Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Ticaret Mahkemesi ise, "... asıl ve karşı davadaki iddia ve taleplerin kişilik haklarına saldırı ve bunlara karşı talep edilebilecek himayelere ilişkin olduğu, tarafların haksız rekabete yönelik iddia veya taleplerinin bulunmadığı, tarafların açıkça 4721 sayılı TMK'nın 24 ve 25.maddelerdeki korumalardan yararlanmayı talep ettikleri, bu durumda görevli mahkemenin genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, esasen ihtiyati tedbir istemine yönelik istinaf incelemesi gerçekleştiren İstanbul BAM 4....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ... aleyhine 05/11/2012 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat ve ihtiyati tedbir istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen 30/10/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 13/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılacak bir dava üzerine yapılan yargılama sonunda verilen kesin karar ile sağlanabilir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK'nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüştür. Somut olayda, davalı dava konusu iş makinesinin yediemin sıfatıyla kendisine teslim edilmesini talep etmiş ise de; netice-i talep ile istenen sonuçlardan biri ile tedbiren sağlanmak istenen korumanın aynı olduğu değerlendirilerek HMK 389.madde kapsamında ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığından talebinin reddine" karar verilmiş, bu ret kararlarına karşı ihtiyati tedbir talebinde bulunan davacı ve davalı T4 vekilince süresi içerisinde istinaf talebinde bulunulmuştur....

      İhtiyati tedbir müessesesinin geçici hukuki koruma fonksiyonu dikkate alındığında, dava sonucunda elde edilecek menfaatin, davayı esastan çözecek ve ihtiyati tedbir kararı ile elde edilmesi sonucunu doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesine yasal olanak bulunmadığı açıktır. "…Eldeki davada davacının, davaya konu ettiği yayının kişilik haklarını ihlal ettiği iddiasıyla, kişilik haklarına yönelik ihlalinin durdurulmasını, önlenmesini ve men'ini talep etmiş olmasına göre, nihai kararın sonucunu doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması doğru değildir…" (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, E- 2013/1264,K-2013/19225, 05/12/2013T.) Bu nedenlerle mahkemece uyuşmazlığı esastan halledecek mahiyetteki ihtiyati tedbir yolu ile davalıya ait parselde yürütülen inşaat işlemlerinin durdurulması talebinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir....

      HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep edenler vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir talep edenler yönünden istinaf karar harcı olan 133,00 TL'den peşin alınan 80,70 TL'nin mahsubu ile eksik kalan 52,30 TL'nin ihtiyati tedbir talep edenlerden tahsiline, 3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati tedbir talep edenlerin yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01.06.2022...

        İlk derece mahkemesince, adli yargıda verilecek kararla idari işlemin yürürlüğünün durdurulamayacağını ve uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği belirterek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir....

        İhtiyati tedbir kararlarının tek başına temyiz edilemeyeceği 21/02/2014 gün, 2013/1 E. 2014/1 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı ile kabul edilmiş ise de; bu kararların nihai kararla temyiz olunabileceği izahtan varestedir. İhtiyati tedbir kararına konu edilen haber 1998 tarihli olup, yayının yapıldığı tarihteki görünür gerçeğe uygundur. Yani dava konusu edilen haber güncel bir haber olmayıp, arşiv haberidir. Arşive girilmeden bu habere ulaşmak mümkün olmadığına göre, arşivde bulunan bilgilerin davacının kişilik haklarını ihlal ettiği de söylenemez. Nitekim, Dairemiz kararının 2 nolu bendinde haberin yayın tarihinde hukuka uygun olduğu, ve davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmeyeceği kabul edilmiştir. Şu durumda, davalının ihtiyati tedbir kararına yönelik temyiz itirazlarının da kabulü gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararının 1 nolu bendine katılmıyoruz.25/06/2015...

          müvekkil şirketin uğramaya devam ettiğini, bu anlamda aleyhinde tespit istenen, her gün müvekkilinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet mahiyetindeki bu eylemlerini defaatle sürdürdüğünü ve ihlali yoğun olarak gerçekleştirdiğini beyanla kararın istinaf yolu açık bırakılan ihtiyati tedbir yönünden istinaf incelemesi neticesinde kısmen kaldırılmasını, anılan durumda müvekkilinin daha fazla zarara uğramaması için HMK m.389-390. maddeleri uyarınca teminatsız olarak yahut mahkemenin uygun göreceği bir teminat karşılığında müvekkilinin uğradığı zararın durdurulması amacıyla 'www...com' linkinden erişilen web sayfalarına erişimin tedbiren durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir....

            Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, TBK’nın 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

              UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Mahkemenin saldırının durudurulması talebinin görev yönünden reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kişilik haklarına saldırının durdurulması istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalının "itubirlik.org" isimli internet sitesi üzerinden müvekkilinin kişilik haklarını ve şahsi itibarını rencide edici nitelikte paylaşımlar yaptığını, bu nedenle müvekkilinin kişilik haklarının ve şahsi itibarının daha fazla zedelenmemesi amacı ile söz konusu paylaşımla yapılan saldırının öncelikle durdurulmasını talep etmiştir. Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş olup davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davanın kanuni dayanağının Türk Medeni Kanunu ve 5651 sayılı Kanun olduğu anlaşılmaktadır....

              UYAP Entegrasyonu