Tarafların tesbit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, davacının kişilik haklarına özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının derecesine, manevi tazminat isteyenin, boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığının anlaşılmasına nazaran, davacı yararına hükmolunan manevi tazminat fazla ve hakkaniyet ölçülerini aşar niteliktedir.Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi ve kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlık derecesi ve Borçlar Kanununun 47. ve 49. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK. 174/2) takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değil ise de, açıklanan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Türk Medenî Kanununun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmıştır. Somut olayda; davacı taraf dava dilekçesinde, davalının davacı şirketi, ...ya, ...ya, ...e, ...ne, ... Bakanlığına ve aklına gelen her türlü birime şikayet ettiğini, bu şikayetlerle de yetinmeyip gazetelere beyan vermek suretiyle ya da kişisel facebook sayfasında resim veya firma ismini zikretmek suretiyle video paylaştığını, sürekli surette kendileri ile uğraştığını beyan ettiğinden, olayda sadece haksız fiil hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır....
Görüldüğü üzere, 4721 sayılı TMK’nun 24.maddesinde; hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırı karşısında, saldırılan kimseye hukuki koruma sağlanacağı, kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırının hukuka aykırı olduğu belirtilmiş; aynı Kanunun 25.maddesinde de, hukuka aykırı bir şekilde kişilik haklarına saldırı karşısında hangi hukuki çarelere başvurulabileceğine işaret edilmiş; mülga 818 sayılı BK'nun 49. maddesinde ise, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği hükme bağlanmıştır. Kanunda kişilik hakkının tanımı yapılmadığı gibi, nelerin kişilik haklarına dahil olduğunu da belirtmemiştir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, TBK’nın 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
davacının karşı davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Asıl dava, haksız şikayet ve kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemi, karşı dava ise kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir....
Yazının başlığı, içeriği ve kullanılan resim gözönüne alındığında davacının kişilik hakları ağır saldırıya uğradığından talebin kabul edilmesi kanaatiyle davalı ... dışındaki davalılar yönünden sayın çoğunluğun vermiş olduğu onama kararına katılmıyoruz. 21/02/2012...
Hukuk Hakimliği Davacı ... vekili Avukat ...tarafından, davalı ... ve ...aleyhine 30/03/2004 gününde verilen dilekçe ile yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/12/2005 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, kararı davalılar temyiz etmişlerdir. Davacı, 17.03.2004 tarihli “posta” adlı gazetede yayınlanan “...” başlıklı yayınla kişilik haklarına saldırıldığı için yazar ve sorumlu yazı işleri müdüründen manevi tazminat istemiştir. Mahkemece kişilik haklarına saldırının varlığı kabul edilerek dava kısmen kabul edilmiştir....
ın karar düzeltme itirazlarının incelenmesine gelince; Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle devam eden saldırının önlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın davalılardan ... yönünden pasif husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden esastan reddine karar verilmiş; davacının temyizi üzerine karar Dairemizin 23/12/2019 gün ve 2017/2589 -2019/6238 sayılı ilamı ile bozulmuş; davalılar vekili kararın düzeltilmesi isteminde bulunmuştur. Davacı vekili, Sabah Gazetesinin Ankara ekinde; 19/03/2014, 21/03/2014, 16/04/2014, 17/04/2014 ve 18/04/2014 tarihlerinde yapılan haberlerde davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek devam eden saldırıların önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davalılardan ... yönünden davanın pasif husumetten reddine, diğer davalılar açısından ise esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı, Borçlar Kanunu'nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kişilik haklarına saldırının önlenmesi davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 16/10/2017 gün ve 2015/15038-2017/5907 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....