Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kişisel ilişki kararlarının süreklilik arz edecek şekilde kesin hüküm niteliği taşımadığı, bu nedenle, çocukların üstün yararlarına, değişen durum ve koşullara göre önceden verilmiş kişisel ilişki kararlarının değiştirilebileceği, kaldırılabileceği ve daha önce kişisel ilişki kurulmamış ise kişisel ilişki kurulması yönünde karar verilebileceği, ancak, kişisel ilişki kararlarının çocuğun üstün yararına uygun, çocuğun huzurunu tehlikeye sokmayan, açık, infaz sırasında kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde olması gerektiği, çocukla, anne ve baba arasında kişisel ilişki kurulması kararı verilirken; göz ününde tutulması gereken temel ilkenin çocuğun üstün yararı olduğu, çocuğun üstün yararı belirlenirken; onun bedensel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gerektiği, anne ve babanın yararları, ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, kişisel ilişki ve ziynetlerin kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Çocukla ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....
Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 3-Velayeti davacı-karşı davalı kadına bırakılan müşterek çocuk ... 15.09.2013 doğumludur. Bu yaştaki çocuğun davalı-karşı davacı ile kararda gösterilen sürelerde kişisel ilişki gelişimini olumsuz etkileyebilir. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas alınmalıdır (TMK.m. 182/3). Çocuğun yaşı dikkate alındığında öngörülen kişisel ilişki çocuğun menfaatine uygun bulunmamıştır. Ayrıca değişen koşullara göre her zaman yeniden düzenleme talep edilebileceğinden kademeli kişisel ilişki kurulması da doğru değildir. Daha uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır....
Pazar günü saat 10:00'dan saat 17:00'ye kadar, dini bayramların 2. günü saat 12:00'den aynı gün saat 15:00'e kadar, her yıl 1 Temmuz saat 10:00'dan 10 temmuz saat 17:00'ye kadar” şeklinde kişisel ilişki düzenlenmesine karar verilmiş, taraflarca kişisel ilişki kurulması istinafa getirilmekle ilgili bölge adliye mahkemesince itirazlar esastan reddedilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 325. maddesinde "Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir" denilmektedir. Davacılar küçüğün büyük annesi ve büyük babası olup, torunlarını sevme, onunla kişisel ilişki kurulmasını isteme, en doğal haklarıdır. Baba ve davacılar arasında anlaşmazlık bulunması, davacıların torunları ile kişisel ilişki kurmasına engel teşkil etmemelidir....
Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK m.182/2). Baba öldüğüne göre, dede ve babaanne torunları ile kişisel ilişki kurulmasını istemekte haklıdırlar. Kişisel ilişki tesis edildiğinde çocuğun huzurunun tehlikeye gireceği ve davacıların bu hakkı amacına aykırı kullanacaklarına dair dosyada delil de yoktur. Bu sebeple davacılar ile çocuk ... arasında kişisel ilişki kurulması isabetli ise de; kurulan kişisel ilişki süresinin uzun olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda, küçüğün üstün yararları da dikkate alınarak daha uygun kişisel ilişki kurulması gerekmektedir. Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur (HMK m. 370/2)....
Cumartesi günü saat 09.00 ile Pazar günü saat 17.00 arasında, dini bayramların 3.günü saat 09.00-18.00 arasında, ayrı yerde oturmaları halinde ise her yılın 1 Temmuz saat 09.00 ile 31 Temmuz saat 18.00 arasında ve dini bayramların 3. günü saat 09.00-18.00 arasında kişisel ilişki kurulmasına" karar verilmiştir. Kişisel ilişki kurulurken analık ve babalık duygularından önce çocukların yararı dikkate alınmalıdır. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalı-davacı baba alkol bağımlısıdır. Mahkemece ilişki sırasında davalı babanın “alkolsüz olması” koşulu belirtilmiş ise de, bu husus infazda tereddüt yaratacak niteliktedir. O halde velayeti anneye bırakılan müşterek çocuk ile alkol bağımlısı olan baba arasında yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki tesisi, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini olumsuz etkileyeceğinin kabulü gerekir. Bu nedenle, müşterek çocuk ile baba arasında yatılı kalacak şekilde ve uzun süreli kişisel ilişki kurulması doğru değildir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ortak çocuğun henüz çok küçük olduğu, bu nedenle baba ile yatısız olacak şekilde kişisel ilişki kurulması yerinde ise de, ortak çocuğun babadan uzun süre ayrı kalmasının çocuktaki aidiyet duygusunun sarsılmasına neden olabileceği, yatısız şekilde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatleri dikkate alındığında, ilişki süresinin yetersiz olduğu, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisini ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun saatleri kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerektiği, çocuk ile baba arasında yatısız olacak şekilde kişisel ilişki kurulması yerinde ise de, her hafta sonunu kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının hem çocuğun yararına olmayacağı, hem de velâyet sahibi olan annenin velâyet hakkını kullanmasında zorluklar çıkacağı, bu nedenle her hafta sonunu kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının da doğru olmadığı gerekçesiyle, tarafların...
Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını Türk Medeni Kanununun 324. maddesinin (1.) fıkrasında gösterilen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı kendilerinden alınabilir (TMK m. 324/2). Tarafların müşterek çocuğu 2002 doğumludur. Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalının, bu hakkını amacına aykırı olarak kullandığını kabule yeterli delil mevcut olmadığı gibi, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi olarak tehlikede olduğuna ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki hakimin müdahalesi ve çocukla kişisel ilişki kurulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kişisel ilişki kurulması talebine yönelik kısmen kabulüne, davacının diğer taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Kararın davalı vekili ve davacı vekili tarafından katılma yoluyla istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kişisel davacının ilişki düzenlemesi talebinin reddine karar verilmiştir....
Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını Türk Medeni Kanununun 324. maddesinin (1.) fıkrasında gösterilen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı kendilerinden alınabilir (TMK m. 324/2). Tarafların müşterek çocuğu 2008 doğumludur. Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalının, bu hakkını amacına aykırı olarak kullandığını kabule yeterli delil mevcut olmadığı gibi, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi olarak tehlikede olduğuna ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Bir çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır....