Türk Medeni Kanunu'nda ise, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası olarak sayılmış, 8, 28, 47 ve 48. maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığı, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağı ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceği belirtilmiştir. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak ta taraf ehliyetinin sona ereceği TMK'nin 28. maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur....
bir belge verilemediği takdirde; ölünün hısımlarının ve ölüm olayını bilenlerin kimlikleri ile yerleşim yeri adreslerinin tespit edileceği, bu belgelerin mülkî idare amirliği aracılığı ile güvenlik makamlarına gönderilerek kişinin ölümünün araştırılmasının isteneceği, kütüklere ilgilinin ölüm araştırmasının yapıldığı açıklamasında bulunulacağı, bu araştırma sonuçlanıncaya kadar kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı, kişinin öldüğünün tespit edilmesi halinde ölüm olayının aile kütüğüne tescil edileceği, hakkında araştırma yapılan kişinin sağ olduğunun anlaşılması halinde ise yapılan açıklamanın silineceği, 4'üncü bendinde de genel müdürlükçe, MERNİS ve adres kayıt sisteminde yer alan .../. bilgilerden yararlanılarak uzun süredir işlem görmeyen ve ölü olması muhtemel olup da aile kütüklerinde sağ görülenlerin araştırılmasının, üçüncü fıkrada belirtilen usule göre Nüfus Müdürlüklerine yaptırılacağı belirtilmiştir....
İlçesi nüfusunda sağ,. köyü nüfusunda ölü gözüktükleri ancak sağ oldukları tespit edildiğinden kaydın düzeltilerek.'daki mükerrer kaydın iptal edilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile ..., . ve.'ın sağ olduğunun tespitine, ölüm kayıtları kaldırılarak. İlçesindeki kayıtlarının iptaline, Ümmühan ve ... için açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davalılar, ..., . ve ...'ın ölü olarak görünen nüfus kayıtlarının sağ olarak düzeltilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak; 1-Davalı ...'ın mükerrer kaydının iptali yönünde bir istemi olmadığı dikkate alınarak ona yönelik davanın reddi gerekirken mükerrer kayıt iptaline karar verilmesi, 2-. İlçesi. köyü.5, .1' de kayıtlı İmhan ile . İlçesi. Köyü ., . de kayıtlı .'...
Buna göre mahkemece dava tarihinde sağ olan kişilerin kendileri tarafından açılan bir dava bulunmadığı ve davalıların kayden ölü görünen maliklerle aralarındaki irsiyet bağının kanıtlanamadığı göz önünde tutularak gerek sağ olan ve davada yer almayan malikler ve gerekse davacılarla aralarında irsi bağlantısı kanıtlanmayan ölü malikler hakkında açılan davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. II-Ayrıca, tapu maliklerinden ... ...’nin baba adı nüfusta ... olduğu halde tapuya Hacı ... olarak yazılmasına karar verilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir. III-Davalı vekilinin yukarıdaki iki bent dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
Tapu kayıtlarına dayanak oluşturan tutanaklar Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek malik ...’nın kimlik bilgileri belirlendikten sonra Nüfus Müdürlüğünden adı geçen kişinin sağ olup olmadığı araştırılarak ölü olduğunun saptanması halinde belirlenecek mirasçılarına, sağ ise davalıya tebligata yarar açık adresleri ilgili kurumlardan (nüfus aile kütüğünde yazılı yerleşim yeri adresinin “5490 sayılı Nüfus Yasasının 7/g -50/1 ve Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 13/1. maddeleri uyarınca” ilgili Nüfus Müdürlüğünden, Sosyal Güvenlik Kurumu, Vergi Dairesi gibi) ve zabıta marifetiyle belirlendikten sonra gerekçeli karar ile davacı vekilinin temyiz dilekçesi tebliğ edilerek temyiz süresi beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİNDE İLERİ SÜRÜLEN DELİLLER: Nüfus kaydı, tanık beyanları, İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: SKavak Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/187 esas, 2020/127 karar sayılı kararında: Davacının, halası Mevlüde Eş'in gerçekte ölmüş olmasına karşın nüfus kayıtlarında hala sağ gözüktüğünü, bu nedenle halasının ölü olduğunun tespitini talep ettiği, mahkememizce yapılan araştırmada böyle bir kişinin yaşadığının yahut ölü olduğunun yapılan kolluk araştırması ve gelen müzekkere cevaplarından anlaşılamadığı, ölü olduğunun tespiti istenen kişinin öldüğünün, öldüğü gün ay ve yıl olarak şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespitinin zorunlu olmasına karşın gerek mahkememizce yaptırılan araştırmada gerekse davacı yanca Mevlüde Eş'in ölü olduğunun şüpheye yer kalmayacak şekilde tespit edilemediği anlaşılmakla; -Davanın REDDİNE, karar verilmiştir....
Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamında nüfus kayıtlarında sağ gözüken kişilerin ölü olduklarının tespiti istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106.maddesinde, gereği bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespit davası yolu ile mahkemeden istenebileceği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 44/2. maddesi gereği her ilgilinin cesedi bulunamayan kişinin ölü veya sağ olduğunun mahkemece tespitini dava edebileceği ve gerçek durumu göstermeyen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olarak 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde; nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı kayıt düzeltme davalarının, nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görüleceği ve karara bağlanacağı, hükme bağlanmıştır...
Kabule göre de; Ölü olduğunun tespitine karar verilen kişinin ölüm tarihinin de belirlenerek nüfusa tesciline karar verilmesi gerekirken sadece ölü olduğunun tespiti ile yetinilmesi de yerinde değildir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece sağ olduğu ve soyadı bilinen bir kişinin “ölü” olarak yazılması ile soyadı yerine lakabının yazıldığı iddiasının inandırıcı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Mahkemece yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir....
Aşamalardaki beyanlarında da tapu maliki olan Haydar oğlu Selim'den intikal eden taşınmazlardan yararlanamadıklarını, öncelikle tapuda paydaş olarak görünen ölü ...soyadının Işık olarak eklenmesini ve daha sonra adına intikalin sağlanmasını istemiştir. Olayları anlatmak taraflara hukukî nitelendirme hâkime aittir. Dosya kapsamından tapuda paydaş olarak görünen ölü ...'in (... oğlu) Soyadı Kanunundan önce vefat ettiği, bu halde soyadının eklenmesi mümkün değil ise de çoğun içinde azda vardır kuralı gereği, tapu paydaşı ... oğlu ...'in davacının büyük dedesi... ....olduğunun tespiti talebi olduğu, adına tescilin yapılmasına ilişkin beyanların tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde taşınmazı kullanmasının sağlanmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır....