yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davacının düğünde takılan ziynet eşyalarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dairemizin yerleşmiş kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında taraflara takılan ziynet eşyaları, kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve ona iadesi gerekir....
Davacının ev eşyalarının iadesi davası yönünden yapılan değerlendirmede; Yargılama devam ederken tarafların kendi aralarında anlaşarak davaya konu ev eşyalarını paylaştıkları taraf vekillerinin beyanlarıyla sabittir. Bu haliyle yargılama konusu ev eşyalarının iadesi davasındaki uyuşmazlık sona ermiş ve dava konusuz kalmıştır. Konusuz kalan ev eşyalarının iadesi davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacının ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden yapılan değerlendirmede; Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir. Davacı dava dilekçesinde dava konusu yaptığı ziynet eşyalarının sadece adet ve miktarlarını belirtmiş, ziynet eşyalarının akıbeti hakkında anlatımda bulunmamıştır. Dosya kapsamında dinlenen tanıklardan da sadece Sebahattin Kurt ziynet eşyalarının davalı adına bankaya yatırıldığı şeklinde beyanda bulunmuştur....
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır....
Dava, kişisel eşya niteliğinde olan ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. Düğünde kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Ziynet eşyaları rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğundan, olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz....
ZİYNET VE ÇEYİZ EŞYALARININ İADESİ İSTEMİ 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 6 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 287 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2.Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.09.2008 gün ve 2008/520-1025 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 23.03.2009 gün ve 2009/13436-2381 K. sayılı ilamı ile; ("… …Uyuşmazlık, ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi istemine ilişkindir....
Davacı kadın dava dilekçesinde, ziynet eşyalarının bir kısmını kullanmaktayken bir kısmının müşterek hanede bulunduğunu, iş için evden çıktığını ve tehditler sonucu bir daha eve dönemediğini, bu nedenle bir kısım ziynet eşyasının davalı ve davalının ailesinin yaşadığı müşterek hanede kaldığını iddia ettiği anlaşılmış olup bir kısım davacı tanıklarının beyanlarının davacıdan aktarım şeklinde olduğu, davacıdan nakledilen olayların sabit kabul edilemeyeceği, görgüye dayalı net bilgilerinin olmadığı kadının evden ayrılma şekli itibariyle ziynetleri götürme imkanının bulunduğu işe gitmek için evden ayrıldığı ve iş çıkışı kendi evine dönmeyerek ailesinin evine gittiği bu haliyle davacı kadının evi terk ettiği tarih itibariyle dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğu ve zorla elinden alındığını daha önce de götürme fırsatını elde edemediğin ispat edecek şekilde dosya arasına girmiş somut delil yada itibar edilebilir tanık beyanı olmadığı, bu halde davacı kadının ziynet...
Somut olaya gelince; davacı kadın, ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulup köyde ev yapıldığını ileri sürerek aynen iade, mümkün olmadığı takdirde 1.000,00 TL ziynet bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı koca cevap dilekçesinde; ziynetlerin bir kısmının ihtiyaçlar için satıldığını, geri kalan kısmının ise bozdurularak ev yapıldığını beyan ederek ziynet alacağına yönelik talebi ikrar etmiştir. İddianın ileri sürülüş şekli ve davalının ikrarı nazara alındığında; davacı davasını ispat etmiştir. Bu yönüyle ziynet alacağının kabulü doğru ise de hüküm altına alınan her bir ziynet eşyasının cins, ayar, miktar ve değerinin gösterilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan, ziynet alacağının kısmen kabulüne karar verildiği halde tümü kabul edilmiş gibi hüküm kurulması da doğru değildir....
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır. Diğer yandan evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Ancak ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğini, kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere bozdurulup ihtiyaçlar için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iade yükümlülüğünden kurtulur....
Davalı-karşı davacı kadın karşı dava dilekçesinde, ziynet eşyasının davacı-karşı davalı erkeğin babasına ait kasada bulunduğunu belirterek ziynet eşyasının erkekte kaldığını beyan etmiş ve ziynet eşyası alacağı talebinde bulunmuştur. Davacı-karşı davalı erkek ise cevabında, ziynetlerin evde olduğunu, kadının evden gittiğini ve giderken ziynetleri de götürdüğünü beyan etmiştir. Davacı-davalı erkek yargılama aşamasında ise; ziynet eşyasının bir kısmını kadının evden giderken götürdüğünü, bir kısmını ise kadının evden ayrılmasından sonra tanık Mahmut aracılığıyla kadına gönderdiği yönünde beyanda bulunarak savunmasında çelişkiye düşmüş, ayrıca bu yöndeki beyanlarıyla ispat yükünü de üzerine almıştır. Bu durumda, ziynet eşyasının ne kadarını kadının götürdüğünü ve ne kadarını kadına teslim ettiğini ispat yükü davacı-karşı davalı erkekte olup davacı-karşı davalı erkek bu hususu ispatlayamamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasındaki ziynet eşyasının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davada çeyiz eşyası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ziynet eşyası yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 1.300,30 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı...