Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır....

Anılan hüküm şöyledir “Alacaklının duçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe, bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir”. Görülüyor ki munzam zarar, borcun hiç veya kararlaştırılan sürede ifa edilmemesinden doğmaktadır. Bu haliyle de munzam zarar, müspet zarardır. Ne var ki, uygulamada görüş ayrılığı olmakla birlikte hakim olan düşünceye göre munzam zararın somut olarak ispatlanması gerekir. Yoksa, ülkemizdeki enflasyon olgusu para değerindeki düşüş gibi bazı nedenler zararın varlığını iddia eden alacaklıyı zararı ispat yükünden kurtarmaz. Somut olayda ise, mahkemenin hükme dayanak yaptığı bilirkişiler raporunda böyle bir yöntem izlenmemiş, davacının munzam zarar alacağı bazı varsayımlar gözetilerek bulunmuştur....

    Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle paranın döviz karşısında hızlı değer kaybı, yüksek enflasyon gibi genel, afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen umumi ekonomik konjonktürel olgular TBK’nın 105. maddesinde sözü edilen munzam zararın varlığını göstermez. İstikrar bulmuş -------- uygulamasına göre, davacı faizi aşan (munzam) zararını yukarıda açıklanan şekilde ispat etmeden bu yöndeki talebin kabul edilmesi mümkün değildir...''...

      munzam zarar tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....

      Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmüne haizdir.Munzam zarar talep edebilmek için, bir para borcunda borçlunun temerrüde düşmesi, borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının ortaya çıkması, borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olması ve borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasında---- bağının bulunması gereklidir....

        kapsamında olduğunu, davacı taraf munzam zararını somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı taraf munzam zarar talebine dayanak olarak ülkemizde yaşanan enflasyon, kur artışını sebep gösterdiğini ancak Yargıtay'ın istikrarlı munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, sigorta hukuk prensibi itibari ile, müvekkili şirketin sorumluluğu mal varlığında riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olduğunu, "munzam zarar" kavramı ile "sorumluluk sigortası" kavramı nitelik itibari ile örtüşmediğini, borçlunun kusurlu olması durumunda munzam zarar talep edilmesinin munzam zarar talep şartlarından biri olduğunu, müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından davacıyı zarar uğratmak maksadı ile ödeme yapılmadığı hususunun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin hasar aşamasında 4.757,01-TL tutarında hasar tazminatı...

          Esas sayılı dosyasında tahsiline karar verilen alacağın geç tahsil edilmesi nedeniyle uğranılan munzam zararın tahsili talep edilmiş; Mahkemece kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkin olarak; dava tarihine göre uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 105. maddesinde munzam zarar düzenlenmiştir. ( Maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndaki karşılığı 122. maddedir.) Anılan 105. (6098 sayılı T.B.K. 122) madde uyarınca alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle mükelleftir. Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir....

            Dolayısıyla mahkemece, davanın haksız fiilden kaynaklanan zamanaşımı süresine tabi bulunduğu kabul edilerek, davalı Banka'nın zamanaşımı savunmasının buna göre değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu noktada, davada asıl alacağın yanında munzam zararın da talep edilmiş olması nedeniyle bir başka hukuki sorun daha ortaya çıkmaktadır. Zira yukarıda açıklanan şekilde yapılacak inceleme neticesinde, asıl alacağın zamanaşımına uğradığı sonucuna varılacak olursa, bu kez de asıl alacağın böylece eksik borç haline gelmesi durumunda, bundan munzam zarar talebinin nasıl etkileneceğinin, diğer bir deyişle munzam zarar tazminatının da eksik borç haline gelip gelmeyeceğinin ayrıca değerlendirilmesi gerekir....

              Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır. Hal böyle olunca davada istenen zararı doğuran somut olayın ve bu nedenle uğranılan zararın kanıtlanması gerektiği açıktır.Munzam zararın tazmini için alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net bir biçimde kanıtlamak zorundadır. Genel ve soyut nitelikteki enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. davacının enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olguları değil, şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğünü kanıtlaması gerekir....

                Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir.------------ ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır....

                  UYAP Entegrasyonu