Kadastro Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 10 yıllık süre içerisinde açılan orman tahdidine itiraz davasıdır. Dosya kapsamından, davacılar vekili müvekkilleri adına kesinleşen 163 ada 149 ve 185 parsel sayılı taşınmazlar ilgili davalarının bulunmadığını, davalarının 1 ada 30 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan bir kısım yere ait olduğunu, bu kısmın orman tahdidi içinde bırakıldığını belirterek orman tahdidinin iptilini istediği anlaşılmakla, 10 yıllık süre içeresinde açılan orman tahdidine itiraz davasında uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme ... Asliye Hukuk Mahkemesidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10/10/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şöyle ki; hükme esas alınan raporlarda davaya konu yerin 1991 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırıldığı, 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince kesinleşen orman sınırı içinde olması nedeniyle tapu kütüğüne aynen aktarılması amacı ile kadastro tesbit tutanağı düzenlenmeden ve 140 ada 626 parsel numarası verilerek sınırlandırıldığı, orman kadastrosunun 1991 yılında kesinleştiği bu tarihte taşınmazın orman niteliğini kazandığı, bu tarihten sonra 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi yollaması ile 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereği tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabileceklerinin düzenlendiği, davacının 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 30.11.2010’da dava açtığı anlaşılmakla hak düşürücü süre geçtiğinden mahkemece davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir....
Bundan ayrı; 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihte var olan tüm ormanlar hiçbir bildirime gerek kalmadan devletleştirilmiş ve hak sahiplerine yine hak düşürücü süre içinde bedel isteme konusunda olanak tanınmıştır. Davacı tarafından dava konusu edilen taşınmazın, yörede 1977 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında orman olarak sınırlandırılan 108 ada 1640 nolu orman parseli içinde kaldığı ve davacı tarafından 6831 sayılı Yasanın 11. maddesinde belirtilen 6 aylık süre içinde orman kadastrosuna itiraz davası açılmamakla beraber hak düşürücü sürelerin geçirildiği ve orman tahdidinin kesinleştiği anlaşıldığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda ... onama harcının temyiz edene yükletilmesine 15/11/2012 günü oybirliği ile karar verildi....
Mevkii cilt 83, sayfa 68 de no 42 den 52’'ye kadar olan kayıtların müvekkilerinin murisleri (İzmir 13.SHM 2008/487 karar sayılı ilâm)...’e ait olduğunu, yörede orman kadastrosunun ilânının 22.02.2009 tarihinde yapıldığını, 10 yıllık hak düşürücü süre içinde davalarını açtıklarını dava ettikleri taşınmazların ormanla ilgilerinin bulunmadığını, orman tahdidine itirazc davalarının kabulüne karar verilmesini ve orman kadastrosunun askı ilânı sırasında .... Kadastro Mahkemesinde ve Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinde devam eden mülkiyete ilişkin davalar bulunması nedeniyle dava dosyalarının birleştirilerek görevli kadastro mahkemesine gönderilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, ilgili tapu kayıtlarının Karaburun’a bağlı “Karaada” adasına ait olduğu anlaşılmakla yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu kaydına dayalı, 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali niteliğindedir....
Tapu kaydında “Satılamaz Devredilemez (Orman)” şerhi vardır. Davacı 06/12/2013 havale tarihli dilekçesiyle dava konusu taşınmazın orman vasfında olmadığı halde, orman kadastrosunda orman sınırları içerisinde kaldığını, evveliyatından itibaren orman olmadığını ileri sürerek taşınmazın orman sınırları dışına çıkartılmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece orman tahdit kadastrosunun kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman tahdidinin iptali talebine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede tapulama çalışması 1972 yılında yapılmış, orman kadsatrosu ve 2/B uygulaması 10.08.1998 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz orman sınırları içine alınmıştır....
Mahkemece orman kadastrosunun kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre geçtikten sonra dava açılamayacağından, davanın reddine karar verilmiş ise de, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosuna itiraz ve dava açma süresi, 3 ay; daha sonra yürürlüğe konulan 6831, 1744, 2896, sayılı kanunlar da 1 yıl; 3302 ve 3373 sayılı kanunlarla değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre orman kadastrosuna itiraz ve dava açma süresi 6 ay olarak belirlenmiştir. Ancak, 3373 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda tapulu taşınmazlar için tapu sahiplerine tapuya dayanarak orman kadastrosuna itiraz davası açmak için 10 yıllık hak düşürücü süre getirilmiştir. Yukarıda sayılı kanunlarla tanınan bu sürelerin tamamı hak düşürücü sürelerdir....
Köyü 122 ada 1 nolu parselin orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tesciline karar verildiği, orman niteliği kazanan taşınmazın tapusunun iptali isteminin aynı zamanda orman tahdidinin iptalini gerektirdiği, böyle bir davanın ise 6831 sayılı Orman Kanununda belirtilen hak düşürücü sürelerde istenebileceği, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereği tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabileceklerinin düzenlendiği bu süre dolmamış olmakla birlikte davacının bir tapu kaydına değilde zilyetliğe dayalı olarak orman tahdidinin iptalini istediği belirlenmekle, davacının zilyetliğe dayanarak açtığı davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 21.03.2013 günü oy birliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdidinin iptali davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... 21.04.2006 günlü dilekçesinde, ... Beldesi, Germuar Yaylasındaki 25 dönüm miktarındaki taşınmazın zilyedi olduğu iddiası ile yapılan orman tahdidinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, Orman tahdidinin 08.12.2005 tarihinde kesinleştiği, davanın altı aylık ilan süresi içinde açılmadığı hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, zilyetliğe dayalı olarak açılan orman tahdidinin iptali istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 08.06.2005 tarihinde ilan edilip 08.12.2005 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır....
Köyünde bulunan taşınmazları için orman tahdidinin iptalini istemişlerdir. Dayanak tapu kayıtlarında da ... İlçesi, ... Köyü olarak geçmektedir. Ayrıca, dayanak tapu kayıtları kadastro sırasında ... Köyündeki taşınmazlara uygulanmış, bu taşınmazlarla ilgili ... Mahkemelerinde görülüp sonuçlanan davalar da bulunmaktadır. Bu nedenlerle, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi isabetsiz olup usûl ve kanuna aykırıdır'' denilmiştir. Bozma kararına karşı davacılar vekilince karar düzeltme yoluna başvurulmuş ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16.10.2014 tarih ve 2014/3358-8500 sayılı kararı ile talebi reddedilmiştir. Mahkemece bozma kararı sonrası davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu kaydına dayalı, 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali niteliğindedir....
Mevkiinde bulunan taşınmazlarının önceden beri tarım alanı olduğunu, ancak orman olarak sınırlandırıldığını ileri sürerek orman tahdidinin iptali ile taşınmazın adına tescili istemi ile 16/05/2005 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesine dava açmıştır. Mahkemece, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesi gereğince ancak tapuya dayanılarak 10 yıllık süre içinde orman tahdidine itiraz davası açılabileceği, tapuya dayanılmayan, yalnızca zilyetliğe dayanılarak açılan bu davanın 6 aylık hak düşürücü sürenin de geçmiş olması nedeniyle dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar vermiş, karar davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescili niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre orman kadastrosu yapılmış, genel arazi kadastrosu ile birlikte ilan edilerek kesinleşmiştir....