Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamında nüfus kayıtlarında sağ gözüken kişilerin ölü olduklarının tespiti istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106.maddesinde, gereği bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespit davası yolu ile mahkemeden istenebileceği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 44/2. maddesi gereği her ilgilinin cesedi bulunamayan kişinin ölü veya sağ olduğunun mahkemece tespitini dava edebileceği ve gerçek durumu göstermeyen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olarak 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde; nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı kayıt düzeltme davalarının, nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görüleceği ve karara bağlanacağı, hükme bağlanmıştır...
Kabule göre de; Ölü olduğunun tespitine karar verilen kişinin ölüm tarihinin de belirlenerek nüfusa tesciline karar verilmesi gerekirken sadece ölü olduğunun tespiti ile yetinilmesi de yerinde değildir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece sağ olduğu ve soyadı bilinen bir kişinin “ölü” olarak yazılması ile soyadı yerine lakabının yazıldığı iddiasının inandırıcı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Mahkemece yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir....
Nüfus kayıtlarının incelenmesinde davacı murisi T4 kadastro tutanaklarında yazıldığı üzere babasının adının Hasan Hüseyin olduğu, onun babasının adının Halil olduğu, tek kardeşi Hamit'in kadastro sırasında sağ olduğu, kadastro işlemlerinin 1972 yılında yapıldığı görülmüştür. Kolluk araştırmasında da davacı murisinin isminin köyde Zebük olarak bilindiği, resmi kayıtlarda Zeynep olduğu, taşınmazların bu kişiye ait olduğunun tüm köy halkı tarafından bilindiği, baba ismi Hayrullah olan bir Zeynep bulunmadığı, Hayrullah Koçak isimli kişinin üç oğlunun olduğu kızının olmadığı, bazı kayıtlarda Hayrullah kızı, bazı kayıtlarda Hasan kızı olarak geçen Zebük'ün davacı murisi Hasan Hüseyin kızı T4 olduğu tespit edilmiştir. Zaten Hayrullah kaydını içeren 293 ada 13 parselin kadastro tutanağının belirtme kısmında da Hasan Hüseyin kızı Zebük yazılıdır. Tapu kayıtlarına aktarımda yanlışlık yapıldığı anlaşılmaktadır....
halen yaşamakta olduğunun Manisa ili, Turgutlu ilçesi, Sinirli Köyünden kolluk kuvvetlerince araştırılarak şahsın halen yaşadığının tespiti ve zuhulen ölü olarak kapatılan nüfus kaydının açılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Aşamalardaki beyanlarında da tapu maliki olan Haydar oğlu Selim'den intikal eden taşınmazlardan yararlanamadıklarını, öncelikle tapuda paydaş olarak görünen ölü ...soyadının Işık olarak eklenmesini ve daha sonra adına intikalin sağlanmasını istemiştir. Olayları anlatmak taraflara hukukî nitelendirme hâkime aittir. Dosya kapsamından tapuda paydaş olarak görünen ölü ...'in (... oğlu) Soyadı Kanunundan önce vefat ettiği, bu halde soyadının eklenmesi mümkün değil ise de çoğun içinde azda vardır kuralı gereği, tapu paydaşı ... oğlu ...'in davacının büyük dedesi... ....olduğunun tespiti talebi olduğu, adına tescilin yapılmasına ilişkin beyanların tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde taşınmazı kullanmasının sağlanmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, ... ’nun ölü olduğunun tespiti ile ölümün nüfus kayıtlarına tesciline ilişkindir. Tescil idari işlem ise de, ölümün tespiti adli yargının görevine girer. Bir hakkın kullanılması için bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimse iddiasını ispat etmek zorundadır (TMK.md.29/1). Davada, ölü olduğu iddia edilen ... ’nun tüm mirasçılarının davaya dahil edilmesi, gösterdikleri takdirde delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik hasımla hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
Dava, ... isimli şahsın 15.11.2005 tarihinde öldüğünün tespiti ile nüfus sicilindeki ölüm tarihinin düzeltilmesi isteğine ilişkin olup, Ağır Ceza Mahkemesinin ihbarı üzerine Cumhuriyet Savcısı tarafından açılmıştır. Ağır Ceza Mahkemesinde, bu kişinin sağlığında düzenlediği vekaletnameyle oğlu .... ölü kişinin 65 yaş aylığını bankadan alarak kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırmaktan kamu davasının bulunduğu görülmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 70/1. maddesine göre, Cumhuriyet savcısının açacağı veya taraf olarak yer alacağı hukuk davalarının kanunda açıkça gösterilmiş bulunması zorunludur. Türk Medeni Kanununa göre, bir hakkın kullanılması için bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimse, iddiasını ispat etmek zorundadır....
Kaydın açılmasından sonra kişisel durumda meydana gelmiş olan olaylar kişinin kaydına işlenir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu maddeden anlaşılacağı üzere kapalı kayıtlar üzerinde işlem yapılamasa da yapılan araştırmalarda kaydı düzeltilmek istenen kişi hakkında tespit hükmü her zaman kurulabilir. İstinaf incelemesine konu eldeki dava, nüfus sicilinde kaydı kapalı olan kişinin gerçekte ölü olduğunun tespiti yanında, sicilde kapalı olarak belirtilen kaydın “ölü” olarak düzeltilmesini de amaçlayan; bu kişinin ölmüş olduğunun tespiti durumunda mirasçısı olacak kişi tarafından açılmış “ölümün tespiti davası” niteliğindedir. Dava bu hukuksal niteliğiyle; mirasçılık haklarını etkileyeceğinden Türk Medeni Kanunu'nu, nüfus sicilindeki eksik veya hatalı kaydın düzeltilmesini de amaçladığından 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nu ilgilendirmektedir....
Tapu kayıtlarına dayanak oluşturan tutanaklar Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek malik ...’in kimlik bilgileri belirlendikten sonra Nüfus Müdürlüğünden adı geçen kişinin sağ olup olmadığı araştırılarak ölü olduğunun saptanması halinde belirlenecek mirasçılarına, sağ ise davalıya tebligata yarar açık adresleri ilgili kurumlardan (nüfus aile kütüğünde yazılı yerleşim yeri adresinin “5490 sayılı Nüfus Yasasının 7/g -50/1 ve Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 13/1. maddeleri uyarınca” ilgili Nüfus Müdürlüğünden, Sosyal Güvenlik Kurumu, Vergi Dairesi gibi) ve zabıta marifetiyle belirlendikten sonra gerekçeli karar ile davacı vekilinin temyiz dilekçesi tebliğ edilerek temyiz süresi beklendikten sonra incelenmek üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....