DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması- Aile Konut Şerhinin Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi davasının reddedilen bölümü yönünden, davalılardan ... tarafından ise; kabul edilen aile konutu şerhi ve ipoteğin kaldırılması davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre, davacının tüm, davalı ...'nin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Yapılan yargılama ve toplanan delillerden dava konusu taşınmaz üzerine zemin, ..., 1. kat ve çatı katından oluşan binanın bulunduğu, 1. katın aile konutu olarak kullanıldığı ve mahkemece de bu bölüm yönünden ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı asil tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı, davalı bankanın 25.03.2011 tarihinde ipotek tesis ettiği taşınmazı, ipotek ile birlikte 02.08.2011 tarihinde satın aldığını, kredi borcunun ödenerek kredinin kapatıldığını, ipoteğin fekki talebinin davalı banka tarafından kabul edilmediğini ileri sürerek, taşınmazı üzerindeki davalı bankanın ipoteğinin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ipoteğin sadece konut kredisinin teminatı olarak alınmış bir ipotek olmayıp borçlunun banka nezdinde doğmuş ve ileride doğması muhtemel tüm borçlarının teminatı olarak alınmış bir üst sınır ipoteği olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
bulunacağını ve bu durumda ilişkide iki taraf bulunduğunu, konut satış sözleşmesinin kredi veren tarafından finanse edildiği ve kredi verenin satıcının hizmetlerinden yararlandığı hallerde balğı kredi ilişkisi bulunduğunun kabul edileceğini, tüketici ile banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde belirli mal veya hizmetin adının açıkça anılması durumunda da ekonomik birlik ve bağlı kredi bulunduğunun kabul edileceğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı T6 Koza'ya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunmadığını, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının kötüniyetli olduğunu...
Ancak somut olayda ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir. Ancak kamu düzeni yönünden yapılan inceleme verilen tedbir kararının davalı banka ve finans kuruluşu dışında diğer takyidat alacaklarını da kapsadığı bu durumun davada taraf olmayan 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin kaldırılması (fekki) K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık ipotek verilen taşınmazın davacı ve ailesinin müşterek konut niteliğinde olduğu İMK'nun 144. madde gereğince davacının açık muvafakatı alınmadan tapu kaydına konulan ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (2.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı bankadan 2007 yılında konut kredisi kullandığını, bu sırada tapu kaydına ipotek konulduğunu, 2013 yılında da kredi borcunu tamamen ödediğini, buna rağmen ipoteğin kaldırılmadığını ileri sürerek adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydı üzerine davalı lehine konulan ipoteğin kaldırılması istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Davalı Akbank vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil banka ile davacı arasında krediden ve sair nedenden kaynaklı herhangi bir sözleşme, sebepsiz zenginleşme, taahhüt, haksız fiil ve sair borç doğuran bir hukuki ilişki bulunmadığını, ava dilekçesinde satış vaadi sözleşmesinin davalı Garanti Koza ile akdedildiği anlaşıldığını, davacı vekili huzurdaki dava dosyası ile İİstanbul İli, Esenyurt İlçesi, Çınar Mahallesi, 382 Ada, 43 Parselde yer alan Heybeli E Blok, kat 27, Daire 489 ve kat 38, daire 697 nolu bağımsız nolu taşınmazların tapu iptali ve tescilini talep ettiğini, gerçekleşen satım işlemlerinin tüketici hukukunun özel olarak koruduğu anlamda tüketici işlemi olarak kabul edilmesi mümkün olmadığından huzurdaki uyuşmazlığın genel mahkemelerin görev alanı içerisinde kaldığı izahtan vareste olduğunu, satış vaadi sözleşmesinden doğan alacak hakkının, taşınmaz üzerindeki ipotek hakkı sahibine karşı ileri sürülememesi bakımından ipoteğin satış vaadi sözleşmesinden önce kurulmuş olmasıyla...
AŞ. lehine 17.12.2010 tarihli ipotek kaydının bulunduğu, ipotek senedinde ''...... süreli konut destek kredisi sözleşmeleri, Konut destek kredisi sözleşmeleri, Tüketici kredisi sözleşmeleri ve Genel kredi taahhütnameleri/ Genel kredi sözleşmeleri ile bundan böyle tevdi edeceği ... süreli konut destek kredisi sözleşmeleri, Konut destek kredisi sözleşmeleri, Tüketici kredisi sözleşmeleri ve Genel kredi taahhütnameleri/Genel kredi sözleşmeleri uyarınca veya üçüncü kişiler tarafından, ... ile ilgili olarak Bankaya veya bankanın diğer şubelerine ve ... şubesine karşı asaleten ve/veya kefaleten doğmuş ve doğacak tüm kredi borçlarının ve bunların faiz, komisyon, ücret, vergi, resim, harç, fon ...'' şeklindeki beyan ve taahhüt dikkate alındığında söz konusu ipoteğin, sadece konut kredisine münhasır verilmediği, iradi olarak verilen ipoteklerden olduğu, borçlunun kullandığı/kullanacağı her türlü kredinin teminatı olarak tesis edildiği ve dolayısıyla zorunlu ipotek olmadığı, Dairemizin 02.06.2022...
Karar. "...Somut olayda ise: dava konusu uyuşmazlığın konut satımından kaynaklanan ipoteğin kaldırılmasına ilişkin olduğu, her ne kadar dava tarihinden önce davalılar hakkında iflas kararı verilmiş ise de; davada, davalı/müflis şirketlerin iflas masasına giren mal ve haklara ilişkin alacak iddiasının söz konusu olmadığı, diğer bir deyişle davanın kayıt kabul davası niteliğinde bir alacağa ilişkin bulunmadığı ve davacının ipoteğin kaldırılması talebi yönünden İİK'nın 235. maddesinin uygulama alanının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda da mahkemece; taraflar arasında 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi bulunduğu, davacının satıcı ve yüklenici olan davalı şirketlere karşısında tüketici konumunda olduğu ve uyuşmazlığa bakma görevinin anılan Kanun'un 73/1. maddesi gereğince tüketici mahkemelerine ait bulunduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararında usule ve yasaya aykırılık görülmemiştir..." T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesi, ... Esas, ... Karar....
nin 09/09/2015 tarihli cevabi yazısı ekinde sunduğu 03/12/2010 tarihli sabit faizli konut kredisi sözleşmesinin sunulması ipoteğin konut kredi sözleşmesinden kaynaklandığı sonucunu doğurmaz. Bu durumda, ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve şikayetçinin lehine ipotek kurulan bankaya kredi borcu olduğunun anlaşılmasına göre, ilk derece mahkemesince, belirtilen sebeple şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı gerekçe ile istemin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12....