DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, munzam zarar talebine ilişkindir....
Bu genel açıklamalardan sonra 03.06.2004 tarihli bu davada istenen ise; ödenen bedelin eskale edilmek suretiyle oluşan 111.828,12 YTL munzam zararın tahsilidir. Mahkemece dava kabul edilmiş, dairemizce munzam zararın ispatı gerektiği, oluşan bir zararın açıklanmadığı, istirdat davasının geç açıldığı vs. nedenlerle davanın reddi gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur. Daire kararımızda da belirtildiği üzere munzam zarar BK’nın 105. maddesinde düzenlenen, faizle karşılanamayan, alacağın geç ödenmesinden dolayı uğranılan bir zarar olup ispatı gereken bir husustur. Munzam zararın oluştuğu iddia eden alacaklı tarafından uygun delillerle (MK.6.md.) kanıtlanmalıdır. Dairemizin istikrar kazanan uygulamaları da bu doğrultudadır. Nevar ki munzam zararı oluşturan alacağın mahiyeti ve zararın nereden kaynaklandığı üzerinde de durularak zararın ispatı şartları değerlendirilmelidir....
İhbar olunan TMSF vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu talep nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının talep etmiş olduğu munzam zararın (aşkın zarar) gerçekleşebilmesi için Borçlar Kanunu'nun 122. maddesinde (eski 105. madde) düzenlenmiş olan unsurların somut olayda gerçekleşmediğini, davacının iddia ettiği zarar ve miktarının kanıtlanmadığını ve dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir....
ile ticari faiz arasındaki miktar kadar zarara uğradığını ileri sürerek, davalının müvekkiline olan borcunu geç ödemesi nedeniyle faiz ile temin edilemeyen zararı karşılığı olarak şimdilik 17.000,00 TL'nin BK'nın 105. maddesi uyarınca munzam zarar olarak davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah ile 14.524,00 TL munzam zarar, 2.360,00 TL dava ve ıslah tarihi arasındaki yasal faiz olmak üzere toplam 16.884,00 TL'nin ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir....
İNCELEME VE GEREKÇE : Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir....
Şu halde, alacaklı şartları bulunmak kaydıyla munzam zararının tazminini de isteyebilir. İşte, alacaklının temerrüt faizini aşan zararına munzam zarar (aşkın zarar=ek zarar) denir. Para borçlarında borçlunun temerrüdünün bir sonucu niteliğindeki munzam (aşkın) zarar TBK. m. 122 hükmünde düzenlenmektedir. Söz konusu hükmün ilk fıkrasına göre, “alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür”. Munzam zararın tazmininin istenebilmesi için borcun bir para borcu olması gerekir. Zira, munzam zararın istenmesi her türlü borç bakımından değil, sadece para borçları için mümkündür. Para borcunun kaynağı ise önemli değildir; munzam zararın tazmini sadece tüketim ödüncü sözleşmesine münhasır değildir. Meselâ, sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme veya vekâletsiz işgörmeden doğan para borcunda munzam zararın tazmini söz konusu olabilir....
aşan bir zararının da olmadığını, davacının malvarlığının mevcut hali ile olayın meydana gelmesinden sonraki hal arasında bir farkın bulunmadığını, bu nedenle davacının soyut iddiada bulunduğunu, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, müvekkilinin Anayasanın 36. maddesi çerçevesinde mahkeme önünde savunma yapmış olmasının bir kusur yada hata olmadığını, davacının yargılamanın gecikmesi nedeniyle bir zararı oluşmuş ise bunun devlet tarafından karşılanması gerektiğini, davacının munzam zarar iddiasıyla mükerrer tazminat olarak haksız menfaat temin etmesini hukukun korumayacağını, tazminatların zenginleşme aracı olmadığını, yargılamanın uzaması nedeniyle munzam zararın tazminine hükmedilmesinin mümkün olmadığını, Yargıtay içtihatları gereğince davacının somut zararını ispatlamak zorunda olduğunu, salt enflasyonun varlığı munzam zararı ispatlamadığını, müspet zarar için fiili zarar veya yoksun kalınan karın aranacağını, menfi zarar da fiili zararın veya kaçırılan fırsatın varlığının...
Asliye Ticaret Mahkemesi Tarihi :04.03.2014 Numarası :2010/217-2014/109 Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, ödenmeyen hakediş bedeli ve haksız kesilen gecikme cezası nedeniyle oluşan toplam 71.355,22 TL alacağın tahsili için Ankara 17....
Dava, icra takibine konu alacağın geç tahsil edilmesi nedeniyle uğranılan munzam zararın tazmini istemine ilişkindir. Taraflarca usulüne uygun dayanılan deliller celbedilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkememizce aldırılan 12/01/2024 tarihli bilirkişi raporu ile; takipte kesinleşen 169.145,09 TL içerisinde 38.316,94 TL işlemiş faiz bulunmakta olduğu, 09.10.2019 tarihinde yapılan kapak hesabında da 42.775,83 TL faiz hesaplanmış olduğu, asıl alacak için hesaplanan toplam faiz miktarının (38.316,94 + 42.775,83) 81.092,77 TL olduğu, bu durumda davacı tarafından tahsil edilmiş olan 81.092,77 TL toplam faizin hesaplanan munzam zarardan düşülmesi neticesinde alternatifli hazırlanan munzam zarar hesabı neticesinde; a) 13.08.2013 Tarihinden İtibaren 928.189,46 TL munzam zarar, 81,092,77 TL tahsil edilen faiz, 847.096,69 TL net munzam zarar, b) 15.05.2019 .......
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır....