Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
İcra Dairesinin ... esas sayılı dosyasında takibe konu edildiğini, tehir-i icra kararı alınması sonucunda toplam 174.598,70 TL ödendiğini, bunun 131.500,00 TL sinin ana para ve faiz için olduğunu, faizle karşılanmayan munzam zarar oluştuğunu, yaşanan pandemi nedeniyle üretimin azaldığını, kur artışı meydana geldiğini, bu nedenle ikame araç alma hususunda davalının zamanında ödeme yapmaması nedeniyle munzam zarar oluştuğunu, zamanında ödeme yapılmadığından ikame araç alınamaması nedeniyle kazanç kaybı doğduğunu, yine aracın ödeme yapılmaması nedeniyle davalı şirkete devrinin geciktiğini ve bu nedenle taşıt vergilerinin davacı tarafından ödendiğini belirterek munzam zarar için 20.000,00 TL nin takip dosyasına yapılan ödeme tarihinden itibaren, 10.000,00 TL kazanç kaybının dava tarihinden itibaren, 12.500,00 TL taşıt vergilerinin ödeme tarihlerinden itibaren davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, munzam zarar alacağının tahsili talebi ile açılan belirsiz alacak davasıdır. Davalı yan süresi içerisinde ilk itiraz olarak ... Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin yetki itirazında bulunduğu görülmüştür. Uyuşmazlık, munzam zararın tahsili amacıyla açılan davada yetkili mahkemenin davacının mı yoksa davalının ikametgahı üzerinden mi belirlenmesi gerektiği hususundadır. Munzam zarara ilişkin TBK’nın 122. maddesinde, alacaklının temerrüt faizini aşan bir zararının olması halinde borçlunun hiçbir kusuru olmadığını ispatlamadığı sürece alacaklının bu zararını tazmin etmekle yükümlü olduğu belirtilmektedir. Buna göre munzam zarar, bir para borcunun ifasında temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı, borçlu borcunu ifada temerrüte düşmeseydi alacaklının malvarlığının kazanacağı değere bakılarak belirlenen bir zarardır. Bu haliyle asıl borçtan bağımsız yeni bir borçtur....
E sayılı dosyasına konu alacak davalının haksız itirazı nedeniyle ancak 29.11.2021 tarihinde tahsil edilebildiğini, icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz İle karşılanamayan zararların tahsilini amaçladıklarını, davaya konu uyuşmazlık alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olmakla Yargıtay. 15.Hukuk Dalresinin 2018/3765 E sayılı İlamında da belirlendiği gibi munzam zarar kök İlişklden (asıl borç) tamamen bağımsız yeni bir borç olduğunu, bu itibarla her ne kadar icra dosyasına konu alacak kira sözleşmesinden kaynaklanmış olsa da munzam zararın kök ilişkiden (asıl borç) tamamen bağımsız yeni bir borç olması nedeniyle yetkili mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, munzamı zarar sorumluluğu kusura dayanan temenÜüdün hukukl bir sonucu olduğunu, borçlunun zararının faizi aşan bölümü olduğunu, borçlunun para borcunu vadesinde ödemediğinde (temerrtüt) oluştuğunda sözleşme veya yasada belirlenen “gecikme faizi” ödeme yükümü altına gireceğini, bu durumda BK'nin...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasında munzam zarar istemine ilişkindir.Sigorta Tahkim Komisyonunun ---- esas sayılı dosyasının bir örneği celp edilmiştir.Davaya konu uyuşmazlığın tespiti; Davacının alacağının zamanında tahsil edememesinden kaynaklı munzam zararının olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık olduğu anlaşıldı....
Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır. Hal böyle olunca davada istenen zararı doğuran somut olayın ve bu nedenle uğranılan zararın kanıtlanması gerektiği açıktır. Munzam zararın tazmini için alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net bir biçimde kanıtlamak zorundadır. Genel ve soyut nitelikteki enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. davacının enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olguları değil, şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğünü kanıtlaması gerekir....
O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....