Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin süresine ilişkindir. Kira sözleşmesinin ön yüzünde kira süresi ... yıl olarak belirtilmiş olup sözleşmesinin özel maddeleri kısmı, .... maddesinde " Sözleşme süresi ... (bir) yıl olup, aylık kira bedeli ....000 TL 01.....2013 tarihine kadar muteberdir. Uzayan ikinci yıl kirası Devlet İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun açıklayacağı TEFE+TÜFE'nin ortalaması oranında arttırılarak belirlenecektir." düzenlemesi yer almaktadır. Mahkemece, her ne kadar kira sözleşmesinin ... yıl için yapılmış olduğu kabul edilmiş ise de sözleşmenin özel maddeleri .... maddede sözleşmenin süresinin ... yıl olduğu açıkça ortaya konulmuş, takiben uzayan dönem için kira artışı koşulu düzenlenmiştir. Bu durumda kira sözleşmesinin ... yıl süreli olduğunun kabulü gerekir. TBK.nun 347.maddesi uyarınca, kiracı, sözleşmenin bitiminden en az ... gün önce yazılı bildirim koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir....

    ile müvekkili arasında yapılan kira sözleşmesinin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olduğunu, kira sözleşmesin in hükümleri gereğince aylık kira sözleşmesinin zamanında ödenmemesi halinde kira dönemi sonuna kadar işleyecek olan tüm kiraların muaccel hale geleceğinin ve her kira parası için aylık %12 oranında gecikme faizi ödeneceğinin kararlaştırıldığını, kira sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 20.02.2010 tarihinden itibaren hiç ödeme yapılmaması nedeniyle kiracı ve kefil aleyhine yapılan icra takibine davalı borçlu kefilin itirazının iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı, Şubat ve Mart ayı kira bedellerinin ödendiğini, kendisinin adi kefil olduğunu, faizin fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kira sözleşmesi hükümleri gereğince kefilin kefaletinin müteselsil olduğu, kira sözleşmesinde muacceliyet şartının bulunduğu, kefil tarafından bir kısım ayların kira bedellerinin ödendiği savunulsa da bu hususun ispatlanamadığı...

      Davacı alacaklı 12.09.2013 tarihli başlattığı icra takibinde 01.04.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak Aralık 2012– Eylül 2013 arası 10 aylık kira bedeli ile kira sözleşmesinin 19. maddesindeki muacceliyet koşuluna göre 2013 Ekim - 2014 Mart arası 6 aylık kira bedeli olan toplam 17.200 TL’nin tahsilini istemiştir. Davalı-kiracıya ödeme emrinin 16.09.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 19.09.2013 tarihinde ödeme emrine yaptığı itirazında; aylık kira bedelinin 800 TL olduğunu, 4.500TL ödeme yaptığını, borcunun 3.500TL olduğunu belirterek kalan kısma yönelik itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Kiralananın 19.12.2013 tarihinde tahliye edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu tarihe kadar davacının 12 ay 19 günlük kira alacağı bulunmakta olup kira sözleşmesinde artış şartı da bulunmadığından aylık kira bedelinin davalı kiracının iddia ettiği gibi 800TL olduğu, buna göre 12 ay 19 gün kira bedelinin 10.106 TL olduğu anlaşılmaktadır....

        Davacı dava dilekçesinde; Davalı ile 01.11.2012 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli, aylık kira bedeli 250 TL olan işyeri (tuhafiyeci) olarak kullanılmak üzere kira sözleşmesi yapıldığını 2012 yılının 7-8-9-10. aylar ile 2013 yılı 1 ile 9.aylar arası ödenmeyen toplam 3.750 TL kira bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini, yasal 30 günlük sürede ödeme yapılmadığını belirterek mecurun tahliyesini, haksız ve yersiz yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı cevap dilekçesinde, kira sözleşmesinin ... adına imzalandığını, aktif husumetin oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

          Mahkemece kira sözleşmesinin 3 ve 8.maddesi gereği kira sözleşmesi fesih edilmediğinden aynı şartlarla bir yıl süre ile devam edeceğinden davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle kira sözleşmesinin 3 ve 8.maddeleri gereği kira sözleşmesi fesih edilmediğinden aynı şartlarla bir yıl süre ile devam ettiğinin kabulünde ve uzayan yıl içinde kira bedelinin yıllık peşin olarak ödenecek olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı aynı şartlarla bir yıl süre ile uzayan 01.03.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmeyi gereği yıllık 12,000.00 TL kira alacağının tahsili için icra takibi yapmış, davalı vekili ilk ayın kira bedeli 1.000,00 TL’nin ödenmesini kabul etmiş, bakiye 11.000,00 TL’lik kısmın muaccel...

            Dosyada mevcut kira sözleşmesinin özel şartlar başlığı altındaki maddelerinde; kiracının, kira dönemi sonunda hiçbir mahkeme ilamına ve protesto keşidesine gerek olmaksızın iş yerini tahliye edeceği ve kira süresinin kiralayanın yazılı izni ile uzatılabileceği kararlaştırıldığı gibi kiralayan davacının 13.06.2008 tarihinde açtığı tahliye davası ile davalı tarafın kullanımına karşı çıktığı anlaşılmakla yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye göre kira sözleşmesinin sonu olan 25.04.2009 tarihi itibariyle kira akti sona erdiğinden bu tarihten sonrası için davalının kiralananda kiracılık sıfatı kalmamıştır....

              Mahkemece her ne kadar davacı köy tüzel kişiliğinin başkasına ait taşınmazları kiraya vermeye yetkisi bulunmadığı, köy tüzel kişiliğine yapılan tahsisin de kaldırıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı tarafın kiracılığa açıkça karşı koymaması ve dava konusu yapılan taşınmazın davalı tarafından evvelden beri kullanılageldiğinin anlaşılması, dosyadaki mevcut belgelere göre, davalının hazineye ecrimisil adı altında yaptığı ödemelerin takip konusu döneme ait olmadığının anlaşılması karşısında taraflar arasında bir kira sözleşmesinin bulunduğunun kabulü gerekir. Davacı, kira sözleşmesi bulunduğunu iddia ettiğine göre, kira akdinin başlangıcını, süresini, kira parasını ve ödeme şeklini kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı kira sözleşmesinin başlangıcını, kira parasını, ödeme zamanını yıllık kira miktarı dikkate alındığında ancak yazılı belge yada kesin delil ile kanıtlayabilir....

                Bu noktadan hareketle, kural olarak, kiralayanın kiralananı kullanım amacına uygun biçimde teslim etmesi ve kira süresi zarfında da aynı olguyu devam ettirmesi gerekir. Öte yandan aynı yasanın 253. maddesi uyarınca kiralayan belediye, kiralananın üçüncü bir şahıs tarafından kira sözleşmesinin yapılmasından önce mevcut olan ayni bir hak dolayısıyla tamamen veya kısmen zaptedilmesinden kiracı davacıya karşı sorumludur. Olayda hazine mülkiyet hakkına dayanarak davacının kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunmuştur. Davacı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı ödemiştir. Böylece, davacı-kiracının elinden kiralanan alınmış olmaktadır. Bu durumda davacı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir. Ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Ne var ki davacı bu dava ile kira sözleşmesinin feshini değil, ödediği ecrimisilin tahsilini istemektedir....

                  Mahkemece, davalının müteselsil kefil sıfatıyla 6098 sayılı TBK'nun 586. maddesi gereğince kiralayanla birlikte kira borçlarından sorumlu olduğu, ancak kira sözleşmesinin 01/03/2014 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli olması doğrultusunda kefilin sorumluluğunun da bu 1 yıl ile sınırlı olduğu, 6098 sayılı TBK'nun 600. maddesi gereğince süreli kefalette kefilin sürenin sonunda borcundan kurtulacağı, kira sözleşmesinin 28/02/2015 tarihinde sona erdiği ve davacı alacaklının kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra 21/04/2015 tarihinde takip başlattığı, bu tarih itibariyle kefilin borcundan kurtulmuş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir. Somut uyuşmazlık, davalının itirazın iptaline konu icra takibine konu alacaktan sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Davacının kiraya veren, davalının ise kefil sıfatıyla imzaladığı sözleşme 26/02/2014 tarihli olup, sözleşme tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüktedir....

                    ın temyiz itirazlarına gelince: Davacı ile davalı kiracı şirket arasında 1.7.2006 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiği ve bu sözleşmeyi diğer davalı ...'ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı ... müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak BK’nun 487.maddesi gereğince kiralayanla birlikte kira borçlarından sorumludur. Ancak,1.7.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesi 2 yıllık olup, kefilin sorumluluğu da 2 yıl ile sınırlıdır. Sözleşmenin 15.maddesinde, “...kefilin kefalet süresinin uzayan dönemler içinde geçerli olacağı...”kararlaştırılmış ise de kefilin kefalet süresi kira süresi ile sınırlıdır. Zira müteselsil kefilin sorumlu olduğu tarih ve miktar açıkça belirlenmemiştir. Bu nedenle kira sözleşmesinin yenilendiği 1.7.2008 tarihinden sonraki kira borçlarından kefilin sorumlu olduğu kabul edilemez....

                      UYAP Entegrasyonu