Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 20/03/2014 NUMARASI : 2013/135-2014/134 Taraflar arasındaki tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 20.03.2014 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili Av. Ç.. H.. tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.02.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı vekili Av. D.. A.. geldi, diğer taraftan Hazine vekili Av. Ulviye Sarp geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü; K A R A R Davacı D.. A.. vekili, bila tarihli dava dilekçesi ile, Eyüp İlçesi, Alibeyköy Mahallesi 75 pafta, .. ada, 1 parsel sayılı taşınmazın 1200/7360 paylı taşınmazdaki hak ve paylarının tamamının, dava dışı R....
Ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına davacı lehine konulan ipoteğin fekkine karar verildiği; alacağını tahsil edemeyen davacının, tapu kaydındaki ipoteğin de fekkedilmesi nedeniyle uğradığı zararların tazmini istemiyle iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır. 1) 4721 sayılı TMK'nun 38.maddesi “kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücu edilmek kaydıyla Devletçe tazmin edilir” hükmünü; sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ise” tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur.” hükmünü içermektedir....
Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hakimiyet hakkı kurmasını sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar manada kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Türk Medeni Kanunu’nun 1010. maddesi uyarınca haciz şerhi tapuya yazıldıktan sonra lehtarının talebi ile terkin edilebilir. Borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi veya sona ermesi halinde ya da haciz şerhinin usulsüz kaydı hallerinde ilgilisinin terkine olur vermemesi durumunda taşınmaz maliki şerhin terkinini dava edebilir. Davanın da şerh nedeniyle hak sahibi olan kişilere karşı yöneltilmesi gereklidir. Öte yandan, tapu kayıtlarının düzenli tutulmasından tapu sicil müdürlüğü sorumludur. Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi hükmü uyarınca da tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan da devlet sorumludur....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/05/2019 NUMARASI : 2018/342 ESAS, 2019/315 KARAR DAVA KONUSU : Kişisel Durum Sicil Kaydı Tutulmasından Kaynaklı KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Altınova ilçesi, 748 parsel sayılı ve 1610 m2 yüzölçümlü taşınmazın tamamının tapuda müvekkili adına kayıt ve tescilli bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazın tapuda orman ile ilgili herhangi bir kısıtlayıcı ibare olmaksızın 12/11/2012 tarihinde satın aldığını, satın almasından çok sonraki bir tarihte 10/10/2013 tarihinde tapu kaydının beyanlar hanesine davalı tarafından tescilli orman arazisi kaydı konularak müvekkilinin taşınmaz üzerindeki mülkiyet ve tasarruf haklarının tamamen kısıtlandığını ve taşınmazın Yalova 3.Asliye Hukuk Mahkemseinin 2016/541 esas 2017/567 karar sayılı ilamı ile orman olarak tescil edildiğini...
Tapu sicilini düzenleyen kişiler, Tapu Sicil Müdürlüğü dışında kaldığı, Kadastro işlemi, satış, devir gibi kişilerarası işlemlerle düzenlenen sicil tapu kaydına aktaran ve bu şekilde sicili tutan ise Tapu Sicil Müdürlüğüdür, sicili düzenleyen kişiler arası işlemler için Devletin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, sorumluluğu doğuracak uygun illiyet bağı olmadığını, Tapu Sicilinin tutulmasından kaynaklanan MK.107. maddesine dayalı bir tazminat yükümlülüğünden bahsedilemeyeceğini, Devlete atfedilecek bir kusur olmadığından Hazine yönünden reddi gerektiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 41....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.09.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında düzeltim istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.05.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava Tapu Sicil Tüzüğünün 85. maddesine dayalı düzeltilme istemine ilişkindir. Karşı davada kayıt maliki ..., Hazinenin tapu sicilin düzenli tutulmasından doğan sorumluluğu olduğunu, uğradığı zararın tahsilini istemiştir. Mahkemece asıl ve karşı dava reddedilmiştir. Hükmü davacı ... temyiz etmiştir....
Bu nedenle, yayla olduğu halde taşınmazın tapuya kaydedilip sonra da tapusunun iptaline karar verilmiş olmasından dolayı davacının tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı tazminat talebi yerinde olup, davanın esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/12/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. 721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan da TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur (HGK'nun 16.06.2010 gün ve 2010/4-349/318 sayılı kararı). Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin, ayın hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu madde uyarınca düzenlenen sorumluluk, objektif (kusursuz) sorumluluk niteliğindedir....
MELEK ÖZSOY - DAVALILAR : 1- ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ - 2- T7 DAVA : Tazminat (Kişisel Durum Sicil Kaydı Tutulmasından Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 15/03/2019 Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; Tarafların İddia Ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yalova ili Altınova ilçesi Tavşanlı köyü Dipgölcük mevkii pafta 8 parsel 307, 3220 m2 meyve bahçesi niteliğinde, 2. si Yalova ili Altınova ilçesi Tavşanlı köyü Sivritepe Mevkii Pafta :13 Parsel : 569 6379 m2 de bulunan taşınmazın ise fındıklık olan taşınmazlarının tamamının kadastro çalışması sırasında haksız olarak orman sınırları içine bırakıldığını, 56 Nolu Orman kadastro Komisyon Başkanlığının çalışması neticesinde 01/02/2013 tarihinde askıya asılan askı mazbatası ile ilan edilen tarafına ait hale hazırda bulunan meyve bahçesi ve fındıklık niteliğinde bulunan taşınmazın tapu kayıtlarının hiçbir orman ile ilgi ve alakası olmadığını...
Dava TMK'nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat davasıdır. Dosyada yer alan bilgilere göre dava konusu yerin tapu kaydı üzerine 04.05.1995 tarihinde “kısmen 2/B alanı içinde kalmaktadır” şerhinin konulduğu, 28.12.2010 tarihinde ise; “ 2623 metrekaresi 2/B alanında kalır” şeklinde şerhlerin konulduğu, davacının bu yeri mevcut şerhleri bilerek 15.06.2012 tarihinde satın aldığı, satış akit tablosunda bu şerhlerin varlığının yer aldığı, buna rağmen şerhleri bilerek davacının dava konusu taşınmazı satın aldığı hususu sabittir. TMK 1007. maddede yer alan “Devletin sorumluluğunun oluşabilmesi için; tapu sicilinin tutulmasında sicil görevlisinin hukuka aykırı bir eylem veya işleminin olması, bu eylem veya işlem sonucunda bir zararın doğmuş olması, eylem veya işlem ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir....