Mahkemece kira sözleşmesinin 3 ve 8.maddesi gereği kira sözleşmesi fesih edilmediğinden aynı şartlarla bir yıl süre ile devam edeceğinden davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle kira sözleşmesinin 3 ve 8.maddeleri gereği kira sözleşmesi fesih edilmediğinden aynı şartlarla bir yıl süre ile devam ettiğinin kabulünde ve uzayan yıl içinde kira bedelinin yıllık peşin olarak ödenecek olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı aynı şartlarla bir yıl süre ile uzayan 01.03.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmeyi gereği yıllık 12,000.00 TL kira alacağının tahsili için icra takibi yapmış, davalı vekili ilk ayın kira bedeli 1.000,00 TL’nin ödenmesini kabul etmiş, bakiye 11.000,00 TL’lik kısmın muaccel...
Mahkemece her ne kadar davacı köy tüzel kişiliğinin başkasına ait taşınmazları kiraya vermeye yetkisi bulunmadığı, köy tüzel kişiliğine yapılan tahsisin de kaldırıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı tarafın kiracılığa açıkça karşı koymaması ve dava konusu yapılan taşınmazın davalı tarafından evvelden beri kullanılageldiğinin anlaşılması, dosyadaki mevcut belgelere göre, davalının hazineye ecrimisil adı altında yaptığı ödemelerin takip konusu döneme ait olmadığının anlaşılması karşısında taraflar arasında bir kira sözleşmesinin bulunduğunun kabulü gerekir. Davacı, kira sözleşmesi bulunduğunu iddia ettiğine göre, kira akdinin başlangıcını, süresini, kira parasını ve ödeme şeklini kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı kira sözleşmesinin başlangıcını, kira parasını, ödeme zamanını yıllık kira miktarı dikkate alındığında ancak yazılı belge yada kesin delil ile kanıtlayabilir....
Bu noktadan hareketle, kural olarak, kiralayanın kiralananı kullanım amacına uygun biçimde teslim etmesi ve kira süresi zarfında da aynı olguyu devam ettirmesi gerekir. Öte yandan aynı yasanın 253. maddesi uyarınca kiralayan belediye, kiralananın üçüncü bir şahıs tarafından kira sözleşmesinin yapılmasından önce mevcut olan ayni bir hak dolayısıyla tamamen veya kısmen zaptedilmesinden kiracı davacıya karşı sorumludur. Olayda hazine mülkiyet hakkına dayanarak davacının kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunmuştur. Davacı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı ödemiştir. Böylece, davacı-kiracının elinden kiralanan alınmış olmaktadır. Bu durumda davacı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir. Ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Ne var ki davacı bu dava ile kira sözleşmesinin feshini değil, ödediği ecrimisilin tahsilini istemektedir....
Mahkemece, davalının müteselsil kefil sıfatıyla 6098 sayılı TBK'nun 586. maddesi gereğince kiralayanla birlikte kira borçlarından sorumlu olduğu, ancak kira sözleşmesinin 01/03/2014 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli olması doğrultusunda kefilin sorumluluğunun da bu 1 yıl ile sınırlı olduğu, 6098 sayılı TBK'nun 600. maddesi gereğince süreli kefalette kefilin sürenin sonunda borcundan kurtulacağı, kira sözleşmesinin 28/02/2015 tarihinde sona erdiği ve davacı alacaklının kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra 21/04/2015 tarihinde takip başlattığı, bu tarih itibariyle kefilin borcundan kurtulmuş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir. Somut uyuşmazlık, davalının itirazın iptaline konu icra takibine konu alacaktan sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Davacının kiraya veren, davalının ise kefil sıfatıyla imzaladığı sözleşme 26/02/2014 tarihli olup, sözleşme tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüktedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında ... Asliye Hukuk ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Asliye hukuk mahkemesince, taraflar arasında uyuşmazlığın kira ilişkisine dayalı olarak talep edilen aidat, yakacak parası olduğu, kira ilişkisinden doğan bu davalara bakma görevinin sulh hukuk mahkemeleri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Kira ilişkisinin, 1.6.1999 tarihli kira sözleşmesi ile kurulduğu tarafların kabulündedir. Söz konusu sözleşme 1 yıl süreli olarak düzenlenmiş olup aylık kira bedeli 150 YTL olarak belirlenmiştir. Davacı taraf; yenilenen kira sözleşmesi ile aylık kira bedelinin 350 YTL olarak belirlendiğini, davalı taraf ise kira sözleşmesinin yenilenmediğini, halen geçerli olan 1.6.1999 tarihli sözleşme ile belirlenen aylık 150 YTL kira bedelini ödediğini ileri sürmektedir. TMK. nun 6. maddesi gereğince taraflardan her biri iddiasını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür. Somut olayda; davacı kiralayan aylık kira bedelini, davalı kiracı da sözleşmeye uygun olarak kira bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür. Kural olarak; yenilenen sözleşmede bedele ilişkin şartlar tarafların anlaşması ile yeniden düzenlenebilir....
ın temyiz itirazlarına gelince: Davacı ile davalı kiracı şirket arasında 1.7.2006 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiği ve bu sözleşmeyi diğer davalı ...'ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı ... müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak BK’nun 487.maddesi gereğince kiralayanla birlikte kira borçlarından sorumludur. Ancak,1.7.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesi 2 yıllık olup, kefilin sorumluluğu da 2 yıl ile sınırlıdır. Sözleşmenin 15.maddesinde, “...kefilin kefalet süresinin uzayan dönemler içinde geçerli olacağı...”kararlaştırılmış ise de kefilin kefalet süresi kira süresi ile sınırlıdır. Zira müteselsil kefilin sorumlu olduğu tarih ve miktar açıkça belirlenmemiştir. Bu nedenle kira sözleşmesinin yenilendiği 1.7.2008 tarihinden sonraki kira borçlarından kefilin sorumlu olduğu kabul edilemez....
K A R A R Davacı, davalı şirket ile 15.10.1998 tarihinde kira akti imzaladıklarını, davalının sözleşmeyi ... taraflı olarak fesih ettiğini ileri sürerek fesih kararının iptali ile kira sözleşmesinin 29.3.2001 tarihinde başladığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir....
Davacı vekili dava dilekçesinde davalının, kiralananı devir aldığı dava dışı şirket ile yapılan kira sözleşmesinin 14/4. maddesine dayanarak üç ay önceden keşide ettiği 28.04.2009 tarihli ihtar ile sözleşmeyi feshettiğini ve kiralananı 31.07.2009 tarihinde tahliye edeceğini bildirmesine rağmen taahhüt ettiği tarihte kiralananı tahliye etmediğini ve kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek davalı hakkında Ekim, Kasım 2009 kira bedelleri ile takip tarihi olan 18.12.2009 tarihine kadar ki 17 günlük Aralık 2009 ayı kira bedelinin tahsili amacıyla icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatı isteminde bulunmuştur....
Maddesi uyarınca tahliyesinin sağlanacağı, 12. maddesinde kira süresi sona erdiğinde taşınmazın bir tutanakla teslim edileceği, sözleşmenin 14. maddesinde ise kira süresinin sona ermesi halinde taşınmazın idareye teslim edilmeksizin geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1 i oranında cezanın itirazsız olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı vekili tarafından başlatılan icra takibinde kira sözleşmesinin 14.maddesi gereğince, kira süresinin bitiminden itibaren geç teslim nedeniyle kira süresinin bittiği tarih olan 08/02/2008 tarihi ile taşınmazın tahliye edildiği tarih olan 27/07/2010 tarihi arasındaki her gün için cari yıl kira bedelinin yüzde biri oranında cezai şart bedelinin tahsili istenmiştir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre kiralanan arsa niteliğinde olup bu haliyle Borçlar Kanunu’nun adi kira hükümlerine tabi bulunduğu anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu kapsamındaki taşınmazlara ilişkin süreli kira sözleşmeleri süre sonunda sona erer....