Hukuk Dairesinin 2016/11140 esas 2018/7026 karar sayılı 15/11/2018 tarihli içtihadı "Tazminat sorumluluğunun kapsamı, gerçek zarar ile sınırlı olup; zarar da, haksız eylemden önceki ve sonraki durum arasındaki farktan ibarettir. Gerçek zararın giderilmesi ilkesi çerçevesinde eski hale getirme bedeli istenebilir. Ancak yine aynı ilke çerçevesinde taşınmazın sürüm değeri de göz önünde tutulmalıdır. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, eski hale getirme bedeli taşınmazın olay tarihindeki gerçek değerinin üzerinde ise eski hale getirme bedeline değil, gerçek değere hükmedilmesi gerekir. Somut olayda; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın eski hale getirilmesi için gerekli bedel hesaplanmış ise de, zarar gören alanın olay tarihindeki değeri hakkında herhangi bir inceleme ve belirleme yapılmadığı anlaşılmaktadır....
Ancak; Katılanın bir tazminat istemi bulunmadığı gibi dosyaya yansıyan bir zararının da belirlenemediği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde nazara alınacak zararın maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı gözetilmeden, “aynen iade, zararı tazmin ve eski hale getirme durumlarının olmaması ve şikayet olması” şeklindeki dosya içeriğine uygun olmayan gerekçe ile sanık hakkında 5271 sayılı CMK.’nun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 15.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesinde öngörülen süre içerisinde sunduğu 01.11.2021 günlü dilekçe ve eki istirahat raporuyla 19.10.2021 tarihli duruşmaya HMK'nın 95. madde hükmü kapsamında isteği dışında katılamaması nedeniyle eski hale getirme talebinde bulunduğu, anılan 01.11.2021 günlü dilekçe eski hale getirme istemi olarak değerlendirilerek, sağlık raporunun geçerliliği denetlenerek bu istem hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmaktadır. Söz konusu eski hale getirme talebinin değerlendirilerek kabulü halinde yargılamaya devam edilmesi gerekirken, eski hale getirme talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. HMK'nın 355....
Gerçek zararın giderilmesi ilkesi çerçevesinde eski hale getirme bedeli istenilebilir. Ancak yine aynı ilke çerçevesinde taşınmazın sürüm değeri de göz önünde tutulmalıdır. Dairenin yerleşik uygulamalarına göre eski hale getirme bedeli taşınmazın gerçek değerinin üzerinde ise eski hale getirme bedeline değil, gerçek değere hükmedilmesi gerekir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda her ne kadar eski hale getirme bedeli 300.000TL olarak hesaplanmış ise de tazminat sorumluluğunun kapsamı, gerçek zarar ile sınırlı olup, eski hale getirme bedeli taşınmazın gerçek değerinin üzerinde ise Yargıtay 4....
ın 25/03/2016 tarihinde sunduğu dilekçe ile de ek karara itiraz ettiğinin anlaşılması karşısında; CMK’nın 42. maddesinin 1. fıkrasında, “Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hale getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir” şeklindeki düzenleme ile aynı maddenin 2. fıkrasında, “Eski hale getirme isteminin kabulüne ilişkin karar kesindir; reddine ilişkin karara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” şeklindeki düzenlemeye göre, suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin dilekçelerinde eski hale getirme talebi ile birlikte temyiz isteminde bulunulmaması nedeniyle, temyiz talebi içermeyen eski hale getirme talebinin reddine dair karar itiraz yasa yoluna tabi olduğundan, itirazın merciince incelenmesi için dosyanın incelenmeksizin istem gibi mahalline İADESİNE, II- Suça sürüklenen çocuk ...'...
-TL, tüm bu yaşanan haksızlıklar, telefonla müvekkil ve ailesinin sürekli taciz edilmesi, yıllardır gözü gibi baktığı bahçesinin maddi çıkar uğruna heba edilmeye çalışıldığını görmenin verdiği acı ve elem sebebiyle 10.000.-TL manevi olmak üzere toplam 15.000.-TL tazminat istemiş; mahkemece, davacının maddi tazminatla ilgili davasının atiye bırakılması sebebiyle maddi tazminatla ilgili 5.000 TL lik dava konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminatla ilgili davasının manevi tazminatın koşullarının oluşmaması sebebiyle reddine, davacının men'i müdahele davasının kabulü ile davacının ortak alan olan bahçeye otopark yapmak suretiyle yapmış olduğu müdahalesinin men'ine ve alınan bilirkişi raporuna göre eski hale getirilmenin mümkün olmaması sebebiyle davacının eski hale getirilme talebinin reddine karar verilmiştir....
Buna göre; mahkemece öncelikle, yerinde keşif yapılarak davalı taarfça eski hale getirme işleminin yapılıp yapılmadığı, onaylı mimari proje ile vaziyet planına aykırılıkların tespiti, bunların binanın ilk inşası sırasında yapılmış olup olmadığı, nasıl projeye uygun hale getirileceği ve eski hale getirme işleminin anataşınmazın statik yapısına zarar verip vermeyeceği hususlarında yeniden uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınarak onaylı mimari proje ve ekleri yerinde uygulanmak suretiyle projeye aykırılıklar tek tek belirlenip, eski hale getirme işleminin statik yapıya zarar verip vermeyeceği de saptanıp, statiğe zararı olmadığı takdirde projeye uygun hale getirilmesi için yapılması gerekenler denetlemeye ve infaza elverişli olacak şekilde krokiye bağlanması, müdahale edilen bölümler hiçbir kuşku ve duraksamaya meydan verilmeden belirlenmesi ve sonucuna göre müdahalenin önlenmesine ve projeye uygun eski hale getirilmesine karar verilmesi gerekirken, projeye aykırılıkların...
Dairemizin 17.10.2018 tarihli bozma ilamında 2.011,64 m2'lik yol olarak kullanılan alanın öncelikle eski hale getirme bedelinin ve zemin bedelinin ayrı ayrı hesaplanması, eski hale getirme bedelinin zemin bedelinden az olması halinde eski hale getirme bedeline, zemin bedelinin az olması durumunda ise zemin bedeli hükmedilmesi ve bu bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma yapılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, zemin bedelinin eski hale getirme bedelinden fazla olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından dava konusu taşınmazın eski hale getirilmesine ve zarar gören ağaç bedeline hükmedilmesi gerekirken zemin bedeline hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir....
Dairemizin 17.10.2018 tarihli bozma ilamında 2.011,64 m2'lik yol olarak kullanılan alanın öncelikle eski hale getirme bedelinin ve zemin bedelinin ayrı ayrı hesaplanması, eski hale getirme bedelinin zemin bedelinden az olması halinde eski hale getirme bedeline, zemin bedelinin az olması durumunda ise zemin bedeli hükmedilmesi ve bu bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma yapılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, zemin bedelinin eski hale getirme bedelinden fazla olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından dava konusu taşınmazın eski hale getirilmesine ve zarar gören ağaç bedeline hükmedilmesi gerekirken zemin bedeline hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hükümlü veya tutuklunun kaçması HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığın eski hale getirme talebi hususunda karar verme yetkisi CMK'nın 42/1. maddesine göre, hükmü temyizen incelemekle görevli Yargıtay'a ait olup, mahkeme tarafından verilen eski hale getirme talebinin reddine ilişkin ek karar yok hükmünde olmakla yapılan incelemede; Kararın sanığa tebliğ edildiği tarihte sanığın Çarşamba A Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suç nedeniyle hükümlü olarak bulunduğu ve gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tutanağın içeriğinden tebliğ işleminin, 5271 sayılı CMK'nın 291/1. maddesi yollamasıyla 263/1. maddesi kapsamında yöntemine uygun olarak yapılmadığı anlaşılmakla sanığın eski hale getirme talebinin kabulü ile temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan temyiz incelemesinde; Dairemizin 2020/2463 Esas sayılı dosyasında 01.10.2020 tarihli kararla, somut norm denetimi yoluyla...