Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hakimiyet hakkı kurmasını sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar manada kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Türk Medeni Kanunu’nun 1010. maddesi uyarınca haciz şerhi tapuya yazıldıktan sonra lehtarının talebi ile terkin edilebilir. Borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi veya sona ermesi halinde ya da haciz şerhinin usulsüz kaydı hallerinde ilgilisinin terkine olur vermemesi durumunda taşınmaz maliki şerhin terkinini dava edebilir. Davanın da şerh nedeniyle hak sahibi olan kişilere karşı yöneltilmesi gereklidir. Öte yandan, tapu kayıtlarının düzenli tutulmasından tapu sicil müdürlüğü sorumludur. Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi hükmü uyarınca da tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan da devlet sorumludur....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/05/2019 NUMARASI : 2018/342 ESAS, 2019/315 KARAR DAVA KONUSU : Kişisel Durum Sicil Kaydı Tutulmasından Kaynaklı KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Altınova ilçesi, 748 parsel sayılı ve 1610 m2 yüzölçümlü taşınmazın tamamının tapuda müvekkili adına kayıt ve tescilli bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazın tapuda orman ile ilgili herhangi bir kısıtlayıcı ibare olmaksızın 12/11/2012 tarihinde satın aldığını, satın almasından çok sonraki bir tarihte 10/10/2013 tarihinde tapu kaydının beyanlar hanesine davalı tarafından tescilli orman arazisi kaydı konularak müvekkilinin taşınmaz üzerindeki mülkiyet ve tasarruf haklarının tamamen kısıtlandığını ve taşınmazın Yalova 3.Asliye Hukuk Mahkemseinin 2016/541 esas 2017/567 karar sayılı ilamı ile orman olarak tescil edildiğini...

    Tapu sicilini düzenleyen kişiler, Tapu Sicil Müdürlüğü dışında kaldığı, Kadastro işlemi, satış, devir gibi kişilerarası işlemlerle düzenlenen sicil tapu kaydına aktaran ve bu şekilde sicili tutan ise Tapu Sicil Müdürlüğüdür, sicili düzenleyen kişiler arası işlemler için Devletin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, sorumluluğu doğuracak uygun illiyet bağı olmadığını, Tapu Sicilinin tutulmasından kaynaklanan MK.107. maddesine dayalı bir tazminat yükümlülüğünden bahsedilemeyeceğini, Devlete atfedilecek bir kusur olmadığından Hazine yönünden reddi gerektiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 41....

    Bu nedenle, yayla olduğu halde taşınmazın tapuya kaydedilip sonra da tapusunun iptaline karar verilmiş olmasından dolayı davacının tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı tazminat talebi yerinde olup, davanın esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/12/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.09.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında düzeltim istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.05.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava Tapu Sicil Tüzüğünün 85. maddesine dayalı düzeltilme istemine ilişkindir. Karşı davada kayıt maliki ..., Hazinenin tapu sicilin düzenli tutulmasından doğan sorumluluğu olduğunu, uğradığı zararın tahsilini istemiştir. Mahkemece asıl ve karşı dava reddedilmiştir. Hükmü davacı ... temyiz etmiştir....

        MELEK ÖZSOY - DAVALILAR : 1- ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ - 2- T7 DAVA : Tazminat (Kişisel Durum Sicil Kaydı Tutulmasından Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 15/03/2019 Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; Tarafların İddia Ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yalova ili Altınova ilçesi Tavşanlı köyü Dipgölcük mevkii pafta 8 parsel 307, 3220 m2 meyve bahçesi niteliğinde, 2. si Yalova ili Altınova ilçesi Tavşanlı köyü Sivritepe Mevkii Pafta :13 Parsel : 569 6379 m2 de bulunan taşınmazın ise fındıklık olan taşınmazlarının tamamının kadastro çalışması sırasında haksız olarak orman sınırları içine bırakıldığını, 56 Nolu Orman kadastro Komisyon Başkanlığının çalışması neticesinde 01/02/2013 tarihinde askıya asılan askı mazbatası ile ilan edilen tarafına ait hale hazırda bulunan meyve bahçesi ve fındıklık niteliğinde bulunan taşınmazın tapu kayıtlarının hiçbir orman ile ilgi ve alakası olmadığını...

        Dava, okul müdürü olan davalının öğretmen olan davacıya olumsuz sicil vermesi nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davalının sorumluluğuna karar verilmiştir. İdare mahkemesince, önceki yıllar sicillerinin daha iyi olmasına karşın 2002 yılı sicilinde daha düşük not verilmesini gerektiren somut olgu, bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle sicilin iptaline karar verilmiştir. Anayasanın 129/5. maddesindeki düzenlemede belirtilen kusur, hizmet kusuru ile örtüşmekte olup, kamu görevlilerinin kişisel kusur oluşturan eylemleri anılan madde kapsamında değildir. Dava dilekçesinde davalının kişisel kusuru ... sürüldüğüne göre, sicilin doldurulması sırasında davalının şahsi veya keyfi nedenlerle hareket ettiğinin kanıtlanması gerekir.Davalı,davacının sicil amiri durumunda olup yasa ve yönetmelik gereği davacı hakkında sicil belgesi düzenlemiştir. İdare mahkemesinin iptal gerekçesi yaptığı hususlar davalının kişisel kusuru bulunduğunu kanıtlamaz....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2019/30 ESAS, 2020/263 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraf vekilleri tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiş olmakla Dairemizce HMK'nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Sarılar Mahallesi, Taş ocakları mevkii, 15 pafta, 2231 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın tesis kadastrosu sonucunda oluştuğunu, kadastro tespitinde 22/11/1962 tarih, 224 cilt, 98 sayfa, 123 sıra numaralı tapu kaydı uygulandığını, ancak miktar fazlasının kesilmediğini, Çorlu Kadastro biriminin 41.madde düzeltme işlemi sonucunda ilgili taşınmazın yüzölçümü, hesap alanı ve tapu alanı arasında fark olduğu, bunun...

          Hükümlerine göre işlem yapılacağı...." hususunda bildirimde bulunulduğu, 07.09.2018 tarih ve 2606170 sayılı yazı ile " birleşen dosya davacısı T3' ye "19.10.1988 tarih 13999 yevmiyeli satış işleminden Ergün Kara' ya satılan 688/6720 hissenin, sehven 688/2240 hisse olarak tescil edildiği, bu hissenin 30.12.1992 tarih ve 6321 yevmiyeden gelen T3' ye tekabül ettiğinin tespit edildiği, düzeltim için 30 gün içinde mavafakat verilmesi, aksi halde Tapu Sicil Tüzüğünün 74.maddesi ve 659 sayılı KHK. Hükümlerine göre işlem yapılacağı" hususunda bildirimde bulunulduğu, ancak tapuda henüz herhangi bir düzeltmenin yapılmadığı, davacı T1 tarafından asıl davada tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı tazminat talebiyle, birleşen davada ise diğer davacı ile birlikte hatalı payın düzeltilmesi ve tazminat talebi ile davanın açıldığı, mahkemece davaların birleştirildiği anlaşılmaktadır....

          Dava TMK'nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat davasıdır. Dosyada yer alan bilgilere göre dava konusu yerin tapu kaydı üzerine 04.05.1995 tarihinde “kısmen 2/B alanı içinde kalmaktadır” şerhinin konulduğu, 28.12.2010 tarihinde ise; “ 2623 metrekaresi 2/B alanında kalır” şeklinde şerhlerin konulduğu, davacının bu yeri mevcut şerhleri bilerek 15.06.2012 tarihinde satın aldığı, satış akit tablosunda bu şerhlerin varlığının yer aldığı, buna rağmen şerhleri bilerek davacının dava konusu taşınmazı satın aldığı hususu sabittir. TMK 1007. maddede yer alan “Devletin sorumluluğunun oluşabilmesi için; tapu sicilinin tutulmasında sicil görevlisinin hukuka aykırı bir eylem veya işleminin olması, bu eylem veya işlem sonucunda bir zararın doğmuş olması, eylem veya işlem ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir....

            UYAP Entegrasyonu