"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı... arasında imzalanan kredi sözleşmesini davalının kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine girişilen icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 12/07/2019 NUMARASI : 2016/637 ESAS 2019/629 KARAR DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/09/2020 NUMARASI : 2019/483 ESAS, 2020/218 KARAR DAVA KONUSU : İtirazın İptali KARAR : İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile dava dışı asıl borçlu Şenol Mişe arasında imzalanan 27/02/2017 tarihli kredi sözleşmesine müvekkilinin 10/03/2017 tarihinde 150.000,00TL limitle kefil olduğunu, davalı bankanın kredi alacağının tahsili için Tatvan İcra Müdürlüğü'nün 2019/736 Esas sayılı dosyası üzerinden asıl borçlu ve müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, eş rızasının bulunmaması nedeniyle TBK 582 ve devamı maddeleri gereğince kefaletin geçersiz olduğunu, asıl borçlu ile müvekkili arasında ticari ortaklığının bulunmaması ve takibe konu kredinin müvekkilinin kendi işletmesi ile ilgili olmaması nedeniyle kanunda belirtilen eş rızasının aranmadığı istisnai durumların gerçekleşmediğini, kefaletin 150.000,00TL limitli olmasına rağmen icra takibinde borcun daha fazla gösterildiğini, davalı bankanın asıl borçludan ipotek aldığını...
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak iddiasına dayalı başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılar hakkındaki İstanbul Anadolu ......
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ilama dayalı takibin imzaya itiraz ve kefaletin geçersizliğine dayalı olarak iptali istemiyle yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine, yasal düzenleme olmadığından davalı alacaklı tarafın tazminat talebinin de reddine ve mahkemece verilen 21/08/2020 tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Kararın davacı borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulü ile takibin davacı yönünden iptaline ve ilamlı takibin iptali durumunda tazminata hükmedileceğine dair bir düzenleme bulunmadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/2249 KARAR NO : 2022/737 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ KARAR TARİHİ : 31/05/2022 KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2022 Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/05/2019 tarih, 2018/852 esas, 2019/672 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde; TALEP: Davacı vekili, müvekkili ile Mba Dan. Kimya Müh. Ltd. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalıların ise sözleşmede kefil sıfatıyla yer aldığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, eş rızası olmadığından kefaletin geçersiz olduğunu, kefaletin TBK’nın 583. maddesindeki şartları taşımadığını, kefalet borcunun ipotek ile teminat altına alındığını, İİK’nın 45. maddesine göre, davalılar aleyhine takip yapılamayacağını belirterek, davanın reddini istemiştir....
Davalı vekili, takibe ve davaya konu kredi borcunun ... tarafından çek verilmesi ile sona erdiğini, davacının borcun yenilenmesi anlamında bir beyanı da bulunmadığını, kefaletin asıl borçla birlikte sona erdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davalının sözleşmede kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu ve kefalet limitinin 75.000 TL olduğu, 17/09/2012 temerrüt tarihi itibariyle borç ve ferilerinin kefalet limiti altında kaldığı, kefaletin geçersizliği sonucunu doğuracak herhangi bir hukuki sebebin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile ......
sebebiyle bu kefaletin, emredici kurala aykırılık nedeniyle TBK m. 27/I hükmünce kesin hükümsüz (geçersiz) sayılabileceği,2-) Eğer davalılardan gerçek kişilerin kefil sayılabileceği kabul edilirse bankacılık yönünden değerlendirme yapıldığında:A....
ın kefil konumunda olduğunu, eşin rızası alınmadığından kefaletin geçerliliği olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin eşi ...'ın borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, aval ile kefalet kavramlarının farklı olduğunu, hukuki sonuçlarının da farklılık gösterdiğini, eşin rızasının alınmasının gerekli olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan delillere göre, aval ile kefaletin farklı hukuki sonuçları olduğu, özel yasa olan Türk Ticaret Kanunu'nda, Borçlar Kanunun'da kefaletin geçerliliği için şart olan eş rızasının avali kapsamadığı, dolayısıyla davacının rızasına gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalılar vekili, kefaletin usulsüz olduğunu, kefalet limitinin sözleşmeye sonradan yazılmış olduğunun çıplak gözle bile anlaşılabildiğini, sözleşme tarihi olan 2006 yılında YTL kullanıldığı halde sözleşmedeki miktarın TL olarak sonradan yazılmış olduğunu, kefaletin geçersiz olduğunu, imzanın murise ait olup olmadığının, sözleşme tarihinde davacı bankanın belirtilen limitle ilgili damga vergisi yatırıp yatırmadığının, bahse konu kredilerin murisin ölümünden önce kullandırılıp kullandırılmadığının araştırılmasının gerektiğini, müvekkillerinin temerrüde de düşürülmediğini beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir....