Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP: Davalı vekili dilekçesinde özetle, müvekkilinin 18/02/2010 tarihinde Susuz Belediyesinden o tarihte belediye başkanı olan İbrahim Işılak ile imzaladığı kira sözleşmesi ile aylık 250 TL ve yıllık %5 kira artışı ile 25 yıllığına kira sözleşmesi imzaladığını, yeni gelen belediye başkanının müvekkilinin karşı partinden olduğunu varsayarak kiralanandan kaçtı iddiası ile dava açtırdığını, oysaki müvekkilinin ilgili işyerinden davacı kurumca zorlanarak çıkarıldığını, dava dosyasına ibraz edilen 24/05/2013 tarihli kira kontratosunun gerçek dışı bir belge olduğunu, gerçek kontratın vergi dairesinden getirtilmesini ve imza incelemesi istediklerini bildirmiş, borçları bulunmadığını beyan etmiştir....

Kira, belediyeden oturma ruhsatı aldığı tarihten itibaren ödenmeye başlanmış olacaktır....

    Dava, kira alacağına dayanan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. 1-) Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-) Davalı vekilinin, 2012 yılı Kasım ayının ödendiğine dair temyiz itirazlarına gelince; Geçerli olan bir kira sözleşmesi ya tarafların birbirine uygun fesih bildirimi ile ya mahkeme kararı ile ya da kiralananın yok olması ile sona erer. Kiracı, kiralananı kullanımında bulundurduğu sürece kira bedeli ödemek ile yükümlüdür. Bununla birlikte kira bedelinin ödendiğini ve taşınmazın tahliye edildiğini ispat yükü kiracıya aittir. Taraflarca imzalanmış kira sözleşmesinin 8. maddesi ile kiracı için kiralananı boşaltmak istediği takdirde en az bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirimde bulunma şartı getirilmiştir....

      Dairemizce karar, taraflar arasındaki ilişkinin hasılat kira sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek, Borçlar Kanununun hasılat kirasına ilişkin 272. maddesinin yaptığı yollama ile aynı yasanın 249. maddesi hükmü uyarınca kiralayanın kiralananı akitteki amaca uygun kullanmaya hazır halde kiracıya teslim etmesi ve kira müddetince bu halde bulundurması gerekeceği belirtilmek suretiyle taşınmazın kullanıma uygun teslim edilmediği, peşin ödenen kira parasının da sebepsiz kalacağı, bu nedenle binadaki sökülüp atılan davalıya ait malzemelerin bedeli düşüldükten sonra peşin ödenen kira bedelinin iadesine karar verilmek üzere bozulmuştur. Şimdi, davacı taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki imkansızlık nedeniyle baştan kurulmadığının tespitini istemektedir. Yukarıda da açıklandığı gibi eda veya inşai dava açma olanağının bulunmadığı hallerde hukuki ilişkinin tespiti için tespit davası açılabilmektedir....

        Asıl davacı vekili dava dilekçesinde, davalı – karşı davacı kiracının taraflar arasındaki kira sözleşmesini süresinden önce feshettiğini, sözleşmede makul süre kirasının 4 ay olarak belirlendiğini davalı -karşı davacının 2014 yılı Ocak ve Nisan ayları arası 4 aylık kira bedelini peşin ödediğini, davalı-karşı davacının 13.03.2014 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini bu nedenle 2014 yılı Temmuz ayı dahil kira bedellerinden sorumlu olduğunu, 18.04.2014 tarihinde başlattıkları icra takibi ile 2014 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz ayları kira bedellerini istediklerini, davalı- karşı davacının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali isteminde bulunmuştur. Davalı -karşı davacı feshin haklı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece asıl davada istem gibi karar verilmiştir. Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir....

          Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Anahtarın kiralayana teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakia olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, HMK 200.maddesi gereğince yıllık kira bedeline göre yazılı belge ile ispatlanması gerekmekte olup, tanık dinlenemez. Olayımıza gelince; Taraflar arasında sözlü kira sözleşmesi vardır. Davalı kira sözleşmesinin başlangıcına ve miktarına davacı ise ödemeye ve tahliye tarihine karşı çıkmıştır. Davacı kira başlangıcını ve miktarını kanıtlayamamıştır. Davalıda kira parasının ödendiğini ve tahliyeyi kanıtlayamamıştır. Nitekim ödeme konusunda davalı davacıya yemin teklif etmiş davacı ödeme olmadığına ilişkin yemin etmiştir....

            Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/7 D.iş sayılı dosyası kapsamında kiracının verdiği zararın tespit edildiğini belirterek 56.169,55 TL zarar miktarı ve 13.415,71 TL kira alacağı olmak üzere toplam 69.585,26 TL alacağın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, kiralanan taşınmazın 31/05/2011 tarihinde tahliye edildiğini, müvekkilinin taşınmazda bulunduğu süre zarfında taşımazı özenle kullandığını ve bir zarar vermediğini, kira sözleşmesinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini beyanla davanın reddini savunmuştur....

              Dava, kira sözleşmesinin feshi ile ödenen kira ve aidat bedellerinin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                kira bedelinin kiralananın büyüklüğü ve bağımsız bölüm sayısına göre yeniden belirlenmesi gerektiğini, satılan kısmı yeniden ve daha yüksek bedelle kiralamak zorunda kaldığını, bu süreçte maddi ve manevi olarak zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yıllık kira bedelinin 2012 yılı öncesi ve sonrasına ilişkin olarak yeniden belirlenerek kira bedelinin indirilmesini, fazla ödenen kira bedeli ile 15.000TL maddi, 10.000TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....

                  Satım akdi kira ilişkisini kendiliğinden ortadan kaldıran bir sebep olmadığından, kiralananı satın alan yeni malik de kiralananı kullanıma uygun halde bulundurma borcu altındadır. Kiralayanın bu sorumluluğu ayıba karşı tekeffül borcunu da içine alır. Diğer bir anlatımla kiralayan sözleşme süresince kiralanandan meydana gelen bozuklukları ve eksikleri kiracının bir kusuru yoksa gidermekle yükümlüdür. Sonradan ortaya çıkan ayıplar nedeniyle kiralananın tamir ve bakım gereksinimi doğarsa kiracı bozuklukların önemine ve niteliğine göre kiraya verene bu durumu bildirmek ve tamiri konusunda uygun bir süre vermekle yükümlüdür. Kiracının onarımı kiraya verenin hesabına yaptırabilmesi BK. 97/1 maddesi (6099 sayılı TBK.’nun 113/1 md.) uyarınca hakimden izin alma koşuluna bağlı tutulmuştur. Ne var ki ihbar ve izin koşuluna uymamış olsa bile yapılan giderlerin, vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde kiraya verinin bu yüzden zenginleştiği tutar oranında istenebilmesi gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu