Bu nedenle mahkemece yukarıda izah edilen hususları da içeren denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 3-Yargılama gideri ve aidat alacağına ilişkin temyiz incelemesinde; Davacı, davalı aleyhine giriştiği icra takibinde 1.008.35.-TL Değişik İş dosya masrafı, 245.-TL tespit vekalet ücreti ve 119.-TL ihtarname masrafına ilişkin taleplerini de asıl alacağa dahil etmiştir. Mahkemece dava değeri olan 4.708.-TL alacakla ilgili itirazın iptaline karar verilmiştir....
Davacı kiracı, kiralananın sonradan ayıplı hale gelmesi sebebiyle kiralananda bulunan şahsi eşyalarının zarar gördüğünü iddia etmiş olmakla TBK 'nun 301. maddesi gereğince kiraya verenin, kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanılmaya elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince de bu durumda bulundurmak yükümlülüğünü ihlalden kaynaklı bir kusurunun bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durularak davalı kiraya verenin kusurunun bulunduğunun tespit edilmesi halinde ; davacı kiracının kiralananda kullandığını iddia ettiği eşyalar üzerinde yerinde bilirkişi incelemesi yapılarak zarar miktarının TBK 'nun 52. maddesine göre müterafık kusur hususu değerlendirilerek tespit edilmesi, ayrıca cihazların işin gereği olup olmadığı hususu da araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Somut uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 355. maddesi gereğince davacının tahliye ettiği kiralananın üçüncü bir kişiye kiraya verilmesi nedeniyle tazminat talebine ilişkindir. Türk Borçlar Kanununda konut ve çatılı işyeri kiraları 339. ve devamındaki maddelerde düzenlenmiştir. Konut veya çatılı işyeri kirasına ilişkin sözleşmelerin dava yoluyla sona erme şekillerinden olan kiraya verenden kaynaklanan sebepler arasında gereksinim nedeniyle sona erme düzenlenmiş olup TBK m. 350/1'e göre; kiraya veren, kira sözleşmesini; kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir....
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, önceki malik ile davalı arasında 32, 33 ve 34 no’lu bağımsız bölümler için ayrı ayrı 01.01.2009 başlangıç tarihli, 2 yıl süreli işyeri (Deri Ayakkabıcılığı), kira sözleşmesi imzalandığı, davacının bu yerleri 16.06.2009 tarihinde satın aldığı, davalı kiracının haklı neden göstermeden 21.06.2010 tarihinde kiralananı tahliye ettiği, bu hususun davacı tarafından açıkça kabul edildiği anlaşılmaktadır. “Kiralananın kira sözleşmesinin bitiminden önce geri verilmesi” başlıklı TBK 325. maddesinde; “Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. Kiracının bu sürenin geçmesinden önce kiraya verenden kabul etmesi beklenebilecek, ödeme gücüne sahip ve kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulması hâlinde, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erer....
Davacı vekili, 01.05.2009 tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesinin 2. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak davalı kiracının, kiralananı alt kiraya verdiğini ve kiracının bir kısım tadilatlar yaparak, wc'nin yerini değiştirdiğini, iki dükkan arasındaki duvarı kaldırdığını çekilen ihtarın sonuç vermediğini belirterek, davalı kiracının akde aykırılık, davalı alt kiracının ise fuzuli işgal nedeniyle tahliyelerine, 72.000 TL ecrimisilin davalı kiracıdan tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuş, 04.02.2013 tarihli celsede ecrimisile yönelik davayı takip etmediklerini imzalı beyanıyla bildirmiş, davalı kiracı kiralananı alt kiraya vermediğini savunmuş, davalı alt kiracı ise taşınmazı davalı kiracıdan kiraladığını belirtmiştir....
Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder. Somut olayda; taraflar arasında 15/11/2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzalanmış olup, davacı kiracı kiralananı 2012 yılı Nisan ayı başında tahliye ettiğini iddia etmekte, davacı ise tahliyenin 2013 yılı Ocak ayında gerçekleştiğini savunmaktadır. Her ne kadar mahkemece; kiralananın, vergi kayıtlarında 03/07/2012-31/07/2012 tarihleri arasında üçüncü kişinin iş yeri adresi olduğu, bu nedenle kiralananın tahliye edildiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de üçüncü kişiye ait vergi kayıtlarına dayanılarak kiralanan tahliye edildiğinin kabulü mümkün değildir....
Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder. Somut olayda; taraflar arasında 15/11/2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzalanmış olup, davacı kiracı kiralananı 2012 yılı Nisan ayı başında tahliye ettiğini iddia etmekte, davacı ise tahliyenin 2013 yılı Ocak ayında gerçekleştiğini savunmaktadır. Her ne kadar mahkemece; kiralananın, vergi kayıtlarında 03/07/2012-31/07/2012 tarihleri arasında üçüncü kişinin iş yeri adresi olduğu, bu nedenle kiralananın tahliye edildiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de üçüncü kişiye ait vergi kayıtlarına dayanılarak kiralanan tahliye edildiğinin kabulü mümkün değildir....
Davacı kiracı kiralananı tahliye ve teslim ettiği tarihe kadar taşınmazda tasarrufunda bulundurduğundan kira bedellerinden sorumludur. Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere sözleşmenin 2. maddesindeki düzenlemeye göre davacının talepleri mahkemece değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru değildir. 3-Davalılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davalı borçluların takibe yasal süresi içinde itiraz etmesi üzerine açılan işbu davada mahkeme, davanın reddine karar vermiş ise de, davalılar kendisini davada vekil ile temsil ettirmiş olup davanın reddine karar verildiği halde davalılar yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmadığından, hükmün bozulması gerekmiştir....
Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder. Olayda; davalı kiracı kiralananı 30/03/2010 tarihinde tahliye ettiğini yazılı belge ile ispat edemediğine göre kiralananın davacının tasarrufuna geçtiği tespit tarihi olan 18/04/2012 tarihinde tahliye edildiğinin kabulü gerekir. Davacının ortağı olduğu dava dışı şirket tarafından çekilen ihtarnamede Kasım 2009 tarihinden 30/03/2010 tarihine kadar olan kira alacağının talep edilmesi, davacının davaya konu icra takibinden önce bu ihtara konu aylar kira parası için depozito bedelini mahsup ederek takip yapması, takipte hasar talebinde bulunmamış olması davacının hor kullanma alacağının olmadığını göstermez. Mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....
Kiracının tahliyeden önce taşınmaza vermiş olduğu zararları gidermesi ve sözleşme ile bağlı olduğu hükümlere göre kiralananı teslim aldığı gibi eski hale getirerek teslim etmesi mümkündür. Bu nedenle hor kullanma tazminatına ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda 1 nolu bende açıklanan nedenle kiralananın tahliyesine ilişkin kararın ONANMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenle alacağa ilişkin hüküm kısmının BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve onanan kısım için istek halinde aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene iadesine 14.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....