Dava, 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 14.02.1979 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 Sayılı Yasının 2. Madde uygulaması, daha sonra 31.03.1992 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan tapu kaydının iptali ve tescile ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 28.10.1948 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1744 Sayılı Yasaya göre 1975 yılında yapılıp, ekip çalışmaları 05.12.1974 tarihinde, komisyon çalışması 27.01.1977 tarihinde ilan edilerek itirazsız yerlerde 05.12.1975 tarihinde, komisyon incelemesine tabi tutulan yerlerde 27.01.1978 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ile 1989 yılında yapılıp, 18.05.1990 tarihinde ilan edilerek 18.11.1990 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasayla ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır....
Dava, Hazinenin kesinleşen 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uygulaması ile davalı adına oluşan tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1949 yılında yapılan ilk orman kadastrosu ile 1989 yılında yapılıp kesinleşen 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır. İptali istenilen taşınmazların 1988 yılında yapılan genel arazi kadastrosunun oluştuğu anlaşılmaktadır....
Az yukarıda da açıklandığı üzere kesinleşen uygulama kadastrosunun iptalini gerektirir bir durum bulunmadığına ve uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığına göre, mülkiyet uyuşmazlıkları uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacaktır. Diğer taraftan davanın açıldığı tarih itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücünün de geçmesi nedeniyle davacı tarafından Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tapu iptali ve tescil davası açılması halinde bu davanın da dinlenilme olanağı yoktur. Şu halde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tesis kadastrosu ile oluşan tapu kaydının iptali istemi ile açılan bir dava olmadığı halde taraflar arasındaki mülkiyet durumunu değiştirecek şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir. SONUÇ: Davalı .... Tic....
uyarınca yapılıp kesinleşen uygulama kadastrosu çalışmaları bulunmaktadır....
hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde ... esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda ... mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan ... fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır...
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 Sayılı Yasaya göre 1943 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu ile 09.09.1991 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. 1- İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi raporuna göre taşınmazın bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen 2308.59 m2'lik bölümünün kesinleşen 2/B madde uygulama alanında kaldığı anlaşıldığından davalı gerçek kişinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; Kesinleşmiş orman kadastrosunun bulunması halinde, kural olarak bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir....
Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli, değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda; dava 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan ve kesinleşen uygulama kadastrosuna karşı, karşı dava ise el atmanın önlenmesi istemine yönelik olarak açılmıştır....
sayılmış olması nedeniyle orman kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın adına tesciline, talebi kabul edilmediği takdirde ise taşınmazın rayiç değerinin tespit edilerek kendisine ödenmesi kararı verilmesini," dava ve talep etmiştir....
İncelenen dosya kapsamına göre, mahkemece taşınmaz başında keşif ve uygulama yapılmadan ve davalı taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırı içinde kalıp kalmadığı belirlenmeden davanın reddine karar verilmişse de, kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın 1971 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığının anlaşılması halinde, taşınmazın daha önce yapılan orman kadastrosunun sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulduğundan, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026....