Munzam zarar borcunun hukuki sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır. O nedenle, borçlunun munzam zararı tazmin yükümlülüğü (BK.md.105), asıl borç ve temerrüt faizi yükümlülüğünden tamamen farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur. Munzam zarar sorumluluğu, kusur sorumluluğuna dayanır. BK'nın 105. maddesi kusur karinesini benimsemiştir. Munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Farklı bir anlatımla, burada zararın doğmasına yol açan bir kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz. Sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmekteki kusurunun varlığı asıldır....
İstikrar bulmuş Yargıtay uygulamasına göre, davacı faizi aşan (munzam) zararını yukarıda açıklanan şekilde ispat etmeden bu yöndeki talebin kabul edilmesi mümkün değildir...'' Yapılan incelemede davacı tarafça munzam zararının tespitine ilişkin olarak dosyaya herhangi bir somut delil ve kayıt sunulmadığı, yerleşik Yüksek Mahkeme içtihatlarına göre munzam zararın belirlenmesinde, gerçek zararın belirtilerek ispatlanmasının gerektiği, elde edilemeyen gelir, ihale alacağı, kredi borcu vb. somut gerçek zarar kalemlerinin belirlenmesi gerektiği, davacı tarafça bu hususta bir gerçek zararın belirtilmediği, davacının davalıdan talep edebileceği bir munzam zararının bulunmadığı, netice olarak davanın ispatlanamadığı anlaşılmakla reddine karar vermek gerekmiş, aşağıda açıklandığı üzere hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talebin zamanaşımına uğradığını, faiz talebini içeren ---- başvuru nedeniyle talebin kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, talebin dolaylı zarar olması nedeniyle teminat dışında olduğunu, soyut verilerin munzam zararın ispatı için yeterli olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. DELİLLER: Davacı vekili dava dilekçesinde delil olarak; ------ numaralı---- ilgili bankalar, ------ kurum ve kuruluşlarından gelecek müzekkere cevapları, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin ve keşfe dayanmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde delil olarak; ----- Sigorta poliçesi, Trafik Sigortası Genel Şartları, kaza tespit tutanağı, bilirkişi incelemesi, tanık ve yemine dayanmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, munzam zarar talebine ilişkindir....
Bunun yanında davacı şirketin ayrı bir hükmî şahsiyeti bulunduğundan şirket aleyhine yapılan icra takipleri nedeniyle şirket ortaklarının veya yakınlarının mallarının satılması nedeniyle uğranılan zararların da munzam zarar hesabında dikkate alınması doğru olmamıştır. Yine mücerret defter incelemesi ile, icra takip dosyaları ve temlikler getirilmeden ve akıbetleri bizatihi dosyalarından dayanağı belgelerle birlikte tetkik edilmeden, munzam zarar hesabı yapılması, keza davacı şirketin aynı iş döneminde yüklendiği diğer işlerin akıbetinin ve varsa davacının uğradığı zarara bir etkisinin olup olmadığının denetlenmemesi suretiyle eksik inceleme ile hükme varılması da hatalı olmuştur....
hazır bulunan davacı vekiline; "Munzam zarar iddiasına konu talebini HMK m.194 kapsamında somutlaştırması ve bu kapsamda delillerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde mevcut dosya kapsamına göre yargılamaya devam olunacağının ihtarına (ihtarat yapıldı),..." hususunda ara kararın tefhim edildiği,Bu kapsamda davacı vekilince ıslah dilekçesi konulu dilekçe sunulduğu, Mahkememizin 07/02/2023 tarihli celsesinde davacı vekili tarafından her ne kadar dilekçelerinin konu bölümünde ıslah dilekçesi yazmış iseler de dilekçelerinin davaya konu taleplerini açıklamak ve somutlaştırmaya yönelik beyan dilekçesi olduğunu beyan ettiği,Talebe konu munzam zarar iddiasının hukuki niteliğinin, borçlu temerrüdü nedeniyle uğranılan ve temerrüt faizini aşması nedeniyle borçlu tarafından karşılanmayan zararlar olduğu, her ne kadar alacaklının temerrüt nedeniyle uğradığı ve temerrüt faizini aşan bakiye zararını borçludan tahsilini talep hakkı bulunmakta ise de munzam zararın varlığının...
maddesi uyarınca fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL'sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810)....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/369 Esas KARAR NO : 2022/677 DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 20/05/2022 KARAR TARİHİ : 18/10/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin 20/05/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle, davalının müvekkile olan borcu nedeniyle 7.12.2018 - tarihinde başlatılan ... 28.lera Dairesinin ...E sayılı dosyasına konu alacak davalının haksız itirazı nedeniyle ancak 29.11.2021 tarihinde tahsil edilebildiğini, icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz İle karşılanamayan zararların tahsilini amaçladıklarını, davaya konu uyuşmazlık alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olmakla Yargıtay. 15.Hukuk Dalresinin 2018/3765 E sayılı İlamında da belirlendiği gibi munzam zarar kök İlişklden (asıl borç) tamamen bağımsız yeni bir borç olduğunu, bu...
Davacı icrada ve haricen paranın peyderpey ödenmesi ve yüksek enflasyon ve banka faizleri nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek, gabin nedeniyle iptal edilen sulh sözleşmesinden kaynaklanan menfi zararının tazmini için iş bu davayı açmış ise de, davanın kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkin olduğu tüm dosya kapsamı ile sabittir. Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi karineden istifade etme olanağı yasal olarak mevcut değildir....
Munzam zarar borcunun hukuki sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır. O nedenle, borçlunun munzam zararı tazmin yükümlülüğü (BK.md.105), asıl borç ve temerrüt faizi yükümlülüğünden tamamen farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur. Munzam zarar sorumluluğu, kusur sorumluluğuna dayanır. B.K.nun 105 nci maddesi kusur karinesini benimsemiştir. Munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Farklı bir anlatımla, burada zararın doğmasına yol açan bir kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz. Sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmekteki kusurunun varlığı asıldır....