Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, komşuluk hukukuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinde yer alan "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir....

Dairemizin 17.10.2018 tarihli bozma ilamında 2.011,64 m2'lik yol olarak kullanılan alanın öncelikle eski hale getirme bedelinin ve zemin bedelinin ayrı ayrı hesaplanması, eski hale getirme bedelinin zemin bedelinden az olması halinde eski hale getirme bedeline, zemin bedelinin az olması durumunda ise zemin bedeli hükmedilmesi ve bu bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma yapılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, zemin bedelinin eski hale getirme bedelinden fazla olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından dava konusu taşınmazın eski hale getirilmesine ve zarar gören ağaç bedeline hükmedilmesi gerekirken zemin bedeline hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir....

    Dairemizin 17.10.2018 tarihli bozma ilamında 2.011,64 m2'lik yol olarak kullanılan alanın öncelikle eski hale getirme bedelinin ve zemin bedelinin ayrı ayrı hesaplanması, eski hale getirme bedelinin zemin bedelinden az olması halinde eski hale getirme bedeline, zemin bedelinin az olması durumunda ise zemin bedeli hükmedilmesi ve bu bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma yapılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, zemin bedelinin eski hale getirme bedelinden fazla olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından dava konusu taşınmazın eski hale getirilmesine ve zarar gören ağaç bedeline hükmedilmesi gerekirken zemin bedeline hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir....

      Mahkemece de, villaların davacı yüklenici tarafından kullanılmaması nedeniyle oluşan ecrimisil alacağına hükmedildiğinden artık yüklenici, ecrimisile konu villaların olağan kullanımından kaynaklanan yıpranma bedelini talep edemeyecektir. Bu durumda anılan kalem yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Diğer yandan, davacının istemleri arasında eski hale getirme bedelinin tahsili istemi de bulunmakta olup, bu istem içinde doğal olarak taşınmazların eski hale getirilmesine karar verilmesine ilişkin istem de bulunmaktadır. Mahkemece, eski hale getirme bedelinin tahsiline karar verilmiş ise de bu konuda yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir....

        Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan el atmanın önlenmesi, taşınmazın eski hale getirilmesi, kaçak yapının yıkılması ve zarar tazmininden ibarettir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, imar barışı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, el atma bedeli olarak da davalılara bir kısmına birlikte tahsiline karar verilmiş ise de; 1- Yapılan yargılama ve hüküm usul ve yasaya uygun bulunmamıştır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28/10/2014 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi, eski hale getirme bedeli ve ot bedelinin tahsili talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı Hazine, davalı ...' Mahallesi hudutları dahilinde bulunan 611 nolu mera parselinin toplam 17.300 m2'lik kısmını ekip biçmek suretiyle müdahalede bulunduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.560,50TL eski hale getirme bedeli ve ot bedelinin de hesaplanarak yasal faiziyle beraber davalıdan tahsiline, elatmanın önlenmesini istemiştir. Davalı, dava konusu yeri kullanmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

          Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....

            Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. TMK’nın 737. maddesine göre, kural olarak elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için, zararın doğmuş olması gerekir. Örneğin, davacı davalının taşınmazına diktiği ağaçların ileride kendi taşınmazına gölge yaparak zarar vereceğinden bahisle dava açamaz. Açılan dava reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya TMK’nın 737 ve bu maddenin müeyyidesi olan 730. maddesi uyarınca zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir....

              Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metoduna göre değer biçilmesi doğru olduğu gibi ecrimisil bedelinin tahsiline karar verilmesi de doğrudur. Bu nedenle; davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Dava konusu taşınmaza davalı idarenin hafriyat döküp taş yığarak el attığı anlaşılmakta ise de; taşınmazdaki hafriyat ve taşın kaldırılarak taşınmazın tarım yapılabilir hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise taşınmazın eski hale getirme bedeli ile el atılan yerin bedeli ayrı ayrı tesbit edilip, eski hale getirme bedeli fazla ise taşınmazda el atılan yerlerin bedeline ve bu yerlerin davacı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesi; yer bedelinin fazla olması halinde ise eski hale getirme bedeline hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebinin reddine dair hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir....

                Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, bu tür davalarda etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. TMK’nın 738. maddesiyle, 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre "Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.”...

                UYAP Entegrasyonu