Köyünde 26.11.2002 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada orman tahdidi içinde kalan ve orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına, ......
Yönetimi ise çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla tapu kayıtlarının iptaline ve orman niteliği ile Hazine adına tescil ve elatmanın önlenmesi ve kal’ini istemiş, mahkemece Yönetimin davasının kısmen kabulüne, 19.07.2007 tarihli krokide 21 ada 1 parselin C (23.544 m2) bölümünün, 24 ada 10 parselin A (32.728 m2) bölümünün tapusunun iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline, elatmanın önlenmesi ve davalı-karşı davacılarca yapılan inşaatların kal'ine, karşı davacıların orman tahdidine itiraz davalarının reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 10 yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARIN ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamından davanın sadece uygulama kadastrosuna yönelik itiraza ilişkin olmadığı, bilirkişi raporunda krokilerde gösterilen yolların orman olarak tescil edilmesini ilişkin mülkiyet iddialı talebini de içerdiği, talebin içeriği itibariyle orman kadastrosuna veya tesis kadastrosundan önceki nedenlere ve mülkiyet hakkına dayalı tescil davası olduğu, mülkiyet iddiası açısından Kadastro Mahkemelerinin kesinleşen ve tapuya tescil edilen taşınmazların tapu kaydını iptal etme veya etmeme veya on yıllık hak düşürücü süreden dolayı davayı reddetme veya dava konusu edilen ve tescil harici olan yolların orman olarak tescil edilmesi görev ve yetkisinin bulunmadığı, mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin Tescil davası yönünden davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında doğrudan doğruya resen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından mülkiyet uyuşmazlığına...
"İçtihat Metni" İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 26/12/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; U.. ili, Merkez, B... köyünde bulunan müvekkiline ait eski 651 ve 652 (yeni 230 ada 8 ve 9) sayılı parsellere bitişik ve doğusunda kalan, tescil harici bırakılan taşınmazın yirmi yıldan fazladır müvekkili tarafından kullanıldığı halde 26/11/2013 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu işleminde orman sınırları içine alındığı iddiasıyla orman kadastrosuna itiraz ve tescil isteminde bulunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, orman kadastrosuna itiraz ve tescil davasıdır....
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında keşinleşen orman kadastrosu, 27/02/2013 tarihinde ilan edilip kesinleşen, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, 1985 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARIN ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, gerek dava dilekçesinin içeriğinden, gerekse davacı vekilinin yazılı ve duruşmadaki beyanlarına göre tüm dosya kapsamından davanın sadece uygulama kadastrosuna yönelik itiraza ilişkin olmadığı, bilirkişi raporunda krokilerde gösterilen yolların orman olarak tescil edilmesini ilişkin mülkiyet iddialı talebini de içerdiği, talebin içeriği itibariyle orman kadastrosuna veya tesis kadastrosundan önceki nedenlere ve mülkiyet hakkına dayalı tescil davası olduğu, mülkiyet iddiası açısından Kadastro Mahkemelerinin kesinleşen ve tapuya tescil edilen taşınmazların tapu kaydını iptal etme veya etmeme veya on yıllık hak düşürücü süreden dolayı davayı reddetme veya dava konusu edilen ve tescil harici olan yolların orman olarak tescil edilmesi görev ve yetkisinin bulunmadığı, mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin Tescil davası yönünden davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup...
Bu nedenle mahkemece, öncelikle, orman kadastro haritası ve tutanakları fen ve orman bilirkişiler eliyle yöntemince mahalline uygulanmalı, orman kadastro haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine bilgisayar ortamında (... veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, komşu ve yakın komşu parseller ve değişik açı ve uzaklıkta en az 4-5 OS noktası görülecek şekilde kadastro paftası üzerine aplike edilmeli, bu şekilde yapılacak uygulama sonunda taşınmazın kısmen ya da tamamen orman sınırı dışında bırakıldığı anlaşılırsa, dava sırasında yapılan orman kadastro çalışmasının eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyeceği, davanın aynı zamanda orman kadastrosuna itiraza dönüşeceği ve orman kadastrosuna itiraz davalarının kadastro mahkemesinde görüleceği gözönünde bulundurularak tapu iptali ve tescil davası elde tutulmalı, orman kadastrosuna itiraz davası bakımından tefrik ve görevsizlik kararı verilmeli ve orman kadastrosuna itiraz davasının sonucu beklenmelidir....
Her ne kadar dava uygulama kadastrosuna ilişkin askı ilan süresi içerisinde açılmış ise de, uyuşmazlık, kadastrosu kesinleşen taşınmaz bölümüne yönelik mülkiyet ihtilafından kaynaklandığından, davacının tapu iptali ve tescil isteği bakımından yargılama yapma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait bulunmaktadır. Bu husus Mahkemenin de kabulünde olup, uygulama kadastrosuna itiraz davalarında mülkiyete ilişkin itirazların ileri sürülemeyeceği belirtilmiştir. Hal böyle olunca tapu iptali ve tescil isteği yönünden ... Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine şeklinde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmü BOZULMASINA, 19.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ne var ki Mahkemece, verilen kararın hüküm fıkrasında, davacının uygulama kadastrosuna itiraz talebi hakkında hüküm kurulmadığı gibi, hükmün gerekçesi incelendiğinde, davacının tazminat talebine ilişkin olarak gerekçe gösterildiği halde, uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, mahkemece davacının uygulama kadastrosuna itiraz talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmaması da isabetsizdir. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle davacıya, paydaşı bulunduğu eski 43 (yeni 140 ada 5) parsel sayılı taşınmazın kendisi dışındaki diğer tapu maliklerinin yöntemince davaya katılımını sağlamak üzere süre ve imkan verilmeli ve bu şekilde taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasına girilerek hüküm kurulmalıdır....
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın yörede 1959 yılında yapılan tapulama çalışmalarında taşlık, ... ve orman niteliği ile tespit dışı bırakıldığına, uzman bilirkişiler tarafından 06.03.1991 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesinde sözü edilen 10 yıllık süre içinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davasının ancak tapuya dayalı olarak açılabileceğine ve zilyetliğe dayalı açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gözetilerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 450.00.-YTL. vekalet ücretinin davacı gerçek kişilerden alınarak davalı ......