirketin sorumluluğu doğmayacağından iş bu davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, bir an için ayıbın varlığı kabul edilse dahi davacının taleplerinin kabulü için önemli ayıp/kalıcı ayıbın oluşmadığını, davacının ayıp olarak nitelendirdiği hallerin aracın değerini düşüren veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran nitelikte olmadığını, davacının aracın tamiri süresince araçtan mahrum kaldığı gerekçesiyle kira bedeli talep etmesinin de hukuka aykırı olduğunu, dava konusu araçta herhangi bir üretim hatası olmadığı gibi, iddia edilen sorunun üretim hatası olduğu varsayılsa bile giderilmesi mümkün olmayan bir sorun veya teknik bir çözümsüzlüğün olmadığını, tüketici mahkemeleri nezdinde açılan davalarda, tüketici sıfatını haiz davacının...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Vize Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 24.05.2011 gün ve 2011/4956-8727 sayılı, 11.Hukuk Dairesinin 01.06.2011 gün ve 2011/7322-6685 sayılı, 13.Hukuk Dairesinin 30.06.2011 gün ve 2011/10153-10099 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, Sulh Hukuk Mahkemesince verilen satış sözleşmesinden kaynaklı traktör iadesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle,hükmün temyiz inceleme görevi 3.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 3.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu daireye gönderilmesine, 15.12.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi....

        DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin -----yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile satın aldığını, araç müvekkili şirketçe satın alındıktan sonra aracın airbaglerinin daha önce açılmış olduğu, orijinal olmayan airbagler ile değiştirilmiş olduğunu, bu hususlar nedeniyle kaza anında airbaglerin açılmayacağının tespit edildiğini, araçta mevcut olan bu ayıba satış ilanında ve ihale açıklamasında yer verilmediğini, müvekkili şirketin hiçbir şekilde ayıptan haberdar edilmediğini, ayıbın ekspertiz raporunda da tespit edilemediğini, bu hususun gizli ayıp niteliği taşıdığını, araçtaki ayıbın müvekkili şirket tarafından tespit edildikten sonra ---- tarihli ihtarnamesi ile davalı şirkete ayıp ihbarında bulunduklarını, ihtarnamede '' ayıp oranında bedelde indirim'' haklarını kullandıklarını bildirdiklerini ve ödeme yapılmasını talep ettiklerini, fakat davalı şirketin ödeme yapmadığını, araçtaki ayıbın niteliği ve ayıp nedeniyle indirilecek bedelin tespiti talebiyle yaptıkları...

          Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının aracı iddia edilen arızayı bilerek ve tamiratını kendisinin yaptıracağını söyleyerek aldığını, davacının arızayı baştan kabul ettiğini, ayıbın kendilerine ihbar edilmediğini, tamirat bedelinin ne olduğuna ilişkin bir faturanın da olmadığını beyan etmekle; davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava: Araç alım satımı nedeniyle aracın ayıplı olması iddiasına dayanılarak açılan ayıbın giderilmesi karşılığı ödenen bedelin davalıdan istirdatına ilişkin alacak davası niteliğindedir. Taraflar arasında satış sözleşmesinin varlığı hususunda ihtilaf bulunmayıp ihtilaf; aracın ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği ve ayıbın giderilmesi için yapılan masrafın miktarı hususundadır. Davacı vekili tarafından dosya içerisine; ... sözleşmesi, ihtarname, ... ait ... tarihli fatura, araç ruhsat fotokopisi, ... Büyükşehir Belediyesi ... tarihli ......

            Bu yasal düzenlemeyle tüketiciye ayıplı mal nedeniyle tanınan seçimlik haklarından biriside ayıplı malın iadesi ve ödenen bedelin tahsilidir. Tüketici, yasayla kendisine tanınan dört seçimlik hakkından birini tercih etmekte özgürdür. Davacı eldeki davada sözleşmeden dönerek ayıplı ürünün fatura satış bedeli olan 25.370 TL'nin tahsilini istemekte olup, dava konusu ürünün satış bedelinin davacının talebi doğrultusunda iadesine karar verilmesi gerekir. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde araç muayene tarihindeki rayiç değeri üzerinden hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalının tüm,davacının sair temyiz itirazlarının reddine,(2) nolu bentte açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 870,92 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, 07/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Dava, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı ayıp nedeniyle yapılan masrafların iadesi, değer kaybı zararının ödetilmesi ve geç teslim nedeniyle de kira tazminatı isteklerine ilişkindir. Taşınmaz mülkiyetinin devri sözleşmesi M.K.634.m.si ile 706.m.si,6098 s.TBK.nun 237.m.si (818 s.BK.nun 213.m.si),Tapu kanununun 26.m.si ile Noterlik kanununun 60.m.leri uyarınca resmi şekle tabi olduğu,dava konusu satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmış resmi nitelikli bir sözleşme olması nedeniyle geçerli bir sözleşme olduğu açıktır. Ön ödemeli konut satış sözleşmesi,6502 s.TKHK.nun 40.m.sinde;"(1) Ön ödemeli konut satış sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmıştır.....

                Buna göre tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının ayıp nedeniyle gerek bedel iadesi gerek maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulünün, öncelikle ayıbın varlığının davacı tarafından ispat olunmasına bağlı olduğu, alınan 07/06/2021 tarihli bilirkişi raporu kapsamından da dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre ayıbın varlığına yönelik değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla; davacı tarafından ispat olunamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir....

                  Buna göre tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının ayıp nedeniyle gerek bedel iadesi gerek maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulünün, öncelikle ayıbın varlığının davacı tarafından ispat olunmasına bağlı olduğu, alınan 07/06/2021 tarihli bilirkişi raporu kapsamından da dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre ayıbın varlığına yönelik değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla; davacı tarafından ispat olunamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu