Yargıtay HGK'nın 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 Esas-235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. İlk derece mahkemesince müşterek her bir çocuk için hükmedilen 200 er TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren ayrı ayrı 300'er TL, davacı davalı kadın için hükmedilen 250 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 400 TL önlem nafakası olarak devamına karar verilmiştir. Zira kadın için hükmedilen yıllık nafaka miktarı 4.800 TL (34 XX 773) çocuklar için 3.600'er TL dir ve karar HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği davalı açısından ve davacının çocuklar için hükmedilen nafaka açısından kesin niteliktedir. HMK'nın 346. maddesi gereğince kesin olan karara karşı istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352. madde gereğince Bölge Adliye mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı (kadın) tarafından; tazminat miktarları, tedbir ve yoksulluk natakası taleplerinin reddi ile müşterek çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarları yönünden, davalı-davacı (koca) tarafından ise; kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, velayet, kişisel ilişkinin süresi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar, müşterek çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarları ile kendi tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalı kadının tüm, davalı-davacı kocanın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti anneye bırakılan 2005 doğumlu müşterek çocuk Işıl...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Nafakanın Artırılması - Kişisel İlişkinin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, nafakanın artırılması ve kişisel ilişkinin kaldırılmasına ilişkin olup, ilk derece mahkemesince aylık 600,00 TL iştirak nafakasına ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı kadın tarafından nafaka miktarı, davalı erkek tarafından ise, nafaka miktarı ile kişisel ilişki düzenlemesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı takdirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmamaktadır. Çocukla baba arasında anlaşmalı boşanma sırasında henüz çocuk küçük olduğu için tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir....
Davacı-davalı baba 13.03.2012 tarihinde açtığı davada annenin çocukla kişisel ilişki kurmaması ve annenin yeniden evlenmesi nedeni ile çocuğun anne yanında yatılı kalmayacak şekilde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Annenin yeniden evlenmesi tek başına kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için yeterli sebep değildir. Davacı-davalı baba kişisel ilişkinin değiştirilmesini gerektirir maddi bir hadisenin varlığını kanıtlayamamış, çocuğun menfaatinin bunu gerekli kıldığına ilişkin bir olgu da ortaya konulamamıştır. Öyleyse davacı-davalı babanın kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebini içerir davasının reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma sonrası verilen kararda yeniden “davalı-davacı anne ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir.” Bozmaya uyulmakla, mahkeme, bozma gereğince hüküm vermek zorundadır....
İstinaf Sebepleri Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kişisel ilişkinin raporda olduğu gibi günübirlik olacak şekilde düzenlenmesini, nafaka ve tazminatların az olduğunu, davacının da tam kusurlu olduğu dikkate alınarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir. C....
Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Kişisel ilişkiden amaç, çocuğun fikri ve bedeni gelişiminin sağlanması yanında, annelik ve babalık duygularının da tatminini sağlamaktır. Mahkemece velayeti annede bulunan müşterek çocuklar ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yetersiz olduğu gibi, ilişkinin gözetim altında yapılmasını gerektirecek bir delil ve olgu bulunmadığı halde, psikiyatrist veya psikolog refakatinde olmasına karar verilmiştir. Düzenlenen bu kişisel ilişki, babalık duygularını tatmine elverişli değildir. Velayet kendisinde bulunmayan ebeveynlerden her biri müşterek çocukla doğrudan kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir....
Tüm dosya kapsamı ile; 1- )Davalı-karşı davacı vekilinin nafakanın artırımı ile ilgili davada verilen karara ilişkin istinaf başvurusu yönünden; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri sekizbin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (02.12.2016 tarihli, 6763 Sayılı Kanunun 41 maddesi ile değişik, 6100 sayılı HMK m.341/2) Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Eldeki davada;artırılan nafaka miktarına göre artırılan nafaka miktarı yıllık sekizbin Türk Lirasını geçmemektedir. Ferilerde kesinlik sınırı asıl karara bağlıdır. Hüküm artırılan yıllık nafaka miktarı itibariyle davalı-karşı davacı yönünden kesin niteliktedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Kişisel İlişkinin Değiştirilmesi - Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-karşılık davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti annede bulunan müşterek çocuğun, yurtdışına çıkışının babanın rıza ve muvafakatine bağlı tutulması, annenin velayet hakkını gereği gibi kullanmasını engelleyici niteliktedir. Bu yön dikkate alınmadan, davalı karşılık davacının davasının kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....