Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın açık kimliği, adresi, hayatta olup olmadığı, ölü ise mirasçılarının bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi, 2-Kabule göre de; 3561 sayılı Yasa'nın 2.maddesi gereğince kayyım atanmasına karar verildiği, bu Yasa'ya göre ancak yönetim kayyımı atanabileceği, yönetim kayyımının ise Türk Medeni Kanunu'nun 477/2. maddesi uyarınca kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması veya kayyımın görevden alınmasıyla sona ereceği gözetilmeden, yasa hükümlerine aykırı olarak sadece ortaklığın giderilmesi davası ile sınırlı olmak üzere kayyıma yetki ve izin verilmesi, Doğru görülmemiştir....

    Mahkemece kesinleşen bozma ilamı doğrultusunda ortak çocuklar için kayyım atanmasını takiben, çocukları temsilen kayyımın davaya katılımının sağlanarak, gösterdiği takdirde delillerinin toplanıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmayıp, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre hükmün esasıyla ilgili temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.15.03.2021 (Pzt.)...

      Mahkemece, paydaşlara atanan kayyımın yönetim kayyımı olmayıp, ortaklığın giderilmesi davası için atanan temsil kayyımı olduğu, bu nedenle davada taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20.11.2019 tarihli kararı ile, gaipliği talep edilen taşınmaz paydaşlarına atanan kayyımın yönetim kayyımı olmadığı, ortaklığın giderilmesi davası için atanan temsil kayyımı olduğu TMK'nın 588.maddesinde aranan şartın gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf talebinin HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

        Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ve katılanlar vekili ile kayyımın temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ve katılanlar vekili ile kayyımın tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harçlar peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Öte yandan kayyımın görevlerinden biri de erteleme sürecinde şirketin mali durumundaki değişiklikler ve şirket yetkililerinin iyileştirme projesine riayeti konusunda mahkemeye bilgi vermektir. ... borcunun ödenmesi yargılama aşamasında gerçekleşmişse, bu husus mahkemece incelenirken, mahkeme kararından sonraki erteleme süreci içinde ödeme planlanmışsa, bunun yerine getirilip getirilmediğini takip etmek ve mahkemeyi bilgilendirmek kayyımın görevi kapsamındadır. Kayyım raporlarında sermaye taahhüdünün yerine getirildiği ve borca batıklığın azaldığı da belirtildiğinden, Dairemizin bozma kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle istemci şirket vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 03.10.2011 gün ve 2011/430-739 E.K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının ONANMASINA, müdahil ... Ltd. Şti.'...

            Mahkemece iflas avansının ve kayyım ücretinin verilen süre içerisinde davacı yanca yatırılmadığı, kayyımın istediği belgelerin teslim edilmediği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 448 inci maddesinin yollaması ile uygulanması gereken aynı Yasa’nın 114/g maddesi gereğince davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava iflasın ertelenmesi istemi ile açılmış, yargılama aşamasında erteleme talebi geri alınmış olmakla, davaya iflasın şartlarının bulunup bulunmadığının tesbiti noktasında devam etmek gerekir; bu nedenle kayyımın görevinin devamına gerek bulunmadığından, kayyım ücretinin yatırılması için süre verilmesi de yasaya uygun değildir. Bu nedenle kayyım ücretinin yatırılmamış olması gerekçe gösterilerek davanın reddinde isabet görülmemiştir. Öte yandan borca batıklık (6762 s....

              Davacı ana tarafından açılan dava, süresinde olup açıklanan nedenlerle davaya kayyımın katılımının sağlanması, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine kayyımın davaya katılımı sağlanmadan eksik hasımla sonuçlandırılması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/3791 D.İş sayılı dosyasından 02/12/2015 tarihinde verilen karar ile kesin olarak reddedildiğini, TMK 396. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin kayyımların vesayet makamı olduğunu, sulh ceza hakimliğinin şirketlere kayyım atamasının yerinde olmadığını, kayyımların vesayet ve denetim makamına tabi olmadan görev yapamayacağını, kayyımların kayyımlık vasıflarına sahip olmadığını ileri sürerek kayyımların görevlerine son verilmesini, uzman kayyım atanmasını ve sulh hukuk mahkemesinin kayyımın vesayet makamı olarak görev icra etmesini talep etmiştir....

                  Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar Dairece "...Kayyımın atanması ve kayyımın görev ve sorumluluklarıyla ilgili TMK'daki hükümler ile 3561 sayılı Kanun hükümleri dikkate alındığında, ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla iptal-tescil isteğini içeren bu tür davaların kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu açıktır. Öte yandan, taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olduğundan, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir usül kuralıdır..Hal böyle olunca, davanın kayyıma yöneltilerek açılması ve ondan sonra işin esasının değerlendirilmesi gerektiği..." gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davaya dahil edilen kayyım davayı kabul ettiğini bildirmiş, mahkemece anılan kişilerin gaipliğine ve devir tarihi itibariyle banka hesabında bulunan paranın hazineye intikaline, diğer her türlü mirasının Hazineye irat kaydına yönelik talebinin ise reddine karar verilmiştir....

                    Ne var ki; kayyımın harçtan muaf olduğu gerekçesiyle harcın davacıya iadesine karar verilmiş olması doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve davada davalı kayyımın yasal hasım konumunda olduğu, bu durumda yargılama giderleri ve harçtan sorumlu tutulamayacağı gözetilerek hükmün harca ilişkin 4 numaralı bendinin hüküm metninden çıkartılmasına, yerine; " Davalı, davada yasal hasım konumunda olduğundan, alınması gerekli 1.366.20.-TL harçtan peşin alınan 341,55.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024.65.-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına" ibaresinin yazılmasına, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu