Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Anahtarın kiralayana teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispat edileceği hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle, HUMK. nun 288. ve 289. maddeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının (H.U.M.K. md. 288) üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa (H.U.M.K. md. 289), bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir; tanık dinlenemez. Kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur....

    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir Davacı vekili dava dilekçes......in mobilya işi yapmak üzere ihtiyacı olduğunu, oğlunun halen aynı sektörde sigortalı olarak çalıştığını, şimdi ise kendi işini yapmak istediğini, ihtiyaç ihtarnamesinin davalıya 02.12.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davalının kiralananı tahliye etmediğini belirterek davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise; davacının ihtiyaç iddiasında samimi olmadığını, davacının kiralananı satın aldıktan sonra ilk olarak yeniden inşaat sebebiyle tahliye ihtarı gönderdiğini, ancak davada ise oğlunun işyeri ihtiyacına dayandığını, davacının sahibi olduğu başka işyerleri olduğunu, davacının aynı cadde üzerinde ....... isimli işyeri ve yine .... isimli işyerleri olduğunu, belirtilen bu taşınmazların daha üstün nitelikte olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

      Mahkemece, davalı kiracının tespit edilen kullanma şeklinin akde aykırılık oluşturmadığı gerekçesi davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 316. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür. Kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranması durumunda sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliyesine karar verilebilmesi için kiraya verenin konut ve çatılı işyeri kirasında kiracıya en az otuz gün süre vererek aykırılığın giderilmesini, aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceğini yazılı olarak bildirmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Diğer kira ilişkilerinde ise, kiraya veren, kiracıya önceden bir ihtarda bulunmaksızın, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilir....

        Mahkemece 60.000 USD kira bedelinin davacı kiracıya iadesine karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek karar verilmesi doğru değildir. 3-Davacı vekilinin karşı davada talep edilen makul süre kira bedeline yönelik temyiz itirazlarına gelince; Yukarıda açıklanan sözleşmenin 12.maddesinde turizm sezonu dışında kiracının kiralananı erken tahliyesi halinde kiracı olarak bulunduğu sürenin kira bedelini ödemekle yükümlü olduğu geri kalan dönemin kira bedelini ödemekle yükümlü olmadığı kararlaştırıldığına göre turizm sezonu dışı sayılan 17/02/2008 tarihinde kiralananı tahliye eden kiracının makul süre bedelinden sorumlu tutulması da doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

          Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder. Somut olayda; davacı alacaklı, 01/09/2010 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayanarak 18/06/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Mayıs ayı için 888,58 TL den, 2014 yılı Haziran ayı ila 2015 yılı Haziran ayı arasına ait aylık 10.956,30 TL den toplam 143.857,68 TL kira ve 7.177,00 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmiştir. Davalı borçlu vekili kiralanan taşınmazın 05/06/2014 tarihinde tahliye edildiğini savunmuş ise de anahtar teslimini yazılı belge ile kanıtlayamamıştır....

            Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa. kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır.Anahtarın kiralayana teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispat edileceği hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle, HMK'nın 200 ve 201.maddeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Diğer ifadeyle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir; tanık dinlenemez. Kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur....

              Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiralayanın anahtarı teslim almaktan kaçınması veya başka bir sebeple anahtarın teslim edilememesi durumunda, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder....

                TBK.nun 325. maddesinde; "Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği taktirde, kira sözleşmesinden doğan borçları kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. Kiracının bu sürenin geçmesinden önce kiraya verenden kabul etmesi beklenebilecek, ödeme gücüne sahip ve kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulunması halinde, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erer" , TBK'nun 325/son fıkrasında ise; "kiraya veren yapmaktan kurtulduğu giderler ile kiralananı başka biçimde kullanmakla elde ettiği veya elde etmekten kasten kaçındığı yararları kira bedelinden indirmekle yükümlüdür" düzenlemesine yer verilmiştir....

                  nin ise kiralananı işyeri olarak kullanmasını sağlamakla yükümlü olduğunu, kira kontratında kiralananın mesken niteliğinde olduğunu, kiralama amacının ise anonim şirketin merkez ofisi olarak kullanılacağının açıkça görüldüğünü, kira kontratının başladığı tarih olan 01/09/2012 tarihinden itibaren davacının dava konusu kiralananı şirket merkezi olarak kullanmaya başladığını, bu yere şirket amacına uygun masraflar yapıldığını, kiralananın bulunduğu sitenin genel kurulunda 21/11/2012 tarihinde alınan 4 nolu ara kararında mesken vasfındaki dairelerin ofis, işyeri, dernek v.s olarak kullanılmaması, tabela ve benzer hiçbir materyalin asılmamasına karar verildiğini, bu karar gereği olarak da müvekkil şirketin tabela asamadığını, ticari faaliyetinin sekteye uğradığını ve site yönetimince dairenin boşaltılması yönünde baskıya maruz kaldıklarını, kiralananı kullanamayınca ihtarname ile davalı tarafa kullanım hakkının sağlanamaması halinde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini ancak ihtarnameye...

                    Bu nedene dayalı olarak da davacı, 24.8.2012 tarihinde açtığı işbu dava ile kiralananın tahliyesini talep etmiştir. 6098 sayılı TBK.nun 316/ 3 maddesinde belirtildiği üzere kiracı, kiralananı açıktan fena kullanmak suretiyle akde aykırı davranırsa kiralayan, kiracıya ihtarname tebliği gerekmeden tahliye davası açma hakkını kazanmış olur. Yasada hangi hallerin fena kullanma olduğu açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulaması ile kiralananda yangın çıkartmak, kiralananı randevu evi olarak kullanmak, kumar oynatmak, kiralayan veya ailesine hakaret etmek vb. açıktan fena kullanma hallerinden sayılır. Dava konusu olayda da, davacı davalının Haziran 2012 tarihindeki fuhuşa teşvik, fuhuş yaptırmak ve aracılık etmek suçlarından dolayı hakkında kamu davası açılmasını gerekçe göstererek kiralanandan tahliyesini talep etmiş olmasına göre, mahkemece uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK.nun 316/ 3 maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu