Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, kira alacağı ve tahliye talebi ile ilgili Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan davanın derdest olduğunu, aynı konuda yeniden dava açılamayacağını, iptali istenen sözleşme ile ilk sözleşmenin kaldırıldığını, muvazaalı sözleşme bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, muvazaalı imzalanan kira sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Davacı, Sulh Hukuk Mahkemesinde 2003/47 Esas ile, kira sözleşmesine dayanarak kira alacağı ve tahliye davası açmış, davalı anılan dosyada savunma olarak, davacının iptalini istediği kira sözleşmesinin gerçek sözleşme olduğunu, ilk kira sözleşmesi imzalanırken taşınmaza yapılacak masrafları az hesapladıkları için davacı ile anlaşarak taşınmaza yaptıkları masrafları göz önüne alınarak yeni ve düşük bedelli kira sözleşmesi düzenlediklerini savunmuştur....

    Dava, ödenmeyen kira alacağı ve erken tahliye nedeniyle yoksun kalınan kira kaybı zararının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde Olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dava dilekçeşinde 25.518,05 TL kira alacağı yönünden itirazın iptali istenilmiş, mahkemece davalı ... hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı ... hakkında açılan davanın ise kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.HUMK.nun değişik 8. maddesinin 2 numaralı fıkrasının 1 no'lu bendi gereğince kira sözleşmesine dayanan her türlu tahliye, aktin feshi yahut tesbit davalarını, bu davalarla, birlikte açılmış kira alacağı davalarını değerine bakılmaksızın Sulh Mahkemesi görür. Burada kira alacağı davası anılan hükumdeki davalarla birlikte açılmadığına göre kira alacağı miktarı görevi belli edecektir. İstenilen kira alacağı miktarı 7.230 TL'yi gectiginden, HUMK.nun 1 ve 8. maddelerine göre, davaya bakmak Sulh Hukuk Mahkemesinın gorevi dışında kalmaktadır....

        Asıl ve birleşen dava kira ve kira kaybı alacağına ilişkindir....

          Bendi gereğince tahliye, akdin davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür. Sadece kira alacağı ve tazminat istemi halinde dava konusu alacağın miktarına göre görevli mahkeme belirlenir. Dava dilekçesinde dava değeri 4.839 TL kira alacağı, 5.000 TL ecrimisil alacağı olma üzere toplam 9.839 TL olarak gösterilmiştir. Bu davalara bakma görevi genel hükümler çerçevesinde dava değerine göre Asliye Mahkemeleridir. Her ne kadar 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nun 4.maddesinde; “...kira ilişkisinden doğan alacak davalarında değerine bakılmaksızın” Sulh Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiş ise de 6100 sayılı HMK'nun geçici 1/1 maddesinde, “bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmayacağı” düzenlenmiştir. Buna göre uyuşmazlığın ... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir....

            Ne var ki davalı tarafından sunulan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ÜFE ve TÜFE oranlarının ortalamaları alınarak ortaya çıkan oranın baz alınması gerektiğini, bunun da %7,635 olduğunu, Temmuz 2010 tarihinden itibaren ödemesi gereken aylık kira parasının 1184 TL olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle mahkemece davalının belirttiği kira miktarı üzerinden hüküm kurulması gerekir. Öte yandan davacı tarafından başlatılan icra takibinde 2010 yılı eylül ayı kira alacağı da istenmiş ve mahkemece 2010 yılı eylül ayı kira alacağı yönünden de davanın kabulüne karar verilmiş ise de 2010 yılı eylül ayı kira alacağı takip tarihi itibarıyla muaccel hale gelmemiştir....

              Dava, kira alacağı ve kira sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....

                Mahkemece, taşınmaza müdahalenin meni, kira alacağı ve tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 29.07.2011 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.U.M.K'na göre alacak davalarında görev, dava değerine göre belirlenir. Bu ana kuraldan farklı olarak, H.U.M.K.’nun 8. maddesi II. Bendine göre, “dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi veya tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve buna karşılık olarak açılan davalar” dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Buna göre, H.U.M.K.’nun 8. maddesi II. Bendi gereğince tahliye, akdin feshi davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür....

                  Dava, kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece,kiralananın tahliyesine,davalı kiracı ... bakımından 6.848,10 TL kira alacağı, 585,66 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.431,76 TL alacak üzerinden ,davalı kefil ... bakımından 3.600 TL kira alacağı, 491,72 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.091,72 TL alacak üzerinden iptali ile takibin devamına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı borçlular tarafından kira bedellerinin ödenmediğini bu nedenle aleyhlerine icra takibi yaptıklarını, kiralanan işyerinin sadece kombi ve peteklerinin kiraya veren tarafından yaptırılacağına kararlaştırıldığını belirterek itirazın iptalini ve kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili,davanın reddini savunmuştur....

                    Bunların dışında, kira bedeli karşılığı verilen bonoların ancak ödenmeyen kira alacağı için teminat teşkil ettiği ve varsa ödenmeyen kira alacağı kadar davacının borçlu olduğuna karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, ÇTV alacağı için takibe konulduğunun kabul edilmesi ve bu davada mahsubu cihetine gidilmesi de doğru değildir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu