İcra Mahkemesinin 2011/271 esas sayılı dosyasında ödeme emrinin tebliğ tarihinin 22.06.2011 olarak kabulüne karar verildiği gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, davacı ve davalının iddia ve savunmaları doğrultusunda gerektiğinde mahallinde keşif yapılmalı,bu mümkün olmaz ise uzman bilirkişilerden rapor alınarak kiralananda hasar meydana gelip gelmediği,hasar meydana gelmiş ise hasar kalemlerinin ayrı ayrı belirlenmesi,tespit edilecek hasarların kiracının hor kullanımından mı yoksa davacının iddia ettiği gibi taşınmazın yapımı ve su tesisatındaki eksikliklerden mi kaynaklandığının ayrıntılı olarak tespit edilmesidir. Bu nedenle mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere inceleme ve araştırma yapılarak,tarafların diğer delilleri toplanıp değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf eden davacılar vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davalı bankanın ihtarname ile kiralananı tahliye edeceğini bildirdiğini, davalı kiracıya yetki verildiğini gerekçe göstererek davanın reddine kararı verdiği, davalının kira sözleşmesini feshettiğini, belirtilen tarihte tahliye etmediğini, aylık kira paralarının her ayın en geç 5. günü mesai bitimine kadar peşin olarak yatırılacağı hususunda anlaştıklarını ancak Kasım 2019 ayına ait 15 günlük kira bedelini yatırmadıklarını ve kiralananı tahliye etmediklerini, davanın 5 yıl süre ile yenilenen kira sözleşmesine rağmen 5 yıllık süre bitmeden kiralananı tahliye ettiğinden Borçlar Kanununun 325. maddesi uyarınca kira mahrumiyetlerinin ödenmesine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
nın 256.maddesi) hükmü uyarınca, kiracı, kiralananı özenle kullanmak ve aynı Kanunun 334. maddesi (BK.'nın 266.maddesi) gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Kira sözleşmesinin 5. maddesinde de kiralananın teslim edildiği haliyle iade edileceği, kiraya verenin eski hale getirilmesini talep edebileceği belirtilmiştir. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise olağan kullanımdan kaynaklı hasar bulunup bulunmadığı belirtilmemiş, yıpranma payı düşülmeksizin hesaplama yapılmıştır....
Uyuşmazlık davacı kiracının sözleşmenin feshinde haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6098 sayılı TBK’nun 301.maddesi gereğince; kiraya veren, kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Kiraya veren bu borcu sadece fiili bir teslim ile ifa etmiş olmaz. Kiracı kiralananı hangi maksat için tutmuş ise kiraya veren o maksada elverişli bir tarzda teslim ile mükelleftir. Kiralananın ayıplı olarak teslimi nedeniyle kiralananın kullanılmasında imkansızlık veya derecesinde düşüklük meydana gelmiş ise bu durumda kiracının TBK’nun 123. ve 125.maddeleri dairesinde hareket ederek mevcut ayıbı uygun bir sürede kiraya verene ihbar etmesi beklenir. Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir....
Davalı, kapı açmak için 4 Mart 1988'de kiraladıktan hemen sonra idareye dilekçe verdiğini ve izin belgesi olduğunu, ancak müracaatında belgeyi bulamadıklarını mahsende veya S… … kağıt fabrikasında olabileceğini söylediklerini, bu belge için şahitleri olduğunu, yine de duvarı yeniden ördüğünü, A… … Ö… …'ın resmi müracaatla faaliyetine son verdiğini, Dış Ticaret Müsteşarlığı izin vermediği için kuyumcu olarak kullanamadığını ve 25 yıldır davacının bunu bildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Borçlar Kanununun 256.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır. Anılan madde hükmü gereğince akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için kiracıya akde aykırı davranışına son vermesi hususunda kiralayan tarafından süreli bir ihtar tebliğ ettirilmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir....
Olayımıza gelince; Davacı dava dilekçesinde davalı kiracının işyeri olan kiralananı diğer şahıs ve şirketlere kullandırarak akde aykırı davrandığından bahisle, kiralanandan tahliyesini istemiş, ancak kiracı davalıya TBK.nun 316.maddesindeki düzenlemeye uygun olarak, kiralananın çatılı iş yeri olması sebebiyle en az otuz gün süreli, akde aykırılığın giderilmesi, aksi takdirde sözleşmenin feshedileceği yönünde yazılı bir ihtarname göndermemiştir. Bu durumda, kiracı yönünden tahliye davası açılmasının koşulları oluşmamıştır. Mahkemece, davalı kiracı hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Mahkemece, istemin reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının kira sözleşmesinin 4. maddesine aykırı olarak iki adet dükkanın E....... Ltd. Şti tarafından kullanıldığını, ihtara rağmen akde aykırılığın giderilmediğini ileri sürerek davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazların kiralanmasından sonra davalının kendi adına olan işletmesini 1997 yılında E......... Ltd. Şti’ne dönüştürerek kiralananları kullanmaya devam ettiğini, davacının da bu durumu bildiğini ve bu suretle zımnen muvafakatı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Borçlar Kanununun 256.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır....
Dava konusu kiralananı ağır hasarlı ve depremde yıkılma tehlikesinin bulunması nedeniyle ayıplı olarak davacıya teslim eden kiraya veren ve aynı zamanda kat maliki sıfatı olan davalının hukuki sorumluluğu bulunmakta olup, kira sözleşmesinin yapıldığı tarihte "riskli yapı" şerhinin tapuya işlenmemiş olması halinin kiraya verenin değil, davacı kiracının sorumluluğunu azalttığı hususları da nazara alınarak tarafların kusur durumları belirlenip davacının tazminat isteminin değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalı kiraya verenin kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, depozito bedelinin iadesine yönelik istem hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru olmadığı için hükmün bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun onama kararına katılamıyorum. 12.11.2015...
Kira sözleşmesinin özel koşullar 8. maddesi ile “Kiracı kiralananı tahliye etmek istediği takdirde 1 ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirim yapmak zorundadır.” hükmü kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Bu maddede düzenlenen hüküm ile davalı kiracıya sözleşme süresi içinde kira sözleşmesini feshetme yetkisi verilmiştir. Davalı bu düzenlemeye dayanarak 20.09.2007 tarihinde keşide edilen ihtarname ile kiralananı 30.10.2007 tarihinde tahliye edeceğini bildirmiş ve söz konusu ihtar davacı kiralayana 21.09.2007 tarihinde tebliğ olunmuştur. Sözleşme şartına uygun olarak feshi ihbarda bulunulmuş, kiralanan 30.10.2007 tarihinde tahliye edilmiştir. Tahliye tarihi konusunda taraflar arasında bir anlaşmazlık yoktur. Bu durumda mahkemece, feshi ihbar koşuluna uygun olarak kiralananın tahliye edilmesi nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Yine, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin özel şartlarının 11. maddesinde; “ şirket kira süresinin bitiminden 30 gün evvel kiralananı tahliye edeceğini yazı ile kiralayana bildirmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla bir yıl daha uzamış sayılır” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Sözleşmede kiracının, kiralayanın bilgisi ve rızası olmaksızın, haklı bir nedene de dayanmaksızın kira süresinin bitiminden önce kiralananı tahliye etmesi sözleşmeye aykırı davranış sayılır. Böylesi durumda kiracı kiralayanı bu yüzden uğradığı zararı tazminle zorunludur. Ne var ki, BK.nun 98.maddesi yollamasıyla sözleşmelerde de uygulanması gereken 44.maddesi uyarınca kiralayan da, kiralananı aynı miktarda aynı koşullarla yeniden kiraya vermek konusunda gereken çabayı göstermeli ve böylece zararın artmasına sebebiyet vermemelidir. Aksi takdirde artmasına sebep olduğu zarar tutarını kiracıdan isteyemez....