Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen manevi tazminat ve velayet yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise manevi tazminatın miktarı, maddi tazminat ve ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin...

    Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

      Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi; birleşen İstanbul 3.ATM'nin 2022/545 Esas sayılı dosyasına konu çek ile ilgili icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, asıl dosya bakımından da, görevsiz mahkemede verilen "icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi" yönündeki tedbir kararının icra takibinin durdurulması olarak değiştirilmesi talebine ilişkindir. Davalı vekilinin itirazı ise her iki dosyaya konu çekin borca karşılık düzenlenmesi, sonradan tanzim edilen Garanti Sözleşmesi ile davacının borcu kabullenmesi ve çekin teminat çeki vasfı taşımadığından bahisle, birleşen davaya konu çeke ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddi istemine ilişkindir....

      Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde; davalının davaya konu edilen beyanlarında davacının ismini zikretmediği, matufiyet unsurunun ve kişilik haklarına saldırının gerçekleşmediği açıklanan nedenlerle direnme kararının yerinde olduğu anlaşıldığından 6763 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK'ya eklenen geçici 4/4. maddesi uyarınca Dairemiz kararının kaldırılarak, yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir....

        Bu açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda; Davalının hak arama hürriyeti yani tassarufun dava açmış ve ihtiyati tedbir talep etmiş olması ve bağımsız mahkemeler tarafından ihtiyati tedbir kararı verilmesi neticesi ile birlikte davacıların mülkiyet hakkının müdale, maliki oldukları tapu kaydına konulan tedbir şerhi nedeni ile davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilemez. Davalının davacı sıfatı ile Hatay 3....

        İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KISMEN KABUL KARARI: İstanbul Anadolu 11.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2022/924 Esas sayılı ve 02/10/2022 tarihli ara karar ile; "Davacı taraf icra takibinin yargılama sonuna kadar durdurulması istemiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmişse de, İİK 72/3. Madde kapsamında icra takibinden sonra açılan işbu davada ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyecektir. Bu nedenle takibin durdurulması yönündeki talebin reddi gerekmekle birlikte, dosya kapak borcunun tamamının icra veznesine ödenmesi ve alacağın takdiren %20'si oranında teminatın Mahkememiz veznesine depo edilmesi karşılığında İİK 72/3 maddesi ve yalnızca işbu davanın tarafları arasında geçerli olmak üzere "icra dosyasına borçlular tarafından yatırılacak paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmesinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine" şeklinde ihtiyati tedbir talebinin kabulü" kararı verilmiştir....

          İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KISMEN KABUL KARARI: İstanbul Anadolu 11.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2022/924 Esas sayılı ve 02/10/2022 tarihli ara karar ile; "Davacı taraf icra takibinin yargılama sonuna kadar durdurulması istemiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmişse de, İİK 72/3. Madde kapsamında icra takibinden sonra açılan işbu davada ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyecektir. Bu nedenle takibin durdurulması yönündeki talebin reddi gerekmekle birlikte, dosya kapak borcunun tamamının icra veznesine ödenmesi ve alacağın takdiren %20'si oranında teminatın Mahkememiz veznesine depo edilmesi karşılığında İİK 72/3 maddesi ve yalnızca işbu davanın tarafları arasında geçerli olmak üzere "icra dosyasına borçlular tarafından yatırılacak paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmesinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine" şeklinde ihtiyati tedbir talebinin kabulü" kararı verilmiştir....

          Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

            Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış,olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu . gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

              Davacı vekili; müvekkilinin çek defterinden boş çek yaprağının çalındığını, piyasaya sürüldüğünü ve davalı şirkete ciro edildiğini, davalının hiç bir araştırma yapmayarak anılan çeki müvekkil aleyhine haksız yere icra takibine koyduğunu, ihtiyati haciz kararı aldırdığını, müvekkilinin ticari itibarının sarsıldığını belirterek maddi ve manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; zararın ispatlanamadığı gerekçesi ile maddi tazminat isteminin reddine; manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının menkul ve gayrimenkullerine ihtiyati haciz konulduğu ve haczin muhafazalı haciz olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının kişilik haklarına saldırının varlığından söz edilemez. Olay nedeni ile davalının kusurlu bir davranışı bulunmamaktadır....

                UYAP Entegrasyonu